Luhan, poposunu polis arabasının tam arkasına dayamış, kolları bağlanık bir şekilde yüksek ağaçlara bakarken oldukça huzurluydu. Siyahı ve siyahın tonlarını seviyordu; özellikle de onda yarattığı o güzel karamsar duyguya bayılıyordu.
Bombshell... O katil onun için pek bir şey ifade etmiyordu aslında. Yalnızca tuhaf bir katildi ve Luhan tuhaf şeyleri çözmeyi çok severdi. Geçen gün soruşturma dosyalarının arasında bu gizemli ölümleri gerçekleştiren katili konu alan soruşturma dikkatini çekmişti.
Luhan, bilinin aksine ufak tefek, masum ve melek kadar saf değildi. Ancak öyle bilinmesi, onun yararına daha iyi olacaktı.
Dudaklarına geniş bir gülümseme yayılıp, gözlerini tekrardan uzun ağaçlara dikerken derin bir nefes aldı. Sakindi, iyiydi. Ancak birkaç saniye sonra duyduğu seslenme ile sakinliği bölünmüştü.
Kafasını çevirip sesin geldiği tarafa baktı.
''Efendim!'' diye bağırıyordu genç bir polis. Sarışın olan gözlerini kısınca polisin yüzünü görebilmişti, güzel, kahverengi saçları ve uzun kirpikli gözleri vardı çocuğun. Daha yeni polis olduğu anlaşılsın diye siyah formasının yakasına 'JUNIOR' yazılı bir kart yerleştirilmişti.
''Merhaba Chen,'' dedi Luhan gülümseyerek, ancak çocuğun gülümseyecek vakti yoktu, ''Bir sorun mu var?''
Chen soluk soluğaydı. Nefesini düzenlemeye çalışırken,
''Yine aynı katil, efendim,'' diye mırıldandı nefesini düzenlemeye çalışarak, ''Bunu gelip görmeniz gerek!''
Luhan duyduğuyla kaşlarını çattı. Stajyer polise,
''Gidelim,'' dedi yumuşak bir ses tonuyla. Beraber sarı bantların çevrildiği olay yerine giderlerken, bir sürü olay yeri inceleme polisinin orada çalıştığını görebiliyordu. Tam içeri girecekken, yandaki kadın polislerden biri şeffaf eldivenlerden uzattı Luhan'a.
''Buyrun, efendim.''
''Teşekkür ederim,'' dedi Luhan kadına, ardından eldivenleri eline taktı. Bandı kaldırıp içeri girdi ve toprağın üstündeki cesedi inceleyen polislere baktı. Birkaç adım sonra, yanlarına ulaşmıştı.
Adımların sesini duyan bir polis nazikçe kafasını çevirip ona baktı ve saygı göstermek amacıyla ayağa kalkıp eğildi.
''Hoşgeldiniz efendim.''
''Sorun nedir?'' diye sordu Luhan, dudaklarındaki nazik gülümsemeyle.
''Kurbanın göğsünün arasına bir bakın, lütfen.''
Luhan yüzünü buruşturdu, daha önce hiç ceset incelememişti, bu onun işi değildi zaten.
''Bir saniye,'' diye mırıldandı ve ardından, toprağın üstüne yatırdıkları ölüye yaklaşıp eğildi. Cesedin cildi bembeyaz ve soğuktu, bir zamanlar çok güzel bir kız olduğu ise yüzünden belliydi. Bu güzelliğine rağmen bir seri katile kurban olmuştu ve çürümeye başlamıştı bile.
Cesedin göğsünün tam arasına yerleştirdi parmağını, cilt renginden farklı olarak siyahtı burası.
''Biraz ışık şey edebilir misiniz?'' diye mırıldandı yanındaki polislere.
''Tabii efendim.'' Genç polislerden biri lamba tuttuğunda, gördüğü şeyle gözleri kocaman olmuştu.
''Nedir bu?'' diye sordu soğukkanlı olmaya çalışarak. Kafasını kaldırıp polislere baktı.
''Bıçak benzeri bir cisimle kazınmış,'' diye mırıldandı polislerden biri. Kızın göğsündeki kısımdaki kan kurumuş, siyah rengini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bombshell
Fanfictionİnsanların sandığı gibi bir ölüm makinesi değilim ben. Psikopat bir kişiliğim de yok. Bana dikkatle bakarsanız, çok önemli bir şey fark edeceksiniz. Ben sizim, siz de bensiniz.