29. Bölüm

288 21 15
                                    

Adriano kızı kendi odasına sokarak yere indirdi. Omuzlarından tutarak kızın gözlerine baktı.

- Bella ne içtin sen?

- Nasıl ne içtim?

- Hap mı içirdiler sana?

- Haa! O mu? Rose bir hap verdi ama dündü galiba o. Çoktan etkisi geçmiştir. 

- Gel bir yüzünü yıkayalım. 

- Düğün daha bitmedi olmaz! Makyajım bozulur.

- Ah Bella ah! Böyle işlere nasıl girersin! 

- Niye bana kızıyorsun? Ne oldu şimdi?

Adriano bıkkınlıkla elini alnına götürerek saçlarını karıştırdı. 

- Hadi gel de üzerini değiştirelim.

Bella kafasını olumlu anlamda sallayarak Adriano yu takip etti. Tam gelin odasına girmişlerdi ki Helen'in üzerinde gelinliği ile elindeki pastayı yemeğe çalıştığını gördü. Bütün yüzü ve elleri çikolata olmuştu. Adriano çıldırmak üzere olduğunu hissetti. Hızla Helen in elinden pastayı alıp tabağın üzerine bıraktı.

- Karnım aç ne yapıyorsun ver şu pastayı! 

diyerek tam ayağa kalkmıştı ki takılarak Adrianoya tutundu. Adriano nun üzerindeki smokin Helen in ellerinden dolayı çikolata olmuştu. Adriano sabır çekerek kızı lavaboya götürüp ellerini ve yüzünü yıkadı. Helen ile beraber tekrar içeri geçtiklerinde bu sefer Bella nın Helenin artık bıraktığı pastaya gömüldüğünü görünce kendisini iki tane yaramaz çocuğu olan baba gibi hissetmişti. Hızla telefonunu cıkararak Carloyu aradı.

- Carlo! Derhal gelin odasına gel!

- Ben şu anda amcamın yanındayım. Baya gerilmiş de...

- Carlo! Durum çok ciddi çabuk buraya gel. Yanında yardımcıları da getir.

Adriano telefonu kapattıktan sonra Helen e döndü bütün makyajı dağılmıştı. 

- Helen. Bugün senin düğün günün biliyorsun değil mi?

- Biliyorum abi. Çok güzel bir düğün oldu. 

Adriano iç çekti.

- Helencim daha düğün başlamadı.

- Ama biz pasta yedik.

Bu esnada Carlo odaya girdi.

- Helen! Ne bu hal noldu sana bebeğim? hızla  yanına giderek dağılmış makyajıyla boş boş bakan kıza  baktı.

Adriano sıkıntı ile iç çekerek pastayı yiyip parmaklarını yalamaya başlayan Bella ile boş bakışları ile sürekli etrafa bakan Helen e baktı.

- Rose... İkisine de hap içirmiş.

Carlo abisine döndü.

- Ne hapı?

- Bilmiyorum. Ama şu halleri hiç normal değil. İkisinde de saat kavramı hiçbir şekilde yok ve akıllarında ne varsa ona göre davranıyorlar. 

- Ah Rose Ah! Nasıl çıkacağız bu işin içinden?

- Önce şunları temizleyelim yardımcılar giydirsin olabildiğince konuşmalarına izin vermemeliyiz. Yanımızdan bir dakika bile ayırmayalım.

- Tamam. 

Carlo Helenin gelinliğine düşen çikolata parçalarını temizlerken Adriano da Bellayı banyoya sokarak ağzını ve ellerini temizlemişti. Artık merasim saati geldiği için yardımcılar hızla kızların makyajını yaparak Bella'yı giydirdiler. Bella ve Helen saçmalasalar da Carlo ve Adriano duruma müdahale ediyorlardı.20 dakika geç kalsalar da Adriano Bella'nın elini kendi koluna sıkıştırarak kızla beraber aşağı indiler bahçe alanında herkes Adriano ve Bella'yı görünce bir anda sessizliğe bürünerek çifti izlemişlerdi. Düğün merasiminde pek çok akraba, ünlü isim ve iş adamı vardı. Kimse Adriano nun biri ile düğüne katılacağını beklemiyordu. Bu sebeple herkesin gözü Bella'nın üzerindeydi. Bella üzerindeki omuzları açık daracık kırmızı elbise geniş gögüs ve sırt dekoltesi ile bir içim su gibiydi. Elbisesi her ne kadar sade de olsa boynundan gerdanına sallanan kolye ve ışıltılı makyajı ile göz kamaştırmıştı. Adriano durumu fark ettiği için olabildiğince gergindi. Ancak bunu yansıtmamaya çalışıyordu. Adriano ve Bella yerlerine geçtikten birkaç dakika sonra Helen ile Carlo büyük bir alkış eşliğinde içeri girmişti. Alkış kesildiğinde When the man loves a woman şarkısı eşliğinde dans etmişlerdi. Her şey adeta rüya gibiydi. Ortamda beyaz ve lila renkleri dışında sadece yemyeşil çimler vardı. Mükemmel kır düğünü tam olarak buydu ancak tek sıkıntı gelinin Rose un ve Bella'nın her an saçmalayabilecek kapasitede olmasıydı. Bella Helen ile Carlonun dansını izledikten sonra masadaki envai çeşit yiyeceği görünce adeta gözü dönmüştü. Tam çatalına sarılacaktı ki Adriano kızın elini tuttu. 

- Ne var ya yemek yiyeceğim.

Bella dudaklarını büzmüş çocuk gibi Adriano ya bakıyordu. Yüksek sesle müzik çaldığı için Bella'yı Adriano dışında duyan olmamıştı. Adriano eğilerek kızın kulağına doğru konuştu.

- Önce dans edeceğiz. Eğer yeterince güzel dans edersen yemek yemene izin vereceğim.

Bella gülerek Adriano'ya baktı.

- Uuuuu sen çok fena bir adamsın!

Adriano Bella'nın içinden çıkan bu sansürsüz hallere her ne kadar kızsa da bir yandan da oldukça komik buluyordu. Kızı ayağa kaldırarak dans pistinde delilercesine eğlenen insanların arasına karıştılar. Amacı kızı olabildiğince yorup erkenden uyutmaktı. Bella piste çıkar çıkmaz zıplamaya ve eğlenmeye başlamıştı bile. Çocukça yaptığı dans hareketleri ile oldukça şirin gözüküyordu. Helen de aynı şekilde saçma sapan hareketler ile dans ediyor çoğu zaman Carlo kızın saçmalamasını engellemek için ellerinden tutuyordu. Yaklaşık yarım saat geçmesine rağmen Bella da Helen de hız kesmeden dans etmeye ve eğlenmeye devam ediyordu. Ancak kısa bir süre sonra Bella başının dönmesi ile Adrianoya tutundu. Adriano kıza sıkıca sarılarak belinden tuttu. Bella başını geriye atarak Adriano nun yüzüne baktı. Terlemiş alnına saçları yapışmıştı. Dudaklarını bükerek konuştu.

- Ben çok acıktım. 

Adriano kızı sıkıca sararak içeri doğru yürütmeye başladı.

- Gel hadi bir şeyler yedireyim sana.

Çok hızla enerji harcıyor enerji harcadıkça da acıkıyordu. Adriano kızı bodrum kata indirerek mutfakta aşçıların yanına götürdü. Aşçıların ikisi de Adrianoyu burada görmeyi beklemiyordu.

- Bay Lombardi diyerek saygı ile eğildiler.

- Bize bol kalorili yiyecek bir şeyler hazırlar mısınız? Yanında da bir sürahi su getirin.

Mutfak tezgahının yanına oturduktan sonra Aşçı çoktan koca bir tabak arasıcaklardan hazırlamıştı bile. Bella minik pizzalardan yemeye başlamıştı. Adriano zorladıkça su içiyor sonra tekrar yemeklerin tadını çıkarıyordu. Bu esna da Adriano nun telefonu çalınca Adriano Bella nın yanından kalkarak telefonu açtı.

- Abi düğünü bitirmemiz lazım artık. Rose'u davetlilerin biriyle ön bahçede öpüşürken bulmuşlar. Bir rezillik çıkacak Helen de çok iyi değil. 

Adriano sıkıntı ile saçlarını karıştırdı. Bu işin içinden çıkmak zorundalardı artık. Saat daha akşam 10 du ancak düğünün bu kadar erken bitmesi hem basına hem de camiaya farklı yansıyacaktı.

- Tamam ben halledeceğim. 

BELLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin