Aynanın karşısında ki bedenime bakarken yüzümde oluşan keyifli tebessüme engel olamamıştım. Birazdan yanıma gelecekti. Herşeyden öte onunla vakit geçirmeyi öyle çok seviyordum ki. Bu kadar kısa sürede üzerimde böyle bir etkiyi nasıl oluşturdu bilmiyorum ama hissediyordum, beni değiştiriyordu.
Verdiğim kararları, görüşlerimi, hayata bakış açımı değiştiriyordu. Barlardan çıkmayan ben şu an sadece onunla vakit geçirebilmek için her şeyi yapabilecek gibiydim.
Jungkook'tan hoşlanıyorsun.
İçimde yankılanan bu cümleyi inkar edebilir miydim? Kendime yalan söyleme gibi bir derdim yoktu ve bu doğruydu, ondan fazlasıyla hoşlanıyordum. Peki içimde oluşturduğu hisler hoşlantı ile sınırlı mıydı? Bunu bilmiyordum işte.
Jimin ile böyle bir oyunun içine girdiğim için pişmanlık hissetmeye yavaş yavaş başlamıştım. Ve o da şerefsizliğini konuşturarak ne beni, ne Jungkook'u rahat bırakacaktı. Yapacaklarından korkmuyordum. Yaptıklarından sonra Jungkook'un vereceği tepkiden korkuyordum.
Oyunu öğrendikten sonra onun için bir hiç olacaktım ve bu istediğim son şey bile olamazdı. Kendimi avuttuğum tek nokta Yoongi'ydi. O da olmasa Jimin gibi belayla tek başıma asla idare edemezdim. Özellikle konu Jungkook iken.
Üzerimde derin yırtmaçlı lacivert bir gecelik ile kendime bakmaya devam ettim. Onun içindi herşey. Bu hazırlık. Üzerimde ki gecelik, dudağımda ki ruj, tenimde ki parfüm. Hepsi onun içindi.
Şimdi onunla seks yapmak bir yana, yanıma gelse yeterli gibiydi. Beni mutlu ediyor. Bana ve ruhuma iyi geliyordu.
Kapının açılma sesiyle bedenimi döndürerek yüzümde ki umutsuz ifadeyi sildim. Onu gören gözlerim parlamaya başlamış, dudaklarımı huzurlu bir tebessüm ele almıştı.
"Yine mi?" diyerek üzerimi işaret ettiğinde güldüm ve ellerimi bedenimde gezdirerek, "Sen seksi olduğumu itiraf edene kadar bunu sürdürmeyi düşünüyorum." dedim.
Yavaş yavaş adımları bana doğru gelirken gözleri alenen vücudumu süzüyordu. Bu sefer öyle dikkatli bakıyordu ki böyle yapması beni şaşırtmıştı. Aramızda kalan bir metrelik mesafeden hala bedenimde gezen gözleri sonunda yüzüme çıkmıştı.
Yüzümde ki şaşkın ifadeyi görmüş olacak ki hafifçe güldü ve bir adım daha atarak aramızda ki mesafeyi kapattı. Ve ben içimden keşke o mesafede kalsa demiştim çünkü bedenimi ele geçiren sıcaklık ve kalbimin atış hızını fark edebilirdi.
Bu heyecan da neyin nesiydi?
Ağzımı zorlukla aralayarak, "Beni öpecek misin?" diye sorduğumda uğruna beni delirtecek o gülüşünü sundu ve başını salladı.
"Seni en güzel yerinden öpeceğim."
Gözlerimi kırpmadan onu izlerken yüzünde ki tebessüm ile bana yaklaştı. Dudaklarıma eğileceğini anlayarak gözlerimi kapattım. Fakat bu sırada alnımda hissettiğim dudakları ile yutkunmuştum.
Seni en güzel yerinden öpeceğim. Beni alnımdan öpmüştü.
Hissetiğim derin pişmanlık bedenimi kaplarken ruhumun sıkıştığını farkındaydım. Ben bu güzel adamı hak etmiyordum. Onun güzelliği karşısında o kadar kirliydim ki kendimi bir yerden atmak istemiştim.
Ellerimin titremesi ve boğazımda oluşan yumruya engel olamadım. Şu an kendimde hareket edebilecek gücü bile bulamıyordum. Ruhumu ele geçirmişti güzel ruhlu adam.
Göz kapaklarım titrerken onların üzerinde hissettiğim dudakları ile aynı anda yüzümden aşağıya akan damlalar aynı saniyede oldu. Engel olamadığım güçlü duygular beni hapsetmiş gibiydi. Çaresizlik duygusunu derinden tadıyordum.
Belime sıkıya saran ellerine karşı ve güçsüzce kollarına tutunuyordum. Ani bir hareketiyle yüzümüzün yakınlığını bozmadan beni kucağına aldı. Bacaklarımı beline sardığımda beni daha sıkı tutmuştu.
Ne olursa olsun beni böyle tutsan, hiç bırakmasan?
Gözlerimi araladığımda beni izleyen gözleri karşısında sadece durdum. O ise parlayan gözleri ile sadece bana bakıyordu. Güzel ve temiz duygularla bakıyordu, benim arkasından çevirdiğim şeyleri bilmeden.
Dudaklarımızı birleştirdiğinde yeniden kapanan gözlerim karşısında belimi daha sıkıca sardı. Yetmiyor gibiydi. Ne kadar yakın olsak yetmiyordu. Alt dudağımı kavradığında ellerim yumuşak saç telleri arasına karışmıştı.
Saçları, dudakları, gözleri çok güzeldi. O çok fazla güzeldi. Bir öncekinin aksine yavaşça öpüyordu beni. Hem yetmiyor, hemde anı hissetmek ister gibiydi.
Benim yaptığım tek şey de ona karşılık vermekti. Sayısız insanla birleşen bu dudaklarım onunkinin aksine acemi hissettirmişti. Çok güzel öpüyordu beni.
Ayrılan dudaklarınımızın arasında nefeslerimiz birbirine karışmıştı. Öpüşmeden dudaklarımız hala birbirine değiyordu.
"Hayatımda gördüğüm," Küçük bir öpücük bıraktı dudağıma. "En seksi kadın," Yine bir öpücük. "Sensin." Tekrar öpmesinden önce yüzümü kaplayan gülümsemeye karşı yeniden öptü beni.
"Seni gülüşünden öptüm." Kalbimin acısını es geçerek gülümsedim. Ben hayatımda onun kadar güzel insana asla rastlamamıştım.
Kollarımı boynuna doladım ve yüzümü hafifçe geriye çektim. Gözleri beklenti içinde beni izlerken bir şey söyleyeceğimi anlamıştı.
"Jungkook seni gerçekten-"
Kapının açılma sesi ile cümlem yarım kalmış ikimizin bakışları da oraya dönmüştü.
"Lusel bu verdiğin crop bana çok dar oluyor."
Yura! Onu tamamen unutmuştum. Elinde ki eşyaya bakarak odaya damlayan arkadaşım başını kaldırdığında bizi görmüş gözleri saniyelik büyüyerek arkasını dönmüştü.
Jungkook kaşlarını kaldırarak beni kucağından indirdiğinde yüzümü ekşittim. Jungkook'a elimle bir dakika işareti yaparak kendi kendine özür dileyen arkadaşımın yanına gittim.
Bana döndüğünde yüzünde ki şaşkın ifade hala gitmiyordu. "Lusel hem gel bu gece yanımda kal diyorsun hem de neler yapıyorsun!"
Dudağımı ısırdım. "Özür dilerim Yura gerçekten senin geleceğin tamamen aklımdan çıktı."
Gözlerini kıstı. Bunun hesabını sonra soracağım der gibi bakmıştı. "Ben ne yapacağım şimdi? So Ra ve Isuel uyudu bile. Odamda tadilatta, nereye gideceğim gecenin köründe?"
Jungkook duymasın diye sesini alçak tutan Yura'ya, "Bir dakika bekle," diyerek Jungkook'un yanına gittim. Saniyeler içinde ondan onay aldığımda tekrar Yura'nın yanına varmıştım.
"Bu gece yine birlikte kalacağız ama bari bir saatlik Jungkook'un odasına gitsen?" Kaşlarını anında çatarken başını iki yana salladı. "Saçmaladın iyice Lusel? Ne yapacağım adamın odasında? Ya birisi görürse?"
"Zaten gece vakti, herkes uyuyordur. Lütfen Yura burada söz konusu arkadaşının mutluluğu." Onu ikna etmek için kullandığım bakışlarımdan birini attığımda birkaç kere daha reddetmiş ama en sonunda dayanamayarak kabul etmişti.
Yura'yı Jungkook'un odasına gönderdiğimde tekrar odada ki bedene döndüm.
"Bu gece seninle uyuyamayacağım için bana üzerinde ki tişörtü vermek zorundasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bet With Love • JJK
FanfictionHAYRAN KURGU #1 "Jungkook." Söylediği isime karşılık kaşlarım havalanırken kahkaham barda ki müziğe karışmıştı. "Jungkook mu? Onu mu etkileyemem? Komiksiniz şu an." Jimin başını iki yana salladı. "Jungkook senin burada gördüklerin gibi değil." dedi...