#Can Oflaz- Ellerin Ellerime#
**Keyifli Okumalar**
İnsanın inişli çıkışlı hayatını anımsatacak şekilde kıyıya hızla vuran ve geldiği yere yani; kürkçü dükkanına geri dönen dalga sesleri, denizin güzel kokusu ve gökyüzü ile birbirine kenetlenmiş uçsuz bucaksız mavi renge karşılık, yüzünde belli belirsiz bir tebessüm oluşurken, gözleri kapalı bir şekilde denizin eşsiz kokusunu ciğerlerine doldurdu.
Gözlerini açıp karşısındaki sonsuzluğa baktığında yüzünde kırık bir tebessüm peydah oldu. Çocukluğundan beri deniz ile gökyüzünün birbirine aşık olduğunu düşünür içten içe onların kavuşması imkansız olan aşklarına üzülürdü. Denizin gökyüzü ile birlikte doğması ve onunla beraber karanlığa gömülmesi kalbinde derin bir yara oluşturuyordu. Gökyüzü her karardığında denizin ona eşlik etmesi Efsun'un gözünde kendisini gökyüzünün karanlığına teslim etmesi demekti. Gökyüzünün kirli karanlığında beyaz olmak yerine onun gibi kirli olmayı seçiyor, diye geçirdi içinden.
Onu düşüncelerinden soyutlayan yanındaki hareketlenme olmuştu. ''Yine uzaklara dalmışız.'' Nazlı elindeki poşeti yere bırakıp Efsun'un yanına oturdu. ''Hadi anlat çok merak ediyorum.'' dedi. Olanları ne kadar merak ettiği sesinden fazlasıyla belli oluyordu.
Efsun kafasını salladı, daha fazla içinde tutamayacağını, tutarsa eğer şuracıkta patlayacağını hissediyordu.
''Nazlı, inanmayacaksın ama dün gece çok garip şeyler oldu.''
Nazlı, bir yandan Efsun'u dinliyor diğer yandan elinde tuttuğu çekirdek paketini açmaya çalışıyordu. Efsun, bir şeyler anlatırken karşısındaki kişinin onunla ilgilenmemesinden rahatsız olduğu için Nazlı'nın elinde ki paketi alıp bir hışımla açtı. İçinden koca bir avuç çekirdek alıp geri kalanını ona uzattı.
''Dün gece bir rüya gördüm.''
''Ya kızım, dalga mı geçiyorsun? Bu muydu? Bende, şu yakışıklı çocukla ilgili sanmıştım.''
''Kim, Ateş mi yakışıklı?'' derken gözlerini devirdi ve elinde ki çekirdeği çıtlayıp kabuğunu Nazlı'nın üzerine attı. '' Haspam, yakışıklı görmesek yakışıklı diyeceğim.'' dese de adını duyar duymaz kalbi ve zihni yeniden onunla oyun oynamaya geçmişti bile.
''Ondan, aklına ilk gelen isim onun ismi oldu.'' Pis pis sırıtan Nazlı'ya kaşlarını çatarak bakmakla yetindi. O ne derse desin Nazlı arkadaşını çok iyi tanıyordu ve biliyordu arkadaşı bu adama karşı boş değildi. ''Neyse, hadi anlat bakalım.'' dedi, meraklı bir ses tonuyla.
''Rüyamda evime biri giriyordu. '' dediğinde yerinde huzursuzca kıpırdadı.
''Bir tarafın açıkta kalmış belli.'' Efsun, Nazlı'yı taklit edip dediğini tekrarladı. Her ne kadar Nazlı'ya sinirlense de bir tek onun yanında çocuklaşıyor, sadece ona içini açabiliyordu.
''Neyse, sonra üzerime gelmeye başladı. Tam çığlık atacaktım ki ağzımı kapadı.''
''Yok, yok kesin korku filmi izleyip uyumuşsundur. Benim küçük bebeğim, korkuyorsa bugün onunla kalabilirim.'' dedi gülerek.
''Bir sonunu dinle bakalım. Kalmak isteyecek misin?'' dediğinde olayın ciddiyetini fark etmiş, yüz ifadesi değişmişti Nazlının.
''Daha sonra korkuyla uyandım. Tam su içiyordum ki rüzgar esti ve pencere açıldı.''
''Sus sus! Tüylerim diken, diken oldu. Seni bir okutsak mı?'' dışarıdan başı, boş biri gibi görünse de böyle şeylere fazlasıyla inan birisiydi Nazlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ İLE KELEBEĞİN DANSI (DELS)
ChickLit"Sen, benim hiç bilmediğim geçmişim, yaşamaktan korktuğum geleceğimsin." *Ateş ile Kelebeğin Dansı isimli ilk kitaptır. Kitaplarımın tüm hakları saklıdır, çalınma veyahut kopyalanması durumunda yasal işlemler başlatılacaktır. Yayınlanma Tarihi: 02...