Merhaba, kitabı okumaya başlamadan önce sizden bir ricam olacak. Bu kısma kitabı ilk okumaya başladığınız tarihi ve saati yazar mısınız? 😍
#Cem adrian- Unutursun#
Yaradan, insanoğlunun kaderini anne rahmine düşmeden önce belirlerken, rahme düştüğünde ise o kader ailelerin ellerine bahşedildi. Bizler, gözlerimizi dünyaya açtığımız andan itibaren ya kaybedendik yada kazanan taraf. Yaşayacağımız hayat çoktan bizler adına belirlenmişken biz ise o hayatın sınırlarında, rüzgarın estiği yöne doğru savrulan kuklalardan ibarettik.
Aynalarla çevrili bir odanın içinde etrafını incelerken, ayaklarında hissettiği sıvıyla gözlerini kıstı. Kafasını yere eğdiğinde gördüğü manzarayla kaşları çatıldı.
Kafasını yerden kaldırmasına sebep olan oda da ki yankılanan sesti. Ne dediği anlaşılmıyor, kulaklarını tırmalıyordu.
''Kim var orada?''
Sorduğu soruya karşılık odanın içinde üst üste silah sesleri yankılanmaya devam ederken çevresinde ki aynalara baktı. Etrafında ki aynalarda gördüğü tek yüz kendi yüzüydü. Sinirle kafasını iki yana sallarken, ayaklarını yerdeki bataklıktan kurtulmak adına kaldırmaya çalışsa da daha çok batıyordu.
Ellerini ayaklarına dolanan sarmaşıklara götürdüğünde kanlar içinde kalan elleri vücudunun uyuşmasına neden oluyordu.
Yaralanmış olduğunu düşünerek ellerini vücudumda gezdirdiğinde hiçbir yerinde yara olmadığı halde musluktan su akar gibi kan akmaya devam ediyordu.
Etrafında dönmeye başladı, silah sesleri her yeri inletirken gördüğü tek yüz aynalarda ki yüzüydü. Bataklığın içine daha çok batıyorken, bu durumdan kurtulmak adına dizlerinin üzerine çöktü ve kan içinde kalmış ellerini kafasının iki yanına koydu.
Göz kapaklarını hızlı bir şekilde açtığında bedenini yattığı yataktan kaldırmadan etrafını süzdü. Odasında olduğunu fark ettiğinde derin bir nefes alıp verdi. Gördüğü rüyanın etkisinden miydi yoksa zihnini kemiren düşüncelerden mi bilmiyordu ama bedenini yatağa mühürlenmiş gibi hissediyordu.
Zorda olsa zırh gibi sağlam vücudunu yumuşak yatağından ayırdığında yatağın kenarına oturup karşısındaki duvarda asılı olan büyük saate baktı. Saatin akrebi sabahın altısını gösterirken, ondan kaçarcasına hızla uzaklaşan yelkovan ise sekizin üzerinden uzaklaşmaktaydı. Bir erkeğe göre oldukça güzel olan parmaklarını siyah dağılmış saçlarının arasından geçirip sıkıntıyla nefes alıp verdi. Çocukluğundan bu zamana kadar gördüğü rüya eskiye oranla daha sık tekrar etmeye başlamıştı. Ve bu durum Ateş'in canını fazlasıyla sıkıyordu.
Ayağa kalktı ve yavaş adımlarla odasının bir duvarını kaplayan aynanın karşısına yürüdü. İki elini de aynanın kenarlarına koyduğunda ölüme meydan okuyan siyah gözlerine odaklandı.
Daha doğmadan alınmıştı hayatı avuçlarının içinden. Onun için yazılmış senaryonun oyuncusuyken, senaryoyu seçme hakkı tanınmamıştı, Ateş'e. Bu yapılanın kendine haksızlık olduğunu düşünüyordu. Onun gözünde herkesin eşit olması gerekiyordu.
''Ben acı çekiyorken, herkesin acı çekmesi gerekiyor, onlar mutluysa benimde mutlu olmam gerekiyor.'' dedi zihnindeki düşünceleri dile getirirken, aynadaki yansımasına boş gözlerle bakıp ellerini yumruk yaptı. Bedeni orada ruhu ise olmak istediği yerdeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ İLE KELEBEĞİN DANSI (DELS)
ChickLit"Sen, benim hiç bilmediğim geçmişim, yaşamaktan korktuğum geleceğimsin." *Ateş ile Kelebeğin Dansı isimli ilk kitaptır. Kitaplarımın tüm hakları saklıdır, çalınma veyahut kopyalanması durumunda yasal işlemler başlatılacaktır. Yayınlanma Tarihi: 02...