Parti Daha Yeni Başlıyor

58 5 6
                                    

Ashley yavaş adımlarla balkona geri döndü. Aslında güzel bir manzarası vardı ama şuan manzaradan etkilenecek hali yoktu.

Yerine oturdu ve Harrison'a baktı. Harrison oldukça sakin görünüyordu ve Nero ile sohbet ediyordu.

Önündeki boş bardakları görünce gözlerini devirdi. "Kaç bardak içtin acaba Harrison?"

Nero gülerek "5 bardak canım bir şey değil! Hem içmeyi hakediyorsunuz. Sen ne içmek istersin Ashley? Şarap? Şampanya?" dedi.

"Sağolun ben almayayım."

"Ama öyle olur mu hiç?!"dedi Medusa ve bir kadeh uzattı. Ashley kadehi alıp bir yudum aldı. Harrison ona bakıp sırıtınca Ashley somurttu. Belki birkaç saate öleceklerdi. Nero'ya gülümseyerek "Acaba bizi ne zaman öldürecekesiniz? Gelmişken ölmeden gitmeyelim değil mi?"dedi.

Nero güldü. "Sizi önce bizi birleştiren dahi ile tanıştıracağız. O sizi öldürecek."

"Ne kadar güzel."

"Değil mi?" dedi ve Medusa ve kahkaha attı. Ashley gülümsemesini sürdürdü. 

Gaia ciddileşerek ayağa kalktı. "Zamanı geldi. Arkadaşlarımızı bizi toplayan arkadaşın yanına götürsek iyi olur."

Otelin karmaşık koridorlarında yürürken Ashley her girdikleri koridoru aklına kazıdı. Göz ucuyla Harrison'a bakınca ciddileşmiş olduğunu gördü. Bunu fark edince Ashley derin bir nefes aldı. En azından sarhoş olmamıştı.

Bir odaya girdiler. Oda sıradan bir otel odasıydı. İçeride kimse yoktu. Medusa gülümseyerek kapıyı üstlerine kitledi. 

Ashley endişe içinde odayı dolaşmaya başladı. "Hiç iyi değil,hiç iyi değil."

Harrison "Odada dolanıp durma. Senin çok aradığın çocuk gelecek birazdan. Endişelenecek bir şey yok."dedi.

Ashley sinirle ona döndü. "Sen hiçbir şey söyleme! 5 kadeh ne demek ya?!"

"Ashley lütfen yine başlama. Başım ağrıyor hiç senin sağlığım ile alakalı nasihatlarını dinleyemeyeceğim."

"Seni zaten neden önemsiyorsam! Hata bende! 5 dakikalığına ortadan kayboldum diye hemen içmişsin!"

"Yalnız yarım saattir yoksun."

Ashley sinirle ayağını yere vurdu. "Önemli olan bu değil."
Sonra derin bir nefes aldı. Çantasını attı gladiusları aradı. Bir tanesini kendisine aldı diğerinde Harrison'a uzattı. Telefonunu taytının iç cebine koyduktan sonra el fenerini alıp çantasını parçalıyıp klozete attı. Sifonu çekince çantanın parçaları kayboldu.

Gözleri sürekli saatte idi çünkü bir saat geçti diye düşünürken bir hafta geçmiş olmasını istemiyorlardı.

Kapı yavaşça açılınca Ashley oturduğu yerden kalktı. İçeriye 16 yaşlarında takım elbiseli bir çocuk girdi.

Çocuk gülümsedi. "Sizinle sonunda tanışabilmek çok güzel."

"İsmini bilseydik tanışabilirdik."

Çocuk sinsice gülümsedi. "Adım Helios."

Harrison pişkin pişkin "Takma adını değil gerçek adını merak ediyoruz." dedi.

Çocuk ifadesini bozmadı. "Demek siz ölümlü adımı öğrenmek istiyorsunuz? Ölümlü ismim Antaeus Fedor Sprouse. Ama Helios'u tercih ederim. Ama sizlerin kendimizi tanıtmanıza gerek yok. Sizin gayet iyi tanıyorum."

"Bizi öldürünce eline ne geçecek? İki savaşçı mı sadece? Yoksa fazlası mı var?!"

Çocuk güldü. "Evet. Aslında daha fazlası var."

Guardian Of Humanity Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin