UNUTURUM TÜM ANILARI

31 25 10
                                    

Kalbimin ortasında koca bir yara varken nasıl güleyim ki zaten ?

                                        Seni unuttum sanma !

            Çünkü derdimin dermanı , acılarımın ilacı yok artık .

                                                      *****

   Farkında değildi canından çok sevdiği arkadaşının geldiğinin . Bir öksürük sesiyle girdap kadar siyah saçlarını sallayıp kaldırdı başını . İnanamamıştı bir anda Ali Arin’ i karşısında görünce . Eliyle gözyaşlarını sildi ve tekrardan doğru gördüğünden emin olunca koşup canından çok sevdiği arkadaşının boynuna sarıldı .
   “Nerdesin ya sen ? Meraktan çatlamak üzereydim . İnsanın aklına her şey geliyor . Seni …”
   Sözünün bitmesine izin vermedi diğer delikanlı .
   “Sakın Ateş , sözünün devamını getirme ! Yanımızda işte Ali .”
   “Bak işte Demir . Sen de hata yaptın . Biliyorsun , ben ismimin yarım söylenmesinden nefret ederim . Ateş , ben hep sapasağlam kalmaya devam etmeyi düşünüyorum . Tabii bir gün sen beni kalp krizinden göndermezsen diğer tarafa .”
   “Pardon Ali Arin Bey , unutmuşum (!) Bu arada niye Ateş seni kalp krizinden öldürecekmiş ki?”
   “Ateş iki ay önce benim üzerime aldığı kitabı daha vermemiş , parasını ödedim . Hadi parasını geçtim , görevliye yalan söylemek zorunda kaldım . Yalan söylemeyi sevmediğimi hepiniz çok iyi biliyorsunuz .”
   Demir , Ali Arin ve Ateş bir süre sarıldıktan sonra ayakta durmuş onları izleyen Yağız hemen sitemli bir şekilde söze başladı .
    “Sağ olun arkadaşlar ! Beni attınız bir köşeye biblo gibi . Hiç fark etmiyorsunuz beni . Öyle olsun !”
   “Kardeşim , sen fark edilmez olur musun ? Seni sona sakladım . Hani hep en tatlılar sona saklanır ya !”
   “Sapıttın gerçekten  !”
   “Yağız gelince bizi unuttun Ali Arin !”
   “Unutur muyum sizi hiç ! Biz hep ne deriz ?”
   “Birimiz hepimiz , hepimiz birimiz için !”
   Sarılmayı bırakıp kahkaha atmaya başladı dört arkadaş . Onlara arkadaş demek bir hakaret olurdu . Çünkü onları en güzel “kardeş” kelimesi temsil ederdi . Dostlar işte … En kötü gününde bile başarırlar seni mutlu etmeyi . İçi paramparça olmasına rağmen kardeşim dediği kişiler üzülmesin diye  yüzünde oluşan  hafif tebessümle sandalyenin üzerinde duran buz kadar soğuk minderleri alıp yere koyduktan sonra teker teker oturdular .
   Bir süre oturduktan sonra ortamın sessizliğinden korkan zeytin gözlü Ateş , yapmacık bir öksürükle bu korkunç sessizliği bozdu . Ali Arin ‘in annesinin nerede olduğunu merak ettiği için konuşmaya ilk bu soru ile başlamak istedi . Adı kadar emindi arkadaşlarının da bu soruyu çok merak ettiğinden . Ama Ali Arin ‘in , bu sorusuna ters tepki vermesinden çok korkuyordu. Sesi titreyerek konuşmaya başladı .
   “ Kanka ya annen nerede ? Kapıyı bize her zaman o açardı . Bugün başka bir yenge açtı . O kim ?”
   Sinirlendiğini belli eden Demir , hemen söze atıldı .
   “ Ateş bir susta ilk soruna cevap versin çocuk . Üst üste soruyorsun cevap vermeye vakit bulamıyor insan !”
    Başını yere eğmişti Ali Arin . Yutkunamıyordu , boğazına düğümleniyordu söylemek istedikleri bu yüzden anlatamıyordu bütün olan biteni  .
   “Ali Arin anlatmak istemiyorsan , anlatma . Biliyorsun Ateş’i biraz fazla meraklı .”
   Başını yerden kaldırdı ve derin bir nefes aldı delikanlı . Kendini hazır hissettiğinde konuşmaya başladı .
   “Hayır , Demir . Anlatmak istemiyor değilim . İçimdeki acı o kadar büyük ki her sözcüğün düğümlenmesine sebep oluyor .”
   Yağız çok streslenmişti . Buğday rengi teninden yavaş yavaş terler akarken , sürekli kestane rengi saçlarıyla uğraşıyordu . Biraz daha dayanamayıp açık kahve gözlerini Ali Arin ‘in gökyüzüne dikti .
   “Bak kardeşim , derdini anlatmazsan çare bulamazsın ! Utanma , ağlayacaksan ağla ama lütfen yine de anlat ! Dayanamıyorum canımdan çok sevdiğim birinin karşımda eriyip bitmesine !”
   Delikanlının içine işlemişti Yağız’ın bu sözleri . Tam konuşmaya başlayacakken gözleri bir anda doldu . Gökyüzü gözleri dolu dolu anlatmaya başladı .
   “Sizler benim kan kardeşlerimsiniz . Sizlerden bu güne kadar hiçbir şeyimi saklamadım , dünkü yaşadıklarımı da tabii ki saklamayacaktım ama sol yanımda öyle bir acı var ki anlatmama engel oluyor . Yine de anlatmak dediğiniz gibi belki de biraz rahatlamamı sağlayacak . Dün akşam eve geldiğimde annem dediğim kadın evde yoktu . Büyük bir ihtimalle babam onu kovmuştu ama … O ağabeyimi de alıp gitti . Beni de götürebilirdi ama götürmemeyi tercih etmiş . Böyle işte … Şimdi ayrıntıya girersem dur durak bilmeden ağlarım.”
   “Zaten ayrıntıya girmene gerek yok kanka . Anladık biz durumu . De mi beyler ?”
   “Evet Yağız anladık .”
   Dört arkadaşında çok duygusal bir yönüydü “aile” kavramı . Yağız , annesini doğumda kaybetmiş babası denilen adam onu yurda vermişti . Demir ‘in annesi ve babasını gözlerinin önünde dedesi denilen şahıs katletmişti . En acısı ise Ateş‘in doğumundan sonra yaşadıklarıydı galiba . Doğar doğmaz bir cami avlusuna bırakılmış , onu caminin imamı sahiplenmişti . Aslında bir yandan da en şanslı oydu sanki .  Çünkü gerçek ailesinin kim olduğunu bilmeden yaşamını sürdürüyordu . Belki öğrense daha da çok acı çekecekti .
   Ali Arin oturduğu yerden kalktı ve elbise dolabında sakladığı ketçaplı cipsi aldı . Sonra tekrardan yerine oturdu . Cipsi açıp ortaya koydu . ADAY grubunun gözleri birden ışıldadı . Çünkü en sevdikleri yiyeceklerden biriydi ketçaplı cips . Bir iki tane yedikten sonra Demir konuşmaya başladı .
   “Ali Arin şimdi ne yapacaksın ? Bu evde yaşamaya devam mı edeceksin yoksa bizimle mi kalacaksın ?”
   Biraz düşündü delikanlı . Ara sıra arkadaşlarıyla kalıyordu ama temelli onlarla kalıp yük olmak istemiyordu . Ağzındaki cipsi bitirince konuşmaya başladı .
   “Aslında beyler burada kalmak istemiyorum artık . Bir yandan size de yük olmak istemiyorum . Eğer ki beni kabul ederseniz bende sizin gibi okuldan sonra çalışır evin geçinmesi için elimden geleni yaparım .”
   Çekinerek söylediği her halinden belliydi . Dili çöldü sanki . Tabii ki de  tek heyecanlı olan o değildi , ADAY grubu olarak hepsi heyecanlanmıştı . Hangi duygular içinde oldukları  gözlerinden okunuyordu . Fal taşı gibi açılmış , içi pırıl pırıl parlayan , dört tane tertemiz yüreği temsil eden mükemmel  gözler ; her şeyi ortaya çıkarmaya yetiyordu .
   Boğazı kuruyan Ateş , bir yudum su içti ve öksürerek - her zaman şakacı olmasına rağmen - gayet ciddi bir tutumla sözcüklerin dudaklarının arasından firar etmesine izin verdi .
   “Biliyorsun kardeşim bizi . Her şeyi hep beraber hallederiz . Sende az çok alışıksın bu duruma . Eğer sen gelirim diyorsan , bizim için hiç sorun yok !”
   “Teşekkürler beyler ! Teklifiniz kabul edilmiştir (!) O zaman tüm eşyalarımı toplayıp bir an önce gidelim bu evden !”
   Ayağa kalktılar teker teker . Aralarında görev paylaşımı yaparak Ali Arin ’in eşyalarını toparlayıp poşetlediler . Tüm eşyaları topladıktan sonra sırt çantalarını alıp dışarıya çıktılar . Arkalarını dönüp gidiyorlardı ki herkesi durdurdu Demir . O koca pazuları çıkmıştı ortaya . Elindekiler biraz ağır olduğu içindi galiba . ADAY grubundan elindekileri bırakmalarını istedi . Buğday rengindeki teninden akan terlerini silip koyu kahve saçlarını elleriyle taradı . Kahverengi gözleriyle arkadaşlarının gözlerinin içine tek tek baktı . Küçük bir tebessümle çenesindeki gamzesini ortaya çıkardı ve ağzında , kelepçeli bir mahkum misali bekleyen sözcüklerin çıkmasına izin verdi .
   “ Dostlarım , bu evde hepimizin anıları var Ali Arin kadar olmasa da . Şimdi sizlerden bu evi unutacağınıza dair söz vermenizi isteyeceğim . Biliyorum , çok zor olacak unutmamız ama yeni bir sayfa açmak için , dertlerimizi çok olmasa da hafifletmek için bunu yapmak zorundayız . Söz mü kardeşlerim ?”
   Bu sözcükleri söylerken Demir ‘in gözleri Ali Ari ‘in gökyüzündeydi . Annesinin yaptıklarından utandığı için veyahut istemsiz bir şekilde arkadaşlarından çekindiği için olmalı ki gökyüzü gözlerini kaçırıp yere bakmaya başlamıştı . Bir süre başı yerde , sustu . Kahverengi ile sarının çok iyi bir uyum yakaladığı saçlarını elleri ile düzenleyip yutkundu ve ağzına hapis ettiği sözcükleri zor olsa da çıkarmaya başladı . 
   “Gerçekten benim , bizim için zor olacak ama tüm bu olanları unutacağımıza dair söz veriyorum .”
   Ali Arin cümlesini bitirdikten sonra küçük bir tebessüm etti ve güçlü olduğunu , asla yıkılmayacağını bir aslan edasıyla kanıtladı . Bir süre eve bakılı kaldıktan sonra yerdeki poşetleri alıp yürümeye devam ettiler . Gerçekten de unutabilecekler miydi bu evi , tüm anıları ? Acısıyla tatlısıyla çok anıları vardı bu evde . Ali Arin bu evi , ailem dediği ama olmayan kavramı unutabilecek miydi ? bundan sonra acı gerçekler mi yoksa tatlı gerçekler m,i konuşacaktı ?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Baharımda Aç Papatya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin