Zamanı Durdurmabilmek İsterdim. Bu Anda Takılı Kalmak...

86 5 7
                                    

***Medya Harrison***

Ashley camdan yolu izliyordu. Açıkçası kimse konuşmak ya da plandan bahsetmek istemiyordu. Durum zaten yeteri kadar karışık ve tehlikeli idi ve bu herkesin canını sıkıyordu.

Havaalanına yaklaştıklarını fark edince derin bir nefes aldı. Elinde olmasada içinde onu yiyip bitiren bir korku vardı. Elleri o kadar titriyordu ki ellerini yumruk yapmak zorunda kaldı.

Harrison önündeki gazetelikle uğraşıyordu. Gözlerinde belli belirsiz tuhaf bir boşluk vardı. Belki o da Ashley kadar korkuyordu.

Nico ve Will ön koltuktaydılar. Nico arabayı sürüyordu Will ise uyuyordu. Açıkçası bunu nasıl yapıyor öğrenmek isterdi Ashley.

Havaalanına girince Ashley çantasını aldı ve saati kontrol etti.

Arabayı park ettiler ve bavulları alıp jete doğru yürümeye başladılar. Pilot onları güler yüzle karşıladı ve yolculuktan bahsetti.

Jet kalkarken Ashley kafasını cama yaslayıp uyumaya çalıştı. Neyseki bu sefer çabaları sonuç verdi.

"Sayın yolcularımız, Las Vegas'a hoş geldiniz."

Ashley gözlerini ovuşturdu. Las Vegas'a gelmişlerdi. Ayağa kalkıp uyuşan yerlerini açmaya çalıştı. Harrison telefonunu açmış birileriyle konuşuyordu.

Bu sefer arabaya bindiklerinde Nico "Son bir kez planın üstünden geçelim." dedi.

Harrison gergin bir şekilde "Sizin tek işiniz oteli belli bir uzaklıktan seyretmek. Araçla bizi bekleyeceksiniz. Eğer oradan sağ salim çıkabilirsek ki çıkacağız o zaman size kaçmadan önce özel fenerle sinyal vereceğiz. Siz de eğer bir tehlike yoksa bize verecekseniz." dedi.

"Bir de her bir saatte bir mesaj atmayı unutmayın. Orada zamanın çok yavaş geçtiğini hatta geçmediğini biliyorsunuz. Olabildiğince dikkatli olmalıyız."

Onlar kafasıyla onay verirken Ashley çantasını açıp davetiyeyi bulmaya çalıştı.

Simsiyah zarfı çıkarıp Harrison'a uzattı. Harrison zarfı alıp ceketinin iç cebine koydu.

Hava iyice kararınca otele vardılar. Will onlara dönüp" Sağ salim gelin. Sizin ölünüzü asla ama alsa New York'a geri götürmem. "dedi.

Ashley gülümsedi ve arabadan indi. Lotus Oteli cıvıl cıvıldı ve bu onun gözlerini yormaya yetmişti. Derin bir nefes aldı ve Harrison'un koluna girip beraber girişe doğru yürüdüler.

İri bir güvenlik görevlisi onları durdurdu." Davetliler ve 22 yaş üstü dışındakiler giremez." dedi. "Bugün özel bir davet var."

Harrison gülerek zarfı ona uzattı. "Partinin özel davetlileri geldi."

Güvenlik görevlisi zarfı görünce gözleri şok içinde açıldı. Kapıyı açıp "Üzgünüm Bay Hamilton, Bayan Perez. Lütfen içeride sizi bekliyorlar."dedi.

İkisi beraber derin bir nefes alıp içeri girdiler.

İçerisi dışarıdan daha hareketliydi. Kumar masaları her yerdeydi ve tek boş bir yer yoktu. Garsonlar etrafta dolaşıp herkese içecek dağıtıyorlardı.

Meduaa girişte onları bekliyordu. Yine beyaz bir elbise giymişti. Onları görünce yanlarına geldi. "Ne kadar muhteşem bir gece değil mi?"

"Evet çok muhteşem bir gece Madam."

Medusa onları opera balkonlarına benzeyen bir balkona çıkardı. İçeride oturanları görünce şok içinde onlara baktılar.

Luke yani Kronos Gaea ile tatlı bir şekilde sohbet ediyorlardı. Kapıda iki yabani sentor dikilmiş onlara kötü kötü onlara bakıyordu. Nero elindeki şampanya şişesini onlara doğru patlattı. "Şerefinize çocuklar! Son gününüzün şerefine!"

Onlar şok içinde onlara bakarken Medusa "Ceketini alıyım Ashley hayatım."dedi.

Ashley ceketini ona uzattı ve içeri geçti.

Bütün gözler onlara çevrilmişti. Gaia anaç bir tavırla gülümsedi." Ashley, Harrison burada olmanız ne de güzel. Açıkçası seni Tartarustan beri görmemiştim Ashley. Nasılsın? "

"İyiyim."

Gaia yüzündeki gülümsemeyi genişletti. "Porphyrion kaçırdınız maalesef. Eminim sizi görünce çok sevindirdi. Ama ne öyle ayakta kaldınız. Lütfen oturun."

Ashley koltuğa oturdu. Nero ona bir şampanya uzattı. Ashley bardağı aldı.

Medusa bardağını yukarı kaldırdı. "Yeni dostlarımıza."

"Yeni dostlarımıza!"

Hepsi gülüştüler. Ashley ve Harrison onlara şok içinde bakarken Nero "Ah ölümlü beyinleriniz bunu anlayamadı sanırım. Sizi öldüreceğiz. Sonra sizi Elysium'tan sizi kaçıracağız. Ta da! İki sadık mürit haline dönüşeceksiniz. Güzel değil mi? "

Ashley şok içinde gözlerini Harrison'a çevirdi. Harrison kaşlarını çatıştı ama gözleri korkuyla büyümüştü.

Kronos gülerek" Ama bu kadar korkmayın. Gördüğünüz gibi hiç de zor değil. "dedi.

Ashley" Zavallı çocuğa ne yaptınız? "dedi.

" Hiçbir şey. Tabi bedeni artık benim. Ve gördüğünüz gibi artık Aşil Tendonum da yok. "dedi Kronos ve ceketini çıkarıp omzundaki boşluğu gösterdi." Yani durdurulamazım. "

Ashley bacaklarının titrediğini hissetti. Durum sandıklarından da kötüydü. Midesi aniden kalktı. Elini ağzına koydu." Lavoba nerede acaba? "diyebildi.

Medusa" Sağdan dönünce ilk kapı. "dedi.

Ashley hızla çantasını alıp lavobaya doğru koştu. Musluğu açtı ve yüzünü hafifçe ıslattı. Midesi şimdi gayet iyiydi ama ne yapacağını bilmiyordu.

Acele ile telefonunu çıkarıp Nico'ya mesajla olanları anlattı. Eğer buradan canlı çıkamayacaklarsa birilerinin neler olduğunu bilmeliydi.

Tam Harrison'un yanına geri dönecekti ki telefonu çaldı. Nico onu arıyordu.

"Efendim Nico?"

"İyi misiniz? Tanrılarım yazdığın şeyler korkunç!"

"Amaçları tümüyle bizi öldürmek."

"Ne yapacaksınız? Yardıma gelelim mi?"

"Hayır. Biz hallederiz."

Ashley telefonunu kapatıp aynada kendine baktı. Ne yapacaklardı?

Guardian Of Humanity Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin