Şuan, o güvendiğim bağırıp çağırdığım gereksizi karşıma almış oturup onun diyeceği şeyleri dinlemeye kendimi hazırlıyordum. Birden o iğrenç sesi kulaklarımla birlikte odayı da doldurdu.
"Beni evine alıp, kalmama izin verdiğin için sana minnettarım kızım."
"Bana kızım deme."
"Anlıyorum bana karşı aşırı sinirlisin ama ben senin babanım."
"Maalesef... senin kızın(!) olduğumu bilmem bile tüylerimi ürpertiyor. Senden iğreniyorum. Mide bulandırıcı."
"Beste, istersen biraz sakin ol kuzum ha?"
"Ceren gerçekten iyi olacak derecede değilim. İyi olamıyorum."
"Bak, Beste ben çok değiştim. Artık seni hatta sizi üzmeyeceğim. Bunu sen de zamanla anlayacaksın."
"Ben o geçen zamanda anlayacağımı anladım."
"Beste!! Yeter artık sen çok olmaya başladın! Ben. Senin. Babanım!"
"Bana hangi hakla bağırırsın sen benim hiçbir şeyimsin! Sen benim babam değilsin. Sen sadece zavallının tekisin!" Evime almamla iyice g*tü kalktı bu adamın. Çok yüz verdim ama ben de Beste isem onun burnundan fitil fitil getireceğim. Öyle şeyler yapacağım ki bu evden gitmek için kendisi ayağıma kapanıp yalvaracak. Yine her şeyden eksik kalmaya Ceren, araya girip, başımın ucundaki baloncuğun sis halini alıp yok olmasına neden oldu.
"Beste, baban için yatacak bir şeyler hazırladım. Hadi kuzum sen de yat biraz dinlen."
"Annemin katili olan biri ile aynı evde yatamam Ceren!"
"... ben çıkıp biraz hava alacağım." Bir zamanlar sevdiğim adamın; annemin acısına biraz da olsa merhem olan adamın, beni terk etmesinden sonra bu gereksizin karşıma çıkması... Gerçekten dayanacak gücüm kalmamıştı.
Telefonumu ve anahtarımı bir hışımla alıp kapıyı çarpıp çıktım. Nereye gittiğimi bilmeden, ne yapacağımı bilmeden salmıştım kendimi Kore'nin yaz akşamının serinliğine. Kafam o kadar doluydu ki saatin kaç olduğundan haberim yoktu. Saate bakmak için telefonumu elime almaya dahi üşeniyordum. Ellerim tutmuyordu. Sadece bir şey fark ediyordum. Arkamdan, beni takip eden, ayak seslerini... Ben yürürken sanki benim adımlarımı takip ediyor gibiydi.
Sağ tarafımda duran kapalı bir dükkanın camından arkamda olan kişinin yansımasına baktım. gördüğüme göre biraz yapılı, uzun boylu, siyah pantolon, beyaz tişört ve siyah şapkalı birisiydi.
Beyaz spor ayakkabısı vardı. Acaba yolumu değiştirip,iki sokak ötedeki karakola mı gitseydim? (Y/N: Şükürler olsun düşündün!)
Korkmalı mıydım? Ceren'i aramak için telefonumu cebimden çıkartmıştım ki, bir el beni belimden kavrayıp kendine çekti. Elini kendime çekip ısırmam ile elinden son anda
kurtuldum. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Var gücümle eve doğru koşmaya başladım. Bulunduğum alan ile evim arasında 1km ya vardı ya yoktu. Nefes nefese kalmıştım ama garip bir şekilde kimse peşimden gelmiyordu. Bundan faydalanıp hemen kapıyı açıp,
kendimi içeriye attım. Eve girdiğimde, karşımda Ziya'yı gördüm; ellerini beline koymuş dominant bir şekilde bana bakıyordu. Daha fazla muhatap olmak istemediğim için hızlıca merdivenlere yöneldim. Zaten az önce yaşadığım olay yeterli gelmişti bana. Bir de bununla uğraşamazdım.
"Sen neredesin bu saate kadar? Niye evsiz gibi sokakta geziyorsun?" (Y/N: Şerrrrrooooo!)
"Sana ne be sana ne! Şunu unutma Ziya Miroğlu, sen benim biyolojik babam olabilirsin ama üzerimde hiçbir hak iddia edemezsin. Benim annem vardı. O da öldü! Tamam mı? Seni evime aldım diye affettim sanma. Ben seni sadece yardıma muhtaç biri olarak görüyorum ve insanlık namına yardım ediyorum. Bu sana yeter de artar bile fazlasını bekleme. Sakın bir daha bana hesap
sormaya kalkma!" Bu bağırışım üzerine Ceren'in indiğini gördüm. Hemen yanıma gelerek elimi tuttu. Anlamıştı bu olayda yardıma muhtaç olan tarafın ben olduğumu. Dayanacak gücüm kalmamıştı.
"Neler oluyor Beste, neden bağırıyorsun?"
"Ne mi oluyor? Bu adam gelmiş bana hesap soruyor. Bunca yıl arama zahmetinde bulunmayan adam..."
"Beste, gel gidelim umursama artık." Tam konuşacaktım ki Ziya'nın sesi kulaklarımı doldurmuştu.
"Ben... sadece seni merak ediyorum kızım. Yapma böyle."
"Bana kızım deme!! Çıldıracağım ya sen anlamıyor musun? Sana kızmıyorum. Senden nefret etmiyorum. Nefret etmek bir bir tür değer vermektir. Ben senden nefret bile etmiyorum, sadece hayatımdan defol." Hızlıca yukarı çıkıp odama girdim. Hemen arkamdan Ceren de içeri girdi. Gözlerimden akan yaşlara mani olamıyordum. Taşımaya çalıştığım yük artık gün geçtikte daha da artıyordu. Göz yaşlarımı olabildiğince serbest bıraktım, aktılar akabildiğince. Olabildiğince özgür oldular bu gece.
"Beste, canım yapma böyle kendine zarar veriyorsun üzme kendini."
"Ceren benim sana bir şey söylemem lazım."
"Söyle canım dinliyorum."
"Hani biz üzüldüğümüzde dert tepemize giderdik. Ben de hava almak için dışarı çıkarken oraya gitmek istedim. Sonrasında birinin beni takip ettiğini fark ettim. Adımları sanki benim adımlarımı takip ediyordu. Tam arkamı dönüp yüzüne bakacağım sırada arkadan beni kendine çekti. Bir şekilde elinden kurtulmayı başardım. Eve doğru koştum, vardığımda ise arkamda kimseyi göremedim. Beni takip etmeyi bırakmıştı."
"Bebeğim senin biraz dinlenmene ihtiyacın var. Uyu, yarın daha detaylı konuşuruz bunu." Ceren odadan çıktı. Bu kızda bir haller vardı. Böyle bir olaya asla sessiz kalmazdı. Bu konuyu daha sonra düşüneceğime dair aklıma not aldım.
Kısa bir duştan sonra yorgunluğun verdiği mayhoşluk ile zar zor pijamalarımı giyip kendimi uykunun kollarına bıraktım.
(CEREN'NİN AĞZINDAN)
Beste'nin odasından çıktıktan sonra, odama girip yatağıma uzandım. Hemen Taehyung'a mesaj yazdım.
Giden İleti Ceren: Tae uyanık mısın?
Gelen İleti Taehyung: Evet Ceren ne oldu? Beste iyi mi?
Giden İleti Ceren: O iyi değil Tae. Bugün babasıyla tartıştı ve dışarı çıktı. Yürürken biri onu takip etmiş ve arkadan kendine doğru çekmiş. O bu olaylardan çok yoruldu Tae çok korkuyorum.
Gelen İleti Taehyung: O kişi kimmiş peki? Yüzünü görmüş mü?
Giden İleti Ceren: Anladığım kadarıyla görmemiş. Eğer görseydi kesinlikle anlatırdı. Sen neler yaptın?
Gelen İleti Taehyung: Bugün bayağı yoğunduk tabii haliyle yoruluyoruz ama sonrasında değiyor. Emeklerimin karşılığını almak süper. Beste ile ilgili bir başka olay daha olursa haber ver lütfen. İyi geceler.
Giden İleti Ceren: Bu uzun sürmeyecek Tae, alışmazsan iyi olur. İnsanlık için yaptım bunu. Sana hala öfeliyim.
Mesaj kısmını kapatıp verdiği mesaja bakma gereği bile duymadım. Başka bir olay olursa haber ver? Yok ya? Yüzsüz. Vicdanımdan nefret ediyorum, nefret. Rutin işlerimi halledip pijamalarımı giydikten sonra uykuya daldım.
Sevgili okuyucum, bu kitabı seneler önce kardeşlerimle (Ezgi Havan, Aslı Karataş) birlikte yazmıştım. Mantık hataları olduysa şimdiden özür dilerim. Anılarımı canlandırmak için hiçbir şeyi değiştirmedim. Beğenmediysen eğer, yorumlarda hakaret etmeden sessizce çıkıp başka kitaplara göz atabilirsin, seni seviyorum umarım beğenirsin.
☆ Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın.☆
♡사랑해♡
![](https://img.wattpad.com/cover/146538501-288-k881649.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IDEAL LOVER •KIM TAEHYUNG•
FanfictionBabasının işi yüzünden ülke değiştirmek zorunda kaldığını düşünen Türk kızımız Beste, Kore'ye gider gitmez her şeyin aslında düşündüğü gibi olmadığını anlıyor. Yaşayacakları yeni ülkelerine gider gitmez babasının aileyi terk etmesiyle, annesi ile b...