Büyük Görev

2.3K 19 2
                                    

Savaş artık çok yıprandığını hissediyordu bu yüzden herşeyden elini ayağını çekmiş 3 yıldır kendi halinde yaşıyordu.

Haberi aldıktan sonra yatağınının kenarına oturup ayılmaya çalıştı sonra buzdolabını açtı dolapta iki dilim peynir bi de yarım bira vardı. Birayı fondipleyip kendi kendine "ben kaçıyorum ama bela benim peşimi bırakmıyor" diye mırıldandı. Zamanında onu haksızca görevinden aldıklarını düşünüyordu devlete çok kızgındı ama birileri birşeyler yapmazsa vatan elden gidecekti...

Saat 7 civarıydı Biraz sonra kendine gelip Serkan'ı aradı.

-Serkan neler oluyor şimdi.
+Abi bilmiyorum bende İstanbuldayım ilk uçakla olay yerine gideceğim.
-Kim yapmış belli mi?
+Araştırıyoruz abi Mossad'ın işine benziyor ama bu sonraki bulmamız gereken şey, sen dua et kimseye zarar gelmemiş olsun.

Ve telefon kapandı...

Saat 9 olmuştu bile o gün çok güzel güneşli bir ilkbahar sabahıydı fakat göründüğü kadar da güzel bir gün değildi. Bütün televizyon kanalları son dakika haberi olarak geçiyor, sosyal medya yıkılıyor, insanlar birer birer sokağa dökülüyordu. O gün ülkede tam bir kaos hakimdi insanlar öfkeli, sokaklarda çatışmalar başlamıştı bile.

Saat 14:20 olduğunda ise artık bütün ülke herşeyin farkındaydı Türkiye en karanlık, en zor günlerinden birini yaşıyordu. Yabancı kanallar da canlı yayın yaparak olayı duyurmuştu yani tüm dünya çalkalanmıştı. Yetkililerden ise hiç bir açıklama gelmiyordu asıl merak edilen soru oradakilere ne olmuştu? Her kafadan bir ses çıktığı için halk sinir küpüne dönmüştü kimisi ağlıyor kimisi küfrediyordu bunu yapanlara...

O sırada Savaş da bir haber kanalı açmış, her zamanki koltuğuna kurulmuş ne olup bittiğine bakıyordu. Masanın üzerinde duran paketten son sigarasını alıp yaktı kafası çok karışmıştı sigarasından bir nefes çekti o sırada yeniden telefonu çaldı.

+Abi biletini ayarladım 17:00 uçağıyla buraya geliyorsun.
-Hayırdır.
+Teşkilatta bu işi çözecek başka kimse yok MİT başkanıyla bizzat konuştum bu iş senin abi.
-Ama ben...
+Abi vaktimiz yok hemen hazırlan ben sana bilgileri mail atıyorum hadi görüşürüz.
-Alo dur kapatma alooo...

Savaş uçaktan inince yanına iki kişi yaklaştı bunlar siyah takım elbiseli, kalıplı adamlardı.
"Serkan bey sizi bekliyor buyrun" dediler. Savaş gayet rahat adımlarla siyah mercedes marka otomobilin arkasına bindi ve yola koyuldular. Serkanın ofisine geldiler. Sarıldılar birbirlerine.

-Yol yorgunusundur abi sana ev ayarladım bugün yat dinlen yarın çok önemli işlerimiz olacak.
+Son bi gelişme varmı peki? Toplantıdakilerin durumları nasıl?
-İki bakanı ölü olarak çıkardık diğerleri ise hastanede elimizden geleni yapıyoruz abi sen bunları düşünme iyice uykunu al.
+Allah kahretsin bu gerçekten çok kötü...

Saat 20:30'u gösteriyordu, Savaş evinde dinleniyor bir yandan da olayın şokunu yaşıyordu. Yetkililer ise hala bir açıklama yapmamıştı. "İşimiz çok zor, çok" diye mırıldandı kendi kendine.

Sabah olmuştu Türkiye o bitmeyen günü bitirmişti sonunda. Sabah erkenden kalkmıştı Savaş. Sabah habelerini izlerken bir yandan da çayını yudumluyordu o sırada Serkan aradı "Haydi abi seni bekliyoruz".

Savaş aslında çok konuşan lafını esirgemeyen bir insandır ama kendini bir anda böyle bir olayın ortasında bulunca dili tutulmuştu. En çok da eski dostu Erdoğan'ı merak ediyordu. Yani cumhurbaşkanını.

Ofise vardı. Serkanın odasında MİT başkanı ve birkaç tanımadığı yüz vardı. Hepsiyle tokalaştıktan sonra. Boş bir koltuğa oturdu, asıl görev bundan sonra başlıyordu...
...

Derin DevletHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin