Elimdeki kağıtlarla ne yapacağımı şaşırmıştım resmen. Gergindim ama aslında rahattım da. Ne oluyordu Tanrı aşkına bana böyle?
Jungkook gelecekti. Hatta sözleştiğimiz saati çoktan geçmiştik ve her an gelebilirdi ama ben o gelene kadar yapma kararı aldığım söz ezberimi yapamıyordum. Konsantre olamıyordum yani. Aklım sürekli ona kayıyordu.
Ortada bir iddia vardı. Jimin ve Yoongi'den istediğimi elbette alacaktım. Ama tahmin etmediğim şey Jungkook'un daha önce bu kadar seksi görünmediğiydi. Onu gerçekten istiyordum. Bu yüzden bir taşla iki kuş vuracağıma emindim.
Ama zordu. Jungkook gibi aşka sadık bir adamın benimle yapması gerçekten zordu. Her anını her fırsatı değerlendirmem gerekiyordu. Elbet bir gün hassas olacaktı ve teklifimi kabul edecekti. En azından ben öyle düşünüyordum.Elimdeki kağıtları bir kere daha karıştırdığımda nasıl düzenleyeceğim meçhuldü. Niye bu kadar dağılmışlardı ki zaten?
Aralanan kapıyla birlikte elimdeki sayfalar masaya düştüğünde içimdeki sesi susturamıyordum. Gerçekten onu etkilemeye çalışırken kendim nasıl etkilenmeyi başarmıştım acaba? Oysaki sadece birkaç kere takip etmiş ve küçük poposunu göz hapsine almıştım. Tanrım...
"Hoş geldin."
Oturduğum masadan kalkıp ilerdeki deri koltuğu işaret ettiğimde gözleri kısa bir an yüzümde dolandı ve koltuğa geçti.
Bariz benimle ilgilenmiyordu!
İnsan bi gülümser bi şey yapardı ama yok!
Derin bir nefes verip onun yanına koltuğa yaklaştım. Bugünü daha iyi hayal etmiştim kabul ediyorum ama aklım da zihnim de pazaryeri gibiydi. O yüzden rahat geçirmeye karar verdim ve bütün sinsi planlarımı sonraya erteledim.
Bugün sadece bana şarkı söylesin istiyordum.
"O kadar yorgunum ki." Omuzlarımın üzerinde bir baskı vardı sanki. Tahmini yirmi saattir uyumuyordum ve bunu dün de yaptığım için bugün dayanmak zor oluyordu.
Koltuğun ucunda oturduğu için epey geniş bir alan bırakmıştı bana. Bundan yararlanarak koltuğa uzandım ve başımı bacaklarına koydum.
"Evet, seni ve Still with You'yu dinliyorum."
Yüzümde tuhaf bir gülümseme vardı. Garip bir adamdı. Beni reddetmesinden belliydi zaten.
"Burada mı yatacaksın?"
"Şirkette bir yatağım yok Jungkook, yurda mı gitmek istiyordun?"
Sinsice sorduğum soruya karşılık yüzünü ekşiterek başını iki yana salladı.
"Tamam sus bende şarkımı söyleyip gideyim."
Sinirlenmeyecektim. Ama beni sinirlendirmek istiyor gibiydi. Pislik küçük popo.
Arkamı dönerek onunla göz temasımızı kestim ve şarkıyı söylemesini bekledim. Aslında ondan özel konser alıyor sayılırdım. Bu yüzden kendimi özel hissederek yetinmeliydim.
Şarkıya başladı. Başımı dizlerine bastırarak yüzümü ekşittim. Sesi neden bu kadar güzeldi ki? Kendi sesimden tiksiniyordum.
"Ay yalnız görünüyordu, geceleri gökyüzünde ağlıyor gibiydi."
Asıl şimdi ben ağlayacaktım!
Sesi odanın içini doldurmaya devam etti ve ben neredeyse uyuyakalacakken şarkı bitti. Hadi ama! Uyumak üzereydim!
Başımı geriye çevirip ona baktığımda zaten üzerimde olan gözleri sayesinde göz göze gelmiştik.
"Nasıl bu kadar iyi olabilirsin? Bende vokalimi geliştirmek istiyorum."
Yattığım yerde doğrularak dizlerimin üzerinde yaklaştım ona.
"Çalışıyorum" demişti sadece. Bende çalışıyordum. Bu işi yapmayı seviyordum ve bu yüzden gece gündüz elimden geleni yapıyordum ama onun sesi çok güzeldi.
Omuzlarımı düşürdüm. Yüzüm de eş zamanlı olarak düşmüştü. Tam bir fiyaskoydum. Yatağa atmaya çalıştığım adamla bunları konuşmamam gerekirdi. Onun aklını çelmem gerekiyordu.
"Bu şarkıyı bir kere daha dinlemek istiyorum senden, seviştikten sonra. Olur mu?"
Gözlerini devirdi. Normalden biraz daha uzun olan saçlarını karıştırarak gözlerini üzerimden çekti ve odada gezdirmeye başladı. Muhtemelen benden hiçbir şey olmayacağını fark etmişti.
Ne yapsam olmuyordu zaten.
Sesli bir şekilde ofladım. Yüzünde bir gülümseme oluştu ve yüzüme bakmadan konuştu.
"Seni her reddettiğimde böyle mi oluyorsun?"
Ters ters baktım yüzüne. Birde ona aşık olacağım falan demiştim ya, imkansızdı bu. O her ne kadar aşka sadıksa bende o kadar uzaktım.
"Yoksa sana aşık olmayacağımı mı fark ettin de üzüldün?"
Üzülmek mi? Tamam belki biraz.
Uzandım ve elimi yüzüne yerleştirerek bana dönmesini sağladım. Gerilemeye çalıştı ama bunu yapmasına izin vermedim. Yüzüne doğru sokulduğumda karşı çıkar gibi adımı söylemişti.
"Seni öpecek değilim sakin ol."
Yüzlerimiz arasında santimler vardı ve ben bunu dediğim için saniyesinde pişman olmuştum. Dudakları çok güzeldi. Her şeyi çok güzeldi. Bu nasıl mümkün olabiliyordu ki?
Uzanıp öpmek istesem de yanağımı yanağına sürterek kulağına yaklaştım. "Bana aşık olacak mısın bilmem ama benimle yatacaksın Jungkook, bundan eminim. O yüzden üzülmüyorum."
Geri çekildiğimde kaşları çatıktı ve inkar edercesine başını iki yana sallamıştı.
"Seni bütün tabularımı yıkacak kadar seksi bulmuyorum Lusel. Kendi kendini kandırmayı bırak ve bu işi sonlandır."
Omuz silktim geri çekilirken.
"Bunları duymazdan geliyorum ve ceza olarak Still with You tekrarı istiyorum."
Dakikalar öncesi gibi bacaklarına uzanıp onu beklemeye başladığımda zihnimde dolanıp duran sesini unutamıyordum.
Tabularımı yıkacak kadar seksi bulmuyorum? Pardon?
Seni burada inletmeyi bilirdim küçük popo! Dua et çalışma masam ve ciddiyetim birkaç metre ötemizde duruyor ve bizi seyrediyorken bunu yapmak istemiyordum!•
Texting dışında ilk bölümümüz olduğu için sizden +50 oy ve +45 yorum istiyoruuuzz
Bölüm sonlarında yapmak için yeni bir fikirle geldik. Bu paragrafın yorumlarına kitapta ki Jungkook karakterine sormak istediğiniz soruları yazın, diğer bölümün sonunda aralarından 3 tane soruyu seçerek karakter adına cevaplayacağız :))
Öpüldünüss ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bet With Love • JJK
FanfictionHAYRAN KURGU #1 "Jungkook." Söylediği isime karşılık kaşlarım havalanırken kahkaham barda ki müziğe karışmıştı. "Jungkook mu? Onu mu etkileyemem? Komiksiniz şu an." Jimin başını iki yana salladı. "Jungkook senin burada gördüklerin gibi değil." dedi...