[Lewis Capaldi - Before you go]
Neden kitabıma ilgi göstermiyorsunuz?
Napim siliyim mi kitabı? Hım??
:/
İyi Okumalar...
10 | Hediye ve ceza
Jungkook, Taehyung'un elini hâlâ tutarken bir kafenin kapısından girmişlerdi. Taehyung, Jungkook'a itiraz etmiyordu çünkü aklından neler geçtiğini biliyordu. Jungkook'un aklından geçenleri bilmek, onu mutlu ediyordu. Aslında bu akıl okuma, sadece Taehyung'a verilen bir şeydi.
Akıl okuma, Taehyung'a verilen bir hediyeydi.
Geçmişte yaşananlar, Taehyung'un canını çok yakmıştı. Yıllar geçse de, Taehyung, ölse bile o anları hiç unutmamış keşke gözümdeki pembe gözlükleri çıkarsaydım, gerçekleri görseydim diye çoğu kez pişman olmuştu. Ama yine de, yine de unutmamıştı.
Unutamamak, onun için bir cezaydı.
Birlikte boş bir masaya oturmuşlar ve Jungkook, çikolatalı milkshake sipariş ederken, Taehyung sert bir kahve istemişti. Jungkook, utangaç bir şekilde gözlerini kaçırıyor, Taehyung'un aklından geçenleri okuduğunu bildiği halde konuşmadığı için ona kızıyordu. Derin bir nefes almış ve Taehyung'un konuşmaya niyeti yok gibiydi, bu yüzden utana sıkıla aklındaki soruyu sormuştu. "Neden sürekli gidiyorsun?" demiş ve içeceğinden bir yudum almıştı.
Taehyung, karşısında ona beklentiyle bakan kahve gözlere uzunca bakmış ve ona, ona güvenebilirdi. "Biliyorsun ben bir şeytanım. Cezasını çekmesi gereken kişiler var." demişti. Jungkook anlayışla başını sallarken, aklındaki diğer bir soruya geçmişti. "Önceden bu kadar uzun süre gitmemiştin." dediğinde Taehyung, uzanmış ve masanın üzerinde duran Jungkook'un elini tutmuştu.
"Önemli işlerim vardı." demişti. Jungkook önce tuttuğu eline bakmış ve burukça gülümsemişti. "Bana bir şeyler anlatma zamanın, sencede gelmedi mi?" demişti Jungkook. Taehyung, anlamaz gözlerle kaşlarını kaldırmış bakıyordu. Jungkook bu haliyle bir bebeğe benzediğini düşünmüş ve kıkırdamıştı. "Yanımızda yaşıyorsun ve bize bir şeyler anlatman gerekmez mi? Mesala bilmemiz gereken şeyleri?" demişti.
Taehyung ise "Merak ettiklerini sor ben anlatmaya hazırım..." durmuş ve kahve gözlere baktıktan sonra "...sanırım, hazırım." demişti fısıltı şeklinde. Jungkook bal sarısı gözlere bakarak kafasını sallamış ve ilk sorusunu sormuştu. "Sen bir şeytansın ama sandığım kadar kötü değilsin." demişti. Taehyung gülmüş ve kahvesinden bir yudum almıştı.
"Aslında ben iyi biriydim. Sadece tek bir günahım vardı. Öldüğüm zaman, cezalarımızla yargılanırız demiştim. Acı ve pişmanlık duygumuz hariç bütün duygular alınıyor demiştim. Pişman olmam için bir sürü acı çektim. Günahım için özür dilemem gerekiyordu. Ama ben, özür dinlemedim. Günahımdan pişman değildim. Bu yüzden direndim, direndim. Ve şimdi bu haldeyim." demişti Taehyung.
Jungkook, onu pür dikkat dinlemiş, tek bir kelimesini bile kaçırmamaya özen göstermişti. Acaba o günahı neydi. Bu kadar acı çekmesine rağmen vazgeçmediği günahı neydi? Jungkook aklındaki sorular ile dalıp giderken, Taehyung bu yaşına rağmen Jungkook'un çok düşündüğünü, kafasını yorduğunu düşünmüştü.
"Peki, neydi? Yani, günahın?"
"Sevmek, çok sevmek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satan | Taekook
FanfictionJeongguk, yanına yanlışlıkla bir şeytan çağırmıştır. Şeytan Taehyung ise bu durumdan oldukça memnundur. 『160520』 『120821』