2.SEZON
10.BÖLÜM
(O kara günden tam bir sene geçmişti. Koskocaman bir sene, her şey bitmişti Mert için. Her şeyden çok sevdiği sevgilisi yoktu. Kayra o gün beynine isabet eden kurşun yüzünden tam bir senedir deliksiz bir uykuya kapatmıştı o mavi gözlerini. Mert her sabah onun yanına kaldığı hastaneye gidiyor ve değişen bir durumun olmadığını öğrenip tekrardan çıkıyor o hastaneden. Bu durum bir senedir hiç değişmemiş. O uykudan uyanması Kayraya bağlıymış ve Kayra tam bir senedir uyuyormuş. Mahsun ailesi de iyice çökmüş bir durumdaymış. Savaş ve Mira da ayrılmış. Çünkü Mira üniversite okumak için yurt dışına gitmiş. Eğer Kayra şuan uyanık olsaydı o da üniversiteye başlamış olacaktı ama o uyuyormuş. Mert yine her zamanki gibi bir sabah hastaneye gidip hemen Kayranın yattığı odaya gitmiş. Ve Kayranın başına oturmuş, elini tutmuş ve konuşmaya başlamış.)
MERT:Güzelim benim, seni ne kadar özledim bir bilsen. Her şeyini ayrı bir özledim, kokunu, sana sarılmayı, sesini, o kadar çok özledim ki. Şimdi o maviş gözlerini açsan o kocaman gülümsemen ile bana bir gülsen. İnan dünyalar benim olur. Ama sen bunların hiçbirini yapmıyorsun. Biliyorum çok yorgunsun ama bir sene oldu hala bitmedi mi yorgunluğun da halen uyuyorsun. Benim Mavi Kelebeğim, benim sana çok ihtiyacım var. Hadi be güzelim, aç artık o güzel gözlerini.
(Mert bu söylediklerinin Kayranın duymadığını bilse de işte bir umut belki duyar diye onunla hep böyle konuşuyormuş . Mert, oturduğu sandalyeden kalkıp Kayranın alnını öpmüş ve hemen odadan çıkmış. Çünkü orada biraz daha kalsaymış, hüngür hüngür ağlayacakmış. Hayat işte asla başına ne geleceğini bilemiyorsun. Ölüm, o kadar ince bir çizgi ki herkesi,her şeyi bir anda birbirinden ayırabiliyor. Ama Kayra tam bir senedir dayanıyormuş. Belki bu ince çizginin zamanı henüz gelmemiştir. Bunu kimse hem de hiç kimse bilemez. Mert hastaneden çıktıktan sonra evine gitmiş, artık o koskocaman evde tek başına yaşıyormuş. Çünkü Mira yurt dışındaymış, ailesi de Adanaya dönmüş. Ama Mert tabiki de Kayrayı bırakamayacağı için hiçbir yere gitmemiş. Mert eve gelip üstünü değiştirmiş sonra da Mahsun ailesinin evine gitmiş. Onlar da o sıra da kahvaltı yapıyorlarmış.)
MURAT: Hoş geldin oğlum, Kayranın yanından mı geliyorsun?
MERT:Evet, maalesef durumunda hiçbir değişiklik yok.
MURAT:Gidecek misin oğul?
MERT:Galiba artık bu şehirden gitmem gerekiyor. Çünkü bu şehir bana Kayrayı hatırlatıyor. Ben onu ne zaman hatırlasam ölmek için bahane arıyorum. Ama sonra aklıma Mira geliyor. Ben Mira'nın yanına gidiyorum, emin değilim ama Kayra artık döner mi bilmiyorum.
MURAT:Haklısın bir şey diyemem, yolun açık olsun. Ne zaman gideceksin?
MERT:Yarın sabah Kayraya veda ettikten sonra. Neyse size afiyet olsun. Malum gideceğim için halletmem gereken bir sürü işler var.
MURAT:Tamam oğlum şirketteki işleri ben hallederim, sen merak etme.
MERT:Şey aslında eğer izin verirseniz, ben şirketti tamamen size devretmek istiyorum.
MURAT:Bilmem ki oğlum, sonuçta orada sizin çok fazla emeğiniz var .
MERT:Evet öyleydi ama siz de bu bir sene de o şirket için çok emek harcadınız. O yüzden inanın benim içim rahat,sizin de içiniz rahat olsun.
MURAT:Tamam oğlum Allah senden razı olsun.
MERT:Sizden de efendim.
(Mert, Murat ve Elifin elini öpmüş, Savaş ile de el sıkışıp evden çıkmış. Sonra da kendi evine geçip eşyalarını toplamaya başlamış. Her şeyin üstüne tozlanmaması için beyaz örtü örtmüş. Ve daha sonrasında da evden çıkmış. Valizlerini arabaya yerleştirmiş. Çünkü bugün işlerini bitirdikten sonra, bu şehirdeki son gecesini Kayranın yanında geçirmek için hastaneye gidecekmiş. Mert uzun uğraşlar sonucunda bir günde tüm işlerini halletmiş, son olarak da şirketi Murat Mahsuna devretip hastaneye Kayranın yanına gitmiş. Yine o her zaman ki gördüğü manzara ile karşılaşmış. Yine Kayra öylece o yatakta sessiz bir şekilde yatıyormuş. Mert hemen Kayranın yanına gidip bir tane sandalyeye oturmuş. Ve yine Kayra ile konuşmaya başlamış. Bu arada kimsenin bilmediği bir şey ise Kayra ona söylenilen her şeyi duyuyormuş fakat hiçbir şekilde gözlerini açıp cevap veremiyormuş.)
MERT:Bitanem, bak yine ben geldim. Bu şehirdeki son gecem de seninle olmak istedim. Biliyorum beni duymuyorsun ama sakın bu gidişimi yanlış anlama, ben seni ölene kadar bekleyeceğim sadece biraz bu şehirden uzaklaşmam gerek. Özür dilerim bitanem seni koruyamadım, asla seni bırakmayacağım dedim ama bak şimdi gidiyorum. Özür dilerim ben senin kadar güçlü değilim. (Mert bunları söylerken ağlıyormuş.) Sen bir senedir dayanıyorsun ama ben bu şehirde sensiz kalmaya dayanamıyorum. O gece sen olmasaydın belki de ben şimdi kardeşimi kaybetmiş olacaktım. Ama işte sen buna asla izin vermedin. Fakat kendini benden aldın, hani sen de beni asla bırakmayacaktın. Ne oldu da sen şimdi oradasın, ben buradayım. Evet biliyorum sen çok zor şeyler yaşamışsın. Ama keşke izin verseydin de o acılarını ben sarsaydım. Her neyse bitanem sen şunu sakın unutma ben seni çok seviyorum. Ve her zaman da çok seveceğim. Hadi şimdi uyuyalım iyi geceler Mavi Kelebeğim.
(Mert başını Kayranın elinin üstüne koymuş ve uyumuş. Bu şehirdeki son gecesinde o buz gibi hastane odasında Kayranın yanında kalmış. Sabah da uyandığında bir sırt ağrısı ile karşılaşmış. Her ne kadar Kayra ile vedalaşmak istemese de bunu yapmak zorunda olduğunu biliyormuş.)
MERT:Gidiyorum ve sen hala o derin uykuda uyuyorsun. İnan bir gün sana veda edeceğim aklımın ucundan bile geçmedi ama bak şimdi gidiyorum işte. Elveda Mavi Kelebek, elveda benim her şeyim. Evet bu şehirden evet senden çok uzağa gidiyorum ama kalbim de aklımda seninle. Seni çok seviyorum, seni hep seveceğim hatta son nefesime kadar sadece seni seveveğim.
(Mert, Kayra ile vedalaşıp hastaneden çıkmış ve Mahsun ailesinin evine vedalaşmaya gitmiş.)
ELİF:Hoşgeldin oğlum, bir şey içer misin?
MERT:Hayır efendim teşekkür ederim. Ben buraya sizlerle vedalaşmaya geldim. Çünkü ne zaman dönerim hatta tekrardan dönermiyim inanın bunu bilmiyorum. Ben her şey için çok teşekkür ederim. Sizden tek ricam Kayra hakkında beni hergün bilgilendirin. Bir de Elif Hanım ne olur hergün onu görmeye gidin, kendini yalnız hissetmesin.
ELİF:Sen merak etme oğlum ben artık hep onun yanındayım.
MURAT:Gidince haber vermeyi unutma, yolun açık olsun oğlum.
MERT:Sağolun teşekkür ederim. Savaş sen de kardeşinin yanında ol.
SAVAŞ:Sen merak etme ben ömür boyu kardeşimin yanındayım giden gidebilir.
(Savaş Merte, Kayrayı bıraktığı için çok kızıyormuş. Ve de onu bu yaptığı şey yüzünden asla affetmeyecekmiş.)
MERT:Tamamdır Savaş, hadi hoşçakalın.
(Mert Mahsun ailesinin evinden çıkmış ve son bir kez kendi evlerine bakıp arabasına binmiş. Şuan haval limanına gidiyormuş neredeyse bir saatten fazla yolu varmış. Mert en sonunda hava limanına gelmiş, arabasını park yerine park etmiş ve sonra biletini alıp uçağının kalkmasını beklemeye başlamış. Tam Mertin uçağının kalkacağı duyurusu yapılmış o sırada Mertin telefonu çalmış. Mert de telefonu açmış ve duydukları ile şok olmuş.)
2.SEZON
10.BÖLÜM SONUOkuduğunuz için teşekkür ederim.
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. ☺️💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖYLE BİR AŞK
ChickLitHayatı hep tek olarak yaşamayı seçen bir kızın kimseye güvenememesi ama bir kişi ile her şeyin değişmesi. Belki de mutluluğa açılan bir kapı diyebiliriz.