"Yura bana kıyafet ver." Üzerimde ki bornozla soyunma odasında ki banyodan çıkmış, eşyalarını yerleştiren arkadaşıma yaklaşmıştım.Sürekli pratik yaptığımız için erken terliyordum ve her seferinde üzerimi değiştirdiğim için giyecek kıyafetim kalmamıştı. Boş kaldığım bir vakitte eve gidip biraz daha kıyafet yedeklemem gerekiyordu.
Yura eşyalarının arasından giyinmem iki parça uzattığında saçlarımın üzerinde ki havluyu attım ve üzerimde ki bornozu çıkartarak giyindim.
Aynanın karşısına geçerek tarakla saçlarıma şekil verirken bir yandan da acaba az da olsa makyaj yapsam mı diye düşünüyordum. "Sen bir yere mi gideceksin?" Arkamdan konuşan Yura'yı mırıldayarak onayladığımda vazgeçmiştim. Gece gece makyaja falan uğraşamazdım.
"Gecenin köründe nereye pardon? Gün boyu zaten yoruldun şimdi yatıp dinlensene. Ne güzel mis gibi de yatağın var. Biz de koltuklarda sürünmeye devam edelim."
Omuz silktim ve saçlarımı omuzundan geriye attım. "Kendine yatak alabilirsin Yura o kadar paran var bence?"
O da anında omuz silkti. "Her neyse sen nereye gidiyorsun bu yorgunlukla?"
Jungkook aklıma geldiği an yüzümü samimi bir tebessüm ele aldı. "Yorgunluğumu alacak birinin yanına."
Gözleri anında irileşti. "Seks yapmayacaksın değil mi Lusel? Saçmalıyorsun!" Verdiği anı tepkiye karşılık gözlerimi devirdim. Bu yorgunlukla Jungkook bile bunu teklif etse hayır deme ihtimalim çoktu. Şu an aklımda olan tek şey kokusu ile bütünleşip yanı başında huzurlu bir uyku çekmekti.
O hayatıma girdiğinden beri huzurlu hissediyordum, bunun sırrı oydu sanki.
"Hayır tabiki Yura, birisiyle vakit geçirmeye başladım." Yura asla yüzünde ki şaşkın ifadeyi silmiyordu. "Lusel sen iyi misin? Birisiyle vakit geçirmeye başladım da ne demek? Senin bir erkekle vakit geçirme süren bir geceden uzun sürmez."
Beni gerçekten iyi tanıyor olmasına gülümsedim. Doğruydu, bir geceden fazla kimseyle takılmazdım ama Jungkook istisnaydı. Hem ortada bir iddia ve benim Jimin'den almam gereken bir motor vardı. Ama bunu Yura'ya henüz söyleyemezdim. O benim aksime aşk kadınıydı ve bunu öğrenirse mutlaka vazgeçirmeye çalışırdı.
Yanağına kuvvetli bir öpücük bıraktım ve geri çekildim. "Sonra görüşürüz Yura, bu gece yatağımda yatabilirsin."
Ağzını konuşmak için aralasa da ona fırsat vermeden soyunma odasından çıkmıştım. Asansöre bindiğim an cebimde ki telefonu çıkartıp konuşmalarımıza girdim. Tekrar gözümün önüne gelen mesajlarla istemsizce gözlerimi kısmıştım.
Beni kıskanmadığını söylüyordu sürekli. Saçmalıktı, beni kıskanmasa o yaptığı imalar ne demek oluyordu o zaman? Şimdi de üzerine gidecektim. Bu konuda, elimden çekeceğin var Jeon Jungkook.
Asansörden indiğim gibi ezbere bildiğim odasının önüne gelerek kapıyı açtığım gibi sadece gece lambası yanan odaya girdim. Sırtını yatak başlığına dayamış bir şekilde elinde ki kağıda bakıyordu. Büyük ihtimalle beni beklerken ezber yapıyordu.
Hala üzerimde ki sinirimle ona doğru adımlamaya başlarken onun gözleri ne yapacağımı bekleyerek üzerimdeydi. Ne yapacağımı bende kestiremiyorum Jungkook öyle bakma.
Ayağımda ki ayakkabıları çıkardığım gibi pike ile örtülü dizlerini üzerine oturdum. Bacaklarımı iki yana gelecek şekilde konumlamıştım.
"Selam," diyerek yanağına küçük bir öpücük bıraktığımda gülümseyerek karşılık vermişti. Elinde ki kağıdı komidinin üzerine bırakarak bana odaklandığında, "Ee günün nasıl geçti?" diye sormuştu.
Süper soru! Buradan başlayabilirdim.
"Güzel ama bir o kadar da yorucu. Seninle konuştuktan sonra saatler süren dans provası yaptık, bir ara o kadar yoruldum ki yere yığıldım." Anında gözlerinin içini farklı bir ifade almıştı. Daha önce kimse benim için böyle şeyler hissetmezdi, Yura dışında kimse.
Gülümsedim. "Ama merak etme, Soobin gerçekten mükemmel bir ortak. Bana çok yardımcı oldu. Hatta sırtım ağrıyor diye yirmi dakika boyunca bana masaj yaptı resmen!" Gözlerimi yukarı kaldırıp başımı iki yana salladım. "O gerçekten mükemmel birisi!"
Gözlerinde ki ifade anında silinirken dilinin yanağının iç kısmında gezdirdiğini fark ettim. Kaşlarını çatmıştı.
Kahretsin! Böyle yapmamalıydı gerçekten fazla seksi görünüyordu. Onu her ne kadar öpmek istesem de bu gece öpücüğü o başlatacaktı. Azmime güveniyordum. Karşımda ki adam bana her şeyi unutturacak kadar güzel olsa da, kendime güveniyordum işte.
Bir eli belime çıkarken diğer elini bacaklarımın altından geçirip yatağın boş kısmına koydu. Beni kucağından kaldırmıştı! Varlığımdan rahatsız olmadığına göre bunun tek cevabı vardı, söylediklerim onu rahatsız etmişti!
Gülümsemek için kendimi sıktım ve ona döndüm. "Bir sorun mu var?"
Özellikle gözlerime bakmamaya özen gösterdi ve başını iki yana salladı. "O kadar yoruldun, dinlenmen gerekiyor artık."
Dudağımın içini ısırdım. Cidden, itiraf edip kurtulabilirdi. Hayır neden zorluyordu ki bu kadar?
"Sen söylediğim şeylerden rahatsız olmadın değil mi? Yani sonuçta ikimizin de iyiliğini istiyorsun?" Gülmeden konuşabildiğim için kendimi tebrik etmem gerekecekti.
"Tabiki olmadım Lusel."
Hala devam ediyordu... Bende ederdim o halde.
"Bugün bir de kayıt yaparken boğazım ağrımaya başladı ve bom! Bir baktım Soobin bana bitki çayı getirmiş yani resmen tüm kızların hayalinde ki erkek adayı! Ayrıca oldukça yakışıklı, yakından gördüğüm için emin oldum yani." Konuşurken alttan alttan bakışlarını kontrol ediyordum ve kaşlarını olabildiğince çatmış beni dinliyordu.
"Hem boyunu görsen yanında cüce kalıyorum yani. Bir de bugün pratik yaparken terden üzerinde ki tişört bedenine yapışmıştı. Jungkook bir görsen fena vücudu va-"
Artık söylediklerime dayanamamış olacak ki düşündüğüm şeyi yaparak beni öpmeye başlamıştı. Bu sefer onunla ilk öpüşmemizin aksine sertti.
Bir eli belime kayıp beni kucağına çekerken diğer eli boynumda yüzümü iyice kendine bastırıyordu. Alt dudağımda hissettiğim dişleriyle ağzımdan kaçan inlemeye engel olamamıştım.
Dudaklarımın üzerindeyken öpmeyi bırakıp, "Demek yakışıklıydı ha?" dedi ve tekrar sert bir şekilde dudaklarımı esir aldı.
Bu durum beni keyiflendirdiğinde kollarımı boynuna dolayarak kucağında ona daha çok yaklaştım. Şu an birbirimize yapışık bir şekildeydik, ellerim yumuşak saç telleri arasında gezerken kaç kere dudağımı ısırmıştı saymayı bırakmıştım.
Nefessiz kaldığımız için mecburen ayrılan dudaklarınımızın üzerine hızla inip kalkan göğüs kafeslerimiz birbirine çarpıyor bana unutamayacağım bir anı vaad ediyordu.
Boynumda biriken nemli saçlarımı geriye atarak şişmiş dudaklarını tenime bastırdı. "Bir daha bu konuda böyle şeyler söylemezsin diye umuyorum."
Gülümsedim ve bende aynısını yaparak boynuna dudaklarımı bastırdım. Bir oyuncakmışım gibi bedenimi hareket ettirerek yatağa yatırmış başımın boyun girintisine geleceği şekile getirmişti.
Kokusunu uyuyana kadar derince içime çektim ve boynuna sayısız kere dudaklarımı bastırdım. Çünkü bu yaşadığım huzurun her zaman sürmeyeceğinin bilincindeydim.
•
Bu bölüme de +65 oy ve +100 yorum bekliyoruz. Ayrıca bu bölüme ilk yorum yapana diğer bölümü ithaf edelim ✨
Öpüldünüss ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bet With Love • JJK
FanfictionHAYRAN KURGU #1 "Jungkook." Söylediği isime karşılık kaşlarım havalanırken kahkaham barda ki müziğe karışmıştı. "Jungkook mu? Onu mu etkileyemem? Komiksiniz şu an." Jimin başını iki yana salladı. "Jungkook senin burada gördüklerin gibi değil." dedi...