1.BÖLÜM

203 20 4
                                    

BÜTÜN MELEZ

Her şeyden önce şunu söylemek istiyorum. Ben hayattan, insanlardan ve bu iğrenç dünyadan nefret eden biriyim. İnsanlar benim midemi bulandırıyor. Yaklaşık üç yüz yıla aşkın bu dünyada yaşıyorum. Yaptığım tek bir hata beni buraya sürükledi. Ben bu atmosferdeki en parlak yıldızdan gelen bir melezim. Babam yarı vampir yarı insan, annemse melek, fakat biz bu şekilde söylemeyiz siz insanlar bu şekilde hitap eder. Bizler aslında değişkenleriz. İnsanlardan farkımızsa görmek istediğimizi nerede olursa olsun görür, duymak istediğimizi de duyarız. İnsanlardan daha hızlıyız, insanların düşüncelerini okuya bilir, bir sonraki hareketlerini göre biliriz. Yeteneklerimiz insanalar için çok fazla ama bizler için yetersiz. Melezler sadece bir melek ve insandan değil birçok varlıktan da ola bilir. Örneğin bir vampir ve bir kurttan, bir cin ve bir melekten, bir kurt ve bir melekten ya da bir şeytan ve bir melekten de ola bilir. Bizim gezegenimizde her çeşit varlığa rastlaya bilirsiniz. İnsanlarla tek ortak yanımızsa bir birlerimize benziyor olmamız yani bizlerde sizin gibi görünüyoruz. Tabi değişme özelliği olan kurtlar, vampirler...vb varlıklar istedikleri zaman değişe bilen melezledir. Sizin dünyanız bizler için hapishane. Bizler sizin dünyanızda cezalandırılıyoruz. Dünyanızda benim gibi birçok melez bulunmakta, fakat her melezin yetenekleri, güçleri bir değil. Bizler den biri siz insanlara zarar verdiğinde yeteneklerini kaybede bilir ya da başka bir boyuta yollana bilir... YA'DA! Ömür boyu uzayın derinliklerine hapsedile bilir. Siz insanları sevmememin tek sebebi aklınızdan geçenlerle söylediklerinizin bir olmaması ve değer bilmeyi ön yağıda bulunmanız. İnsanlar çok gereksiz varlıklar. Evet, babamda insan ama yarı vampir bir insan yani insan dememiz için tam insan olmalı. Almış olduğum bu cezanın en kötü yanıysa insanlara hizmet ediyor olmak. Tamda bana verilecek bir ceza değil mi?

****

Her zamanki gibi sabahın altısında uyandım, elimi yüzümü yıkadım diş fırçama Macun'u sürdüm, diş fırçasını ağzıma soktum ve mutfağa gittim. Bir elimle dişlerimi fırçalıyor diğer elimle sofrayı hazırlıyordum ki, kapı çaldı. Hemen diş fırçasını bıraktım ağızımı tükürdüm. Uykulu, şapşal ve gecelikli halimle kapıyı açmaya yeltenmiştim ki son anda üzerimi değiştirdim. "Yine mi... Yeter artık bu kaçıncı yanlış posta". Biri sürekli posta yolluyordu, artık gına geldi. Kapıyı kapadım ve banyoda ağzımı iyice çalkaladım, sonra sofraya oturup yemeğimi yedim. Aynanın karşısına geçtim ve siyah küt saçlarıma şekil verdim. Yeşil gözlerime ince bir kalem çektim ardından dolgun dudaklarıma kırmızı mat bir ruj sürdüm, siyah kalem eteğimi, beyaz gömleğimi ve siyah ceketimi giydim çantamı aldım tam çıkmak üzereydim ki pantolon giymeye karar verdim. Siyah dar paça pantolonumu giydim ve çıktım. Bisikletime bindim ve yola çıktım. İş yerine vardığımda derin bir nefes aldım ve içeriye girdim. Bugün yine servis işi bana aitti "Ahh... Lanet olsun ". Önlüğümü giydim ve işe koyuldum. Her zamanki müşteriler. İçeriye bir çift girdi, isteklerini almak üzere yanlarına gittim.

-Ne istersiniz acaba?

"çift"

-Aşkım ne istersin?

-sen ne istersen bir tanem J

-Peki, o zaman iki tane sufle alalım lütfen.

-Peki, hemen getiriyorum efendim.

"Adi herif bide "Aşkım ne istersin?" diye soruyor. Utanmaz herif..."

                                        

                                         *****  

Azra fazlasıyla sinirlenmişti olanlara, çifte iki tane sufle götürdükten sonra kasanın oraya gitti dirseğini kasanın üzerine koydu ve çifti dinlemeye başladı. Çift Azra dan fazlasıyla uzaktı fakat Azra yine de onları duya biliyordu. Dayanamadı ve kendi kendine söylendi "Kızım bu çocuğun seni sevdiği falan yok hepsi palavra, aklından geçenlerle sana söylediklerinin hiçbir alakası yok.". Azra insanların yaptığı bu davranıştan nefret ediyordu. Dayanamadı ve kulaklıklarını taktı. Müşteriler geldikçe servis yapıyordu. Yine her zamanki müşterilerinden biri gelmişti. Azra bu müşteriyle hiç anlaşamıyor ve bu çocuğun melez olduğunu düşünüyordu.

****

"Aman Allah'ım yine mi bu". Kulaklıklarımı çıkarttım ve çokbilmişin yanına gittim.

-Ne istersin?

-Hangi ara bu kadar samimi oldu acaba? Hatırlatırım bende bir müşteriyim. "Ne alırsınız acaba" demen daha hoş olmaz mı?

-Peki beyefendi, ne alırsınız acaba?

-Hah şöyle. Her zaman kinden olsun lütfen.

Üzerine atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Beyefendi ye her zamanki kahvesini ve tatlısını götürdüm. Bu çocuk kesinlikle melez olmalıydı çünkü düşüncelerini, bir sonraki hareketini göremiyor ve onu uzaktan duyamıyordum, sanki onun karşısında bir insana dönüşüyordum. Ya tam melezdi ya da başka bir gezegendendi. Bana bakıp pis pis sırıttı, sinirlenmemek elde değildi, kesinlikle benle dalga geçiyordu. (Ama şimdi görür o gününü). Zaman'ı durdurdum ve gidip kahvesine tuz döktüm. Zaman akışını tekrar başlattım.Gülme sırası bendeydi. Kahveyi içmesini sabırsızlıkla bekliyor ve onun bana güldüğü gibi gülüyordum. Kahveyi yudumladı kitabına baktı ve tekrar yudumladı, son kez yudumladı ve boş bardağı masaya koydu, çantasını aldı ve çıktı. Bu nasıl olabilir ki! Hızla masasına gittim kahvenin dibinde azıcık kalmıştı, tadına baktım ağzıma almamla geri püskürtmem bir oldu. Kafedeki gözlerin benim üzerimde olduğunu fark ettim, kolumla ağzımı silerken kafamla özür diliyordum. "Lanet herif!".

*****

Azra olanlar karşısında şaşkındı. ( Bu nasıl ola bilirdi?). Azra'nın bilmediği bazı gerçekler vardı, Azra zamanı durdurup kahveye tuz attı... Fakat! Göremediği bazı şeyler vardı, çocuk melez değildi ama Azra'nın yaptığı şeyden haberdardı ve nasıl oluyorsa kahveyi içmişti. Bu çocuk melez miydi yoksa tam değişken miydi? Çocuk sadece Azra'ya görmek istediğini göstermişti, aslında kahveyi içmemişti. Zaman durduğunda Azra'nın yaptığı şeyi görmüştü, fakat Azra zamanla birlikte onunda durduğunu sanmıştı, aslında zaman durduğunda çocuk Azra'yı izliyordu fakat Azra bunun farkında değildi. Çocuk hem değişken hem de bütün melezdi. Bütün melezle en az rastlanan ve tüm varlıklardan daha çok yeteneğe sahip olan melezlerdir. Bütün melezler en nadir görülen türdendir, aslında bunlara melez demek ya da değişken demek pek doğru sayılmaz, gerçek isimleri bilinmediğinden melezler onlara bütün melez ya da tam değişkenler diye hitap ediyorlar. Azra bu çocuğun bütün melez olduğunu bilseydi eğer, bu şekilde davranmazdı. Hatta... Çocuktan uzaklaşırdı. Fakat çocuk onun bunu bilmesini istemiyor çünkü tek konuştuğu ve uğraştığı kişi Azra'ydı.

EGNORGOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin