Yaklaşık 3 aydır bu tuhaf evde katil iki adamla yaşamayı öğrenmeye başlamıştım. İkiside çok farklı karakterlerdi ama yinede inanılmaz uyum içerisindelerdi. Onlar bir takımdı ve bende bu takımın küçük ve sevimli köpeği, evin hizmetçisi, stres topu ve tabiki rehineleriydim. İkisininde az çok huylarını öğrenmiş ve ona göre davranışlarımı şekillendiriyordum. Bazen yaşadığım hayatı sorguluyor bazense tüm düşüncelerimi koyverip içinde olduğum huzurlu anların tadını çıkarıyordum. Çalışmak yok. Başka insanların kahrını çekmek, o lanet şehirde sefalet içerisinde yaşamak yok.
Evde ki varlığım gitgide büyürken jason bile alışmaya başlamıştı bana. Davranışları değişmemişti belki ama ben alışmış ve onu böyle kabul etmiştim. Eskisi kadar canımı acıtmıyordu söyledikleri. Soğuk bakışları. Ne olursa olsun bana bir şey yapmayacağını biliyordum. Yapacak olsaydı önünde koskoca üç ay vardı ve ben koca evde sürekli yanlızdım. Bazen alex dışarı da oluyordu ve jason benim gardiyanım oluyordu bazense alex yanımda olup beni güldürüyor hatta eğlendiriyordu.
Ama bugünü ayıran diğer günlerden farklı bir şey olacaktı. Hiçbir şeyden habersiz mutfakta kendime sıcak çikolata hazırlarken jason ve alex karşıdaki büyük koltuğa kurulmuş ortadaki tuhaf haritayla ilgili birşeyler konuşuyorlardı. Mutfağın camı evin ön tarafına bakıyordu ve bu manzara bana oldum olası huzur veriyordu. Yeşillikler arasında yan yana dizilmiş villalar. Sakin huzurlu ve kültürlü insanlar. Her şey o kadar durağan sakin görünüyordu ki dışarıdaki ufak bir hareketlenme dikkatimi çekti. Ocakta ısınan süte aldırmadan pencereye yanaştım ve bahçedeki hareketlenmenin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Görünürde herşey normaldi ama içimden birşeylerin ters gittiğini hissediyordum. Sütün taşmasıyla birlikte jason ve alexin kafası mutfağa doğru döndü. Hemen dökülen süt cezvesini kaldırarak lavaboya koydum.
“sen iyi misin?”
Alexin sorusuna cevap vermeden önce musluğu açıp kaynayan sütü lavoboya hızlıca döktüm.
“evet sorun yok”
Bahçeye tekrar göz gezdirdim sanki hava biraz daha kararmış gibi geldi bana. Huzursuzluğum dağ gibi büyürken jasonın sessizce alexe “bu kadar beceriksizlik görmedim” diyerek sırıtışını işittim. Normalde olsa ona çatarak bende laf sokardım ama hala bahçeye gözlerimi dikmiş bakıyordum. Kendisine cevap vermememin vermiş olduğu şaşkınlıkla gözlerini bana kenetlemiş bakan jasona aldırmadım. Kalp atışlarımı hızlandıran ve göz bebeklerimi yerinden çıkarak kadar simsiyah giyinmiş adamlar her yerden çıkarken sadece çığlık atıp ellimi ağzıma götürmüştüm. Adamın biri evin yukarısından iple sallanırken camı ayağıyla kırıp içeri daldı. Jason ve alex inanılmaz bir hızla yerlerinden fırlarken ne yapacağımı şaşırmış kendimi ocağın arkasındaki küçük araya saklamıştım. İçerisi bir anda simsiyah kıyafetli adamlarla dolarken içimden bildiğim tüm duaları okuyordum. Bana zarar verirlermiydi. Belki de burada olduğumu kimse görmezdi. Sonuçta küçücük yere o korkuyla sığabilmiştim. Bu kadar adamla başedebileceklerini hiç sanmıyordum. Ortalık siyah adamlarla kaynıyordu ve bir an için sessizlik oldu. Acaba kaçmışlarmıydı. Beni burada bırakıp topuklamışlarmıydı. O anda içimi bir korku kapladı. Bu kadar adam içerisinden kaçmaları mümkün değildi ama içten içe kaçmış olmalarını diliyordum. O zaman buradan daha çabuk giderlerdi.
“büyük patronun size söylediği şeyi kaile almadığınızı duyduk”
Sesi normalden daha ince olan bir adam konuşmaya başlamıştı. Merakıma yenik düşüp kafamı saklandığım yerden çıkarıp izlemeye başladım. Diğer adamlar salonun ortasında yuvarlak olmuşlar alex ve jasonu da ortalarına almışlardı. Konuşan adam diğerlerine göre daha kısa ve zayıftı. Başları oydu sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ ADAM BİR KADIN
AvventuraDİKKAT!!! Bu hikaye 18 yaşından küçüklerin okuması için uygun değildir. Delicesine aşık olan iki adam. Birini tercih etmek zorunda değilim.. Bu sizin bildiğiniz aşklardan biraz farklı. Belki bana kızabilir, onaylamayabilir, hatta küfür edebilirsini...