4.Bölüm: "Sevgi,sizi çağırınca onu takip edin.Yollar sarp ve dik olsa da..."
-Halil İbran-
~
Hayatımın hiçbir döneminde iliklerime kadar sevildiğimi hissedememiştim.Bana hem anne hem baba olmaya çalışan bir anne sevgisi vardı sadece,etrafımda göremediğim bir anne...
Sevgiden şımaramamıştım mesela ben hiç,dudak büküp de naz yapamamıştım kimseye.Bir adam tarafından sevildiğimi sanıp yanılmış ve oturmuştum yerime.Bana hep bir şekilde hissettirilmişti eksik olduğum,eksik yanlarım.
Aslında hayatta ki en büyük eksiklik sevgiyken,insanlar hep başka şeyler arar olmuştu.Bence,bunca zaman kimse fark edememişti bu eksikliği ya da düzeltmek için bir şeyler yapmaya çalışmamıştı hiç kimse.Eğer biraz bile değişseydi dünya,hala böyle eksik hissettirilemezdik biz.İnsanlar birbirine sevgisizlik değil de sevgi aktarırdı mesela.Dünya daha yaşanılır bir yer olurdu netice de.Çünkü nice hayatlar vardı,sevgisizlikle yitip giden,zerre sevgi kırıntısı görmeden.
Temennim ne sevgisizlik aşılamak ne de bu sevgisizliği gelecekte hissetmekti.
Üzerime geçirdiğim kot elbiseye baktım aynadan.Sonra yüzüme kaydı bakışlarım.Daha hayat dolu bakıyordu gözlerim,daha enerjik daha canlı.Açık bıraktığım dümdüz kahverengi saçlarımı geriye attım ve önde kalan perçemlerimi son kez düzelttim.Masada ki çantamı koluma takıp odanın dağınıklığına baktım.Umrumda değildi o dakikalarda,gelince toplardım sonuçta.
"Hadi artık,akşam oldu!" Emir dış kapının önünde sigarasını içmekle meşgulken söylenmeye devam ediyordu.Bazen erkekler dakikken çekilmiyordu.
Buğra,girişte ki dolaba yaslanmış telefonuyla konuşuyordu,fevkalade bir ciddilik ile."Geleceğim,geldiğimde de bitmiş olacak."Deyip telefonu kapattı.Cebine koyarken dışarıda ona bakan Emir'e döndü bakışları.'Bir şey yok' dercesine bir bakış atıp tekrar önüne döndü bakışları,yani bana.Birkaç saniye beni süzüp gülümsedi.
"Çok güzel olmuşsun."
Karşılık olarak gülümsedim sadece.Gülümsemelerimiz birleşti tıpkı gözlerimizde ki ifadeler gibi.
"Ama ceket almalısın üzerine,akşam serin olacak gibi hava." Kafa sallayıp çantamı asmak için portmantoya döndüm.Fakat öyle doluydu ki asacak yer yoktu görünürde."Ver bana,git al hadi ceketini."
Tekrar ona dönüp itiraz etmeden çantamı ona uzattım.Odama girip dolabımı açtığımda,dolabımın mı yoksa hislerimin mi kapağını açtığımdan emin olamadım.Uzun zamandır benimle olan hissizlik yüzünden miydi bu kalbimde ki amansız heyecan?
Yoksa onunla tekrar...
Her neyse,bunu sonra düşünecektim.Çünkü bugünü güzel geçirmek,güzel hatırlamak istiyordum.Hiçbir şey düşünmek zorunda olmadığım,sadece eğlendiğim bir gün...
Sonunda dolabın karışıklığı arasından aradığım ceketi buldum ve hemen kapaklarını kapattım.İçi savaş alanından farksızdı ve Zera'nın görmemesi lazımdı.Görürse,evden çıkmadan bana dolabı kırk kez kırklattırırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bildirim
Teen Fiction"Neyin olurum bilmiyorum." Dedi gözlerime bakarak. Neyimdi bilmiyordum ama kalbimin ritmini böylesine bozan tek insandı. "Evim oldun." Dedim yıllar önce bana kurduğu cümleye cevap olarak.Yaşlı gözlerle ona bakarken hatırlamışcasına gülümsedi. Ve be...