2.4

11.1K 630 268
                                    

Uğur Acar'dan
Bir süre önce

"UĞUR KOŞSANA OĞLUM!" Koçun bağırtısı üzerine hızlanırken topuma uzanan elle beraber topun elimden alındığını anlayabilmiştim.

Topu sürüp potaya atan Berkay'a baktım. Okula geldiğinden beri koçun gözüne girmişti.

Her yaptığımız maçta A takımının kaptanını ben seçen hoca artık Berkay'ı seçer olmuştu.

Hocanın düdüğünü duyunca maçın sona erdiğini ve Berkay'ın takımının yendiğini duydum.

Koç "Berkay çok iyiydin oğlum! Antremanlarda bile bu kadar iyi olan birisi maçta nasıl olur kim bilir?"

Hırsla Berkay'a döndüm. Daha ikinci haftadan gerçekten bu kadar iyi olması sinirimi bozuyordu. Hocanın bana vereceği kaptanlığı benden almasından korkuyordum.

Ela rengi gözlerini bana döndüğünde donuk bakışlarıyla karşılaştım.

Takıma girdiğinden beri kimseyle pek muhatap olmuyordu. Kendini mükemmel sanıyor olmalıydı, neydi bu havaları?

"Berkay!" Arkasını dönüp yürümeye başlaması üzerine adını seslendim.

Sağ omzunun üzerinden bana dönüp sol kaşını kaldırdı sorarcasına "Evet?"

"Gel seninle bire bir maç yapalım." 

Başını sallayıp kırmızı siyah spor çantasını koltuklara koyup yanıma geldi.

Onunla aramı iyi tutarsam bir şekilde parmağımda oynayabileceğimi düşünüp içten içe teklifimi kabul ettiği için keyif duydum.

Topu, başlaması için ona attığımda bana geri yolladı.

"Sen başla." Soğuk sesi beni şaşırtsa da daha çok tanışmadığımız için böyle davranıyor olabileceğini düşündüm.

Topu sektirip potaya doğru fırlattığım sırada zıplayıp topa vurdu.

Basket olmasını beklediğim top girmezken Berkay'ın benden küçük olmasına rağmen boyunun uzunluğunu avantaj olarak kullanmayı biliyor olması kıskançlığın kanımda kol gezmesine neden oldu.

Topu eline alıp sektirmeye başladı, benimle asla göz teması kurmuyor sürekli oyuna odaklanıyordu. Egolu piç, benimle göz teması kurmayı reddedecek kadar kendini benden üst görüyordu.

Topu potaya attığı an zıplayıp engel olmaya çalıştım ama geç kalkmıştım. Top, potanın içinden süzülürken 1-0 önüme geçmişti.

Berkay'ın sürekli oyunla ilgilendiği bir maçın sonunda 10-8 yenilmiştim.

Ben ne kadar onun üzerine gidip oyun dışı hareketlerde bulunup onu ittirdiysem de benimle uğraşmaya tenezzül bile etmeyip oyuna devam etmişti.

Bana karşılık vermemesi sinirimi bozarken ona üzerine gitmeme rağmen karlılık vermemesi bana benden korktuğunu düşündürtmüştü.

Demek ki her şey boyla posla olmuyormuş diye düşünürken giderken tekrar omzunun üstünden bana doğru baktı.

"Bir daha kendi hırsını oyuna karıştırırsan bu kadar sakin kalmam." Deyip kendine güven kokan yürüyüşüyle yürümeye devam etti.

Bu ilk olayımızdan sonra üzerinden haftalar geçtikçe Berkay, koçun gözünde daha da değerlenmeye başlıyordu.

Sabahlara kadar yaptığım antremanlar hiçbir boka yaramazken Berkay'ın sürekli gözde olması öfkemi körüklüyordu. Takımdaki ideal kaptan tahtımı kaybetmiştim. Başlarda kimseyle muhattap olmayan Berkay yavaş yavaş açılmış hatta kendine bir arkadaş grubu bile oluşturmuştu.

Turuncu | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin