"Sen, benim hiç bilmediğim geçmişim, yaşamaktan korktuğum geleceğimsin."
*Ateş ile Kelebeğin Dansı isimli ilk kitaptır.
Kitaplarımın tüm hakları saklıdır, çalınma veyahut kopyalanması durumunda yasal işlemler başlatılacaktır.
Yayınlanma Tarihi: 02...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
#No Land-Düşünme Kaybolursun#
**Keyifli Okumalar**
İnsanoğlunun en büyük düşmanı, arkasında bıraktığını sandığı geçmişidir. Biz fark etmesek de ensemizde bir hayalet gibi yaşamaya devam ettiğimiz süre zarfında, bizi takip eder durur. Ta ki yüzleşme vakti gelene kadar. İşte o gün geldiğinde arkanda bıraktığını düşündüğün her şey, senin en savunmasız olduğun anı bulur ve karşına çıkar. Geçmeyen, geçmiş; tehlikeli, sessiz ve kaostan beslenen bir düşmandır. Ve düşmanın en kötüsü sessiz olandır.
Ciğerleri, içinden çıktığı evin tozlanmış yalanlarından dolayı temiz havaya ihtiyaç duymuştu. Derin derin nefes aldı ve temiz havayı içine çekti. Elini kalbine götürdüğünde düzensiz atmasından dolayı küfürler savurmayı ihmal etmedi. Yumruk yaptığı elini arabasının kaputuna sertçe vurdu.
''Yeniden aynı şeylerin yaşanmasına izin vermeyeceğim. Karşımda, her kim durursa dursun. Seneler önceki küçük kız çocuğunun hakkını herkesten alacağım.''
Konuşmasını bitirdiğinde gözlerinin önünde, Efsun'un yüzü belirdi. Arabanın kaputuna yaslandı. Kocaman mavi gözleri aklını başından almıştı. Seneler sonra kocaman genç bir kız olarak görmüştü, Efsun'u. Kimsesiz yurt dışında yaşarken, Efsun'un yıllar önce ona çaresiz gözlerle bakmasında bulmuştu tüm gücü. İşte o zaman bir söz vermişti kendisine. Zamanı geldiğinde bu ülkeye büyümüş ve çok güçlü biri olarak dönmeyi. Karşısında duracağı kişilerin ne denli güçlü olduğunu biliyordu. Onlarla savaşırken canından bile olabileceğini tahmin ediyordu. Ama bu onun için çok önemli bir nokta değildi, canı onun için kıymetsizdi ve yapılan her hatanın bir bedeli olduğunun bilincindeydi.
''Sana söz veriyorum, küçük kız. Avuçlarının içinden kayıp giden hayatı sonunda ölüm dahi olsa sana vereceğim.''
Üzerindeki deri ceketin cebinden arabasının anahtarını çıkarıp kapısını açtı. Arabaya bindikten sonra ezbere bildiği o sokaklarda ilerlemeye başladı. Nereye gideceğini en iyi kendisi biliyordu.
***
''Burada kalmanı istemiyorum Efsun.''
Ateş, bu ani karardan dolayı ne kadar rahatsızlık duysa da Efsun'u zorlamak istemiyordu. Onun özgürlüğünü kısıtlarsa eğer biliyordu ellerinin içinden bir kelebek olur uçar giderdi. Her ne kadar ışığa aşık bir kelebek olsa da, diğer yandan özgürlüğüne de düşkündü.
Efsun, parmaklarının ucunda yükselip karşısında duran adamın burnuna küçük bir öpücük kondurdu.
Ateş, onun bu hareketine tek kaşını kaldırdı ve gülümsedi.
''Bu işte bir terslik var, Pervane.''
Efsun, gözlerini devirdi ve seraya doğru yürümeye başladı.