§Muazzez§

169 16 35
                                    

I will love you till the end of time.
- Seni zamanın sonuna kadar seveceğim.

Birkaç salise de olsa içimden bir yer zamanın sonu gelse dedi. Tam şuan zamanın sonu gelse de kalbimdeki özlem sönse.

I would wait a milion years.
- Milyonlarca yıl beklerim.

Promise you'll remember that your mine.
- Benim olduğunu hatırlayacağına söz ver.

Baby can you see through the tears?
- Bebeğim gözyaşlarımı görüyor musun?

Love you more than those bitches before
- Seni tüm sürtüklerinin sevdiğinden daha çok seviyorum.

Say you'll remember, oh baby, say you'll remember
- Hatırlayacağını söyle, oh bebeğim, hatırlayacağını söyle.

Gözlerimi kapamış sesli müzikten kurtulmak için kulaklığımı takmıştım. Barın yüksek sesli müziğini tam anlamıyla engellemese de azalmasına yardım ediyordu. Yine sözlerini dinlediğim bir şarkıydı.

İki günün sonunda cesaret gösterip büyük umutlarla girdiğim barda Güncay'ı bulamamamla birlikte tüm umutlarım sönmüş ister istemez elimdeki içkiyi yudumlar olmuştum. Bu olaylardan sonra rehabilitasyon merkezine bir görünmem gerekirdi sanırım.

Boğazımdan aşağı midemi havaya kaldırarak inen anason tadı yüzümü buruşturmama sebebiyet verdi.

Boşalan bardağını Güncay'ın yerinde çalışan adama doğru uzattım. Hızlı gittiğim için bulanan midem barmenin yeni doldurduğu bardağımdaki kokuyla isyan etti. Hızlı adımlarla tuvalete doğru ilerledim.

Kadın logosunun olduğu tuvalete girmeden göz ucuyla erkek tuvaletine bakmıştım. Daha fazla vakit kaybetmemek adına tuvalete girmiş klozetin içine doğru son zamanlarda yediğim ne varsa vedalaşmıltım. Omzumun üstünden uzatılan peçeteye gözüm kaydığında kimin uzattığını görmek için hızla arkamı döndüm.

Karşımda 20'li yaşlarının sonlarında olduğunu tahmin ettiğim daha önce hiç görmediğim bir erkek vardı. Evet, erkekler tuvaletine girmiştim. Sadece Batı'nın buraya geldiğimde oturduğu yeri görmek istemiştim. Sarhoş olmam da mantığımı bir rafa kaldırmış tamamen isteklerime yoğunlaşmamı sağlamıştı.

"İyi misin?" Elindeki peçeteyi alıp dudağımın üstünde gezdirdim. Ağzımdaki iğrenç tadı yoksayarak karşımdaki kişiye odaklandım. Yüzündeki renk uyumunun zarifliğini izledim bir süre. Kahverengi saçlar, buğday ten ve tekrar kahverengi gözler.

"İyiyim." Daha fazla eve geç kalmak istemediğimden tuvaletin çıkışına doğru ilerleyecektim ki vücudum buna izin vermedi. Saatlerdir tenis turnuvasında topu takip etmişim gibi dönen başım sendelememe sebebiyet verdi.

Yere düşeceğimi sanarken varlığını çoktan unuttuğum adam kollarımdan tutarak dengemi sağlamama yardım etti.

"Seni evine bırakalım." Fikrine karşı çıkacak gücü kendimde bulamadım. Elini belime koyup dengemi sağlayordu. Berbat kokulu tuvaletten çıkmış müziğin kulağımızı sağır etmesine izin vermiştik.

Bardan çıkmadan önce son kez Güncay'ı aradı gözlerim. Ama göremeyince 5 dakika önce tanıştığım yabancının kollarına bıraktım kendimi.

Vişne Suyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin