§Sarhoş§

268 28 83
                                    

"Şu çöpü atsana bi." Oldukça sakin görünen annemin elinden siyah çöp poşetini aldım. Sonrasında derin bir nefes alıp rahatladım. Bugünde azarsız geçecek çok şükür.

Çöpü attıktan sonra annemin açık bıraktığı kapıdan içeri girdim. Kimseyle diyolağa girmemek için hızlı adımlarla odama gittim. Zaten göz ucuyla salona baktığımda babam televizyon izliyor annemse meyve soyuyordu. Bu ne klişe bir aile. Ağabeyimin nerde olduğunu merak etsemde bir an önce Çağrı'yı aramalıydım. Merdivenleri çıkıp odama yöneldim. O sırada telefonumun rehberinde Çağrı' nın adını arıyordum. Odamın kapısını açıp içeri geçtim, arkamdan kapıyı kapattım. Sırtımı kapıya yaslamıştım. Sonunda rehberde Çağrı'yı gördüğümde arama tuşuna basıp telefonu kulağıma götürdüm.

Açmasını beklerken dudağımı ısırıyordum. Bir anda odada Çağrı' nın zil sesinin yankılanmasıyla buz kestim. Siktir. Burada olamazdı değil mi? Yan tarafımdaki lambaya basıp odayı aydınlattım.

Yatağımda dirseğinden destek alarak oturan Çağrı kalp krizi geçirmeme sebebiyet oldu.

"Burada ne işin var?" ses tonumu oldukça alçak kullanmaya çalışıyordum. Sonuçta alt kattakiler Çağrı'yı odamda görse kaos çıkarabilirlerdi.

"Tatlı?" elindeki baklava kutusunu bana uzattı. Bu durumda bile baklavayı görmek beni gülümsetti.

"Nasıl girdin?" Eliyle camı gösterdi.

"Merdiven dayadım." Normalde hiç böyle şeyler yapmadığı için oldukça şaşkındım. Hatta bir ara Çağrı değil de başkası mı var odamda diye düşünmüştüm.

"Sen iyi misin?"

"Bu saate kadar ne yaptınız?"  dedi.

"Resim. Gerçekten o kadar harika bir şey oluyor ki. Sana göstermek için fotoğrafını çekeceğim. Aslında soyut bir port..."

"Seni özledim." Hevesle resmi anlatırken lafımı kesmesine birazcık sinir olsam da şu cıvık sevgili tarafım sinirimi bastırdı. Kapıyı kilitledim ve yatağıma doğru ilerledim, elinden tutarak onu yatağımdan kaldırdım. Ardından kollarımı boynuna doladım. O kadar güzeldi ki ona sarılmak.

"Bende." Kolunu belime doladı. Kaç dakika öylece durduk bilmiyordum.

"Çağrı senin gitmen gerek." Sarılmayı bırakıp onu kendimden uzaklaştırdım.

"Öyle mi?"

"Sen içtin mi?" Burnuma gelen alkol kokusunu nerde  alsam tanırdım.

"Birazcık."

"Çağrı gerçekten iyi değilsin sen." Tek başına merdivenlerden inebilir miydi acaba? Tamamen sarhoş olan Çağrı'ya baktığımda bunun pek mümkün olmadığını anladım. Telefonu alıp Bora'yı aradım.

"Alo çikiletam naber?" Çikileta ne Allah aşkına?

"Bora evden çıkabilir misin?"

"Evet de neden?"

"Çağrı şuan odamda onu götürmen lazım."

"Kendi gidemiyor mu?"

"İyi değil. Biraz içtiğini söyledi ama bayağı sarhoş."

"5 dakikaya oradayım." Derin bir nefes aldım. Odamın kenarındaki 'call me by your name' filminin posterini inceleyen Çağrı'ya endişeyle baktım. Odama birinin girmesi şuan içten bile değildi.

"Neden gayleri seviyorsun?"

"Sen sevmiyor musun?"

"Lezbiyenler daha iyi." Ayık kafayla olsa bu muhabbeti hiç yapmayacağımıza adım kadar emindim. Sarhoş olunca Çağrı' nın içinden farklı biri çıkıyordu.

Vişne Suyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin