Benim adım Jack ve ben doğuştan bir şeytanım!
Ailemin...yani gerçek anne ve babamın kim olduğuklarını hiçbir zaman öğrenemedim.
Aslında öğrenmekte istemiyorum. Beni terkeden ve o savunmasız zamanlarımda başıma gelecekleri aldırmayan, sorumsuz kimselere bu dünya üzerindeki en kutsal sıfat olan ANNE denmesi... Verdikleri karardan memnundum, çünki sonucunda beni ona getirdi , Diana'ya.Ben daha küçük bir bebekken Diana beni evinin bahçesinde ağlıyorken bulmuş. Belki beni o doğurmamıştı evet, ama anne sıfatına beni doğuran insandan daha çok layık idi.
Diana kızıl , omuzlarına kadar uzanan saçlarıyla ve masmavi, bakınca sonsuz okyanusları andıran göz rengiyle bir insan.
Küçüklüğünde başından geçen trajik bir olay sonrasında uyklu sorunu yaşayan ve geceleri bir markette kasiyerlik yaparak hayatını yaşayan -her ne kadar buna yaşamak denilmesede-birisiydi.Diana 15 yaşındayken bir trafik kazasında tüm ailesini kaybetmişti. Her gece rüyalarında tekrar ve tekrar o kaza anını yaşamak, onda uyku sorununa yol açmıştı. Çünki gözlerini her kapadığında o fıstık yeşili arabalarında, bütün hafta heyecanla beklediği pikniğe giderken kırmızı ışığa yakalanmışlardı. Zaman geçirmek için çok sevdiği bir animenin jeneriğini mırıldanmaya başlamıştı:
Başkasının hayal ettiği bu dünyada,
Seni incitmek istemiyorum.
Beni hep böyle hatırla olur mu...En son hatırladığı şey, babasının ve annesinin ona bakarak gülümsemeleriydi. Hemen ardından ise karşılarından gelen arabanın çıkardığı, kulak tırmalayan fren sesini duydu ve gözlerini hastanenin içinde, yetim kaldığı bir hayatın içine açmıştı...
Onun için çok zor zamanlar olduğu kesindi ama sonrasındaki yalnızlık kadar zor değildi. 6 yıllık yalnızlık sonrası, bir amacı olmayan ve işle ev arasında geçen hayatında, her gün 50 kelimeden fazla kullanmıyordu, her gece ailesini ondan alan o kazayı tekrar tekrar yaşamak...
Sonunda hayatın bu yükünü, yalnızlığını,kaldıramamıştı. Ufak da olsa başarılarını ,hüzünlerini ve hayatında nadirde olsa sevinçlerini paylaşacağı kimsesi kalmamıştı artık.Sonunda hayatına son vermeyi düşündüğü gece kader yada şans, ufak bir çığlık duymuştu, ilk başta aldırış etmemişti bu ufak çığlığa, kendi ölümüne doğru giden hapları elinde topluyordu. Yeterli olacağından emin olduğu kadar hapı toplamıştı avucunda ve düşündüğü şey çekebileceği acı ya da sonunda bu hayatın yükünden kurtulacağının mutluluğu değildi. Düşünebildiği tek şey, son bir kez daha ailesini görebilme umuduydu. Hapları dudaklarına yaklaştırdığında artık bir nefes mesafesindeydi ölüm onun için.
Tek sorun ikinci kez duyduğu sesin, nereden geldiğini farketmesiydi.
Duyduğu ses elindeki hapları bırakmasına yetmişti, bu bir bebeğin ağlayış sesiydi. Onun asıl dikkatini çeken ise sesin evinin arkasındaki bahçeden gelmesiydi. Duyduğu o ses benim sesimdi ve o ses e kulak vermesi hem benim hayatımı, hemde onun hayatını kurtarmıştı.
Çünki artık yalnız değildi.Her zaman düşünmüşümdür, hayatımızda yaptığımız bu ufak seçimlerin sonuçlarının, bu kadar büyük olması inanılmazdı.
Trafik kazası geçiren bir insan, sabah alarmını 2 dakika daha ertelemeseydi, o kaza belkide gerçekleşmeyecekti.Yada sınavda önemsemediği 1 soruyu çözseydi ,şimdiye çok daha farklı yerlerde olabilecek bir insanın, bütün hayatını etkileyen, o küçün kalem darbesi...
Tabiki bunlar benim kadere olan inançsızlığımdan doğan düşüncelerdi.
Fakat bu sefer yaptığı seçimin sonuçlarından memnun idi. Yani bana anlattığı geçmişine rağmen yaşadığımız mütevazi, fakat mutlu hayatı göze alırsak,onun gibi güzel ve iyi bir insan tarafında bulunduğum için çok şanslıyım. Aslında Diana bana onun gerçek çocuğu olmadığımı hiçbir zaman söylememeyi düşünüyormuş fakat 14 yıl önce o olay gerçekleşince herşey değişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Şeytanlarım
Fantasyİnsanların melek veya şeytan olmayı seçebildiği bir dünyada doğuştan ,saf kan bir şeytanın hikayesi. 3 hikâyelik SAF KAN serisinin ilk hikayesi. -Benim Şeytanlarım -Meleklerin Yükselişi -İntikam