§Oyun§

197 22 44
                                    

Sağ ayağımı kaldırıp küvete sert bir şekilde bıraktım. Etrafa sıçrayan sulara bakarken bile Batı'yı düşünüyor olmak ne kadar mantıklıydı?

Elimle köpükleri bir yerde topladım. Köpüklerin üzerine kulağımdaki şarkının adını yazacakken telefonumun bildirim sesiyle bundan vaz geçtim.

                  (damien rice-elephant)

Banyonun fayansına bıraktığım telefonu aldım. Ellerim ıslak da olsa birkaç denemeden sonra kilidi açabilmiştim.

Gelen bildirimin Damla'dan olması sinirlerimi alt üst etmişti. Koskaca 5 gün boyunca Batı'yı ne okulda ne de başka yerde görebilmiştim. En son Güncay'la konusunu bilmediğim konuşmayı yaparken görmüştüm.

Birsürü mesaj atmama rağmen hiçbiri iletilmemişti. Belki interneti bitmiştir diye bile düşünmüştüm. Batı'nın da interneti bitebilirdi değil mi?

Bu tezimin doğru olmadığını bilsem de buna inanmak daha iyi hissettiriyordu. Onu defalarca aramama rağmen açmaması bahanelerin arkasına sığınan benliğimin bile yeni bahane bulmasını zorlaştırıyordu. O yüzden her zamanki bahanemi kullanıp duruyordum. Belki görmemişti bahanesi. Son günlerde tek düşündüğüm şey olmuştu.

Kimi kandırıyordum ben? Beni görmezden geliyordu işte. Asıl soru ise neden bunu yapıyordu?

Telefonumu tekrar kenara bıraktım. Derin bir nefes aldıktan hemen sonra kendimi küvetin içinde biraz kaydırdım. Kaydırmamla birlikte soğuk suyun tam anlamıyla içine girmiştim. Vücudum soğuğun etkisiyle titrese de bunu aldırmadan öylece durdum.

Gözlerimi kapattığımda gözümün önüne gelen Batı'nın yüzü kalbimi tekletti. O kadar gerçekçiydi ki elimi uzattsam dokunabilirmişim gibi hissettim.

Daha 5 gün geçmesine rağmen onu o kadar özlemiştim ki. Saatlerce küvette, yaşadıklarımızı düşünecek kadar özlemiştim. Öyle ki ilk başta sıcacık olan su kendini soğuk suya bırakmıştı.

Kalbimdeki acı gözlerimden süzülen gözyaşımla içinde bulunduğum suya yayılmıştı. Hıçkırıklarım yerini bulduğunda suyun üstüne çıktım. Küvetin içinde boğularak ölmeyi kim isterdi?

Sırf 5 gündür ortada yok diye bulunduğum duruma baktım. Tek kelimeyle özetlenebilirdi, vasat.

Sırtımı sudan daha soğuk olan küvete yasladım. Suyun içinde olmaktan buruşan parmaklarım birkaç saat daha suyun içinde durursam suya karışabileceğimi düşündürttü.

Suya karışmak mı? Su istediği yere akardı değil mi? Batı'ya akmak istiyordum.

İçinde bulunduğum melankolik durum canım ağabeyimin kapıyı çalmasıyla son buldu.

"Seren çık da tuvaletimizi yapalım ağabeyciğim."

Elimi ağzıma bastırıp hıçkırıklarımı saklamaya çalıştım.

"Benden habersiz intihar ettiysen vallahi küserim." gülerek ağlamak mümkün müydü? Şuan test edip onaylıyordum.

"Kızım korkutma beni." Eliyle kapıya sertçe vurmaya başladığında tüm acılarımı bir kavanoza koyup ağzını sıkıca kapattım. Bununla daha sonra ilgilenecektim.

"Ay tamam be." Küvette çıkıp bornozuma sarındım. Saçlarımı da havluya sardığımda yerden telefonumu aldım. Diğer elimle küvetin boşalması için tıpayı çektim.

Vişne Suyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin