Zehnte

942 101 131
                                    

Yoongi'den

Sabah uyandığımda önümde Hoseok'un yüzünü görmek beni biraz şaşırmıştı. Çünkü en son hatırladığımda ona yüzüm değil, sırtım dönüktü.

Telefonumu alıp Taehyung'a haber vermeliydim. Benim için endişelenmiş olmalıydı.

Yataktan kalkmak için hareketlendiğimde, Hoseok kollarını bana daha sıkı sarmıştı. Bu adam uyurken bile beni rahat bırakmıyor...

Ama bu adam, çok güzeldi. Hem yakışıklı hem güzel olmayı nasıl başarıyordu ki? Burnu resmen bir kaydırak gibiydi. Çıkık elmacık kemikleri ise öpülmek için bekliyordu. Kirpikleri bile özenle yaratılmış gibiydi. Hafifçe kalp şeklini andıran koyu pembe dudaklarının tadı ise, paha biçilemezdi.

"Manzaran olarak tekrar beni tercih etmişe benziyorsun."

Bu uyumuyor muydu yahu?

Hızlıca ayaklanmak istediğimde üzerime çıktı. Bir elini sağ tarafıma atıp beni kendi içine hapsetmişti. Doğrudan gözlerimin içine bakıyordu. Ben ise gözlerimi kaçırabildiğim kadar kaçırmaya çalışıyordum.

"Nereye kaçıyorsun Yoon?"

Benim üzerime eğilmeye devam ederken anlık gelen cesaretle ben de gözlerinin içine bakmaya başladım. Tek kaşını kaldırıp bana baktı.

"Yoonie'miz sonunda gözlerime bakabildi hm?"

'Yoonie' dediğinde aklıma tekrar Taehyung gelmişti. Onu göğsünden ittirmeye çalıştığımda anlık dengesini kaybetmesine rağmen hemen toplanmıştı.

"Güçlüymüşsün. Haşin uke ha?"

Tamam, uke olabilirdim ama ona tabii ki de ukeyim demeyecektim.

"Ben mi ukeymişim? Hah?!"

"Seme mi olacaktın bir de? Bu tiple? Bu boyla?"

Resmen kahkaha atıyordu söylediğine. O kadar uke mi duruyorum ben ya?

Hafif eğilip boynuma minik bir öpücük bıraktı. Sonra üzerimden kalkıp odadan çıktı. Bu minik öpücük de neydi şimdi?

Ben de yavaşça yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra aynada saçlarımı düzeltip yanına doğru ilerledim. Çok da büyük olmayan evinde, mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Geldiğimi fark etmemişti, ona minik bir şaka yapsam ne olurdu ki?

Yavaş yavaş onun yanına yaklaşmaya başladım. Yaklaştım, yaklaştım, yaklaştım ve bir anda onu hafifçe sarsarak 'Böö!' dedim. O ise hiçbir şey olmamış gibi omzunun üstünden bana bakıp gülmüştü.
"Yoon, böyle bir şakadan korkacağımı düşünmedin umarım."

"Yani, düşünmüş olabilirim belki. Ama belki."

Bana tamamen dönüp yaklaşmaya başladığında, geri geri yürüyüp kaçmaya çalıştım. Ama mutfak tezgahına çarpmamla daha fazla kaçamamış, yerdeki gözlerimi ona çıkarmaya cesaret edememiştim. O ise bana yaklaşmaya devam ediyordu. Tam önümde durduğunda, bir elini çeneme atıp başımı yukarı kaldırdı.
İstemsizce gözlerimi gözlerine çıkarmıştım.

"Çok güzelsin Yoongi. Çok."

İnce parmakları hâlâ çenemi tutarken gözlerini dudaklarıma indirmişti. Yüzünü bana doğru yaklaştırmaya devam ederken, kalp atışlarımın göğüs kafesimi deleceğini hissediyordum.

Beni uzun bir öpücüğün beklediğini düşünürken, sadece minik bir öpücük kondurup ayrılmıştı.

Hadi ama. Ben bunu istemiyordum ki.

A Snap | yoonseok Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin