10. BÖLÜM - FİNAL

394 35 12
                                    

1 yıl sonra...

Azer hala içindeki acıyla yaşamaktadır. Kardeşini toprağa vereli 1 yıl olmuştur ama hala acısı soğumamıştır. Bugün Karaca'yı istemeye gideceklerdi. Ve hemen hazırlanmaya başladı.

Karaca ayan beyan yavaş yavaş yürümeye başlamıştı. Ama Azer geleceği için son bir haftadır antrenmanlarını sıkılaştırmıştır. Bugün onu isteyeceklerdi. Odasına çıkıp bordo dekolteli, omuzları tüllü, dizlerinin tam üstünde biten bir elbise giymiştir. Saçlarını dalgalı yapıp hafif bir kalem ve ruj sürmüştür. Amcaları, istedikten 1 hafta sonra nişan düğünü yapacaklarını ve 2 ay sonra ise normal düğün yapacaklarını söylemişlerdi. Karaca ise bunu olumlu olarak kabul etmişti.

Azer siyah bir takım elbise giydi. Birden heyecanlanmıştı. Elini hemen kalbine götürüp gözlerini kapadı ve kardeşinin o sözünü hatırladı;

'Ne zaman beni istesen kalbine dokun ben duyarım seni...'

"Ne zaman seni istesem kalbimde duyacaksın beni." dedi. Derin bir iç çekip gözlerini açtı ve saatini takıp aynada son bir kez kendine baktı.

"Off nasıl yakışıklıyım ya. Valla Karaca kıskanmasa kendime aşık olacağım." dedi. Odaya paldır küldür Yılmaz girdi.

"Abi hazır mısın?" dedi heyecanlı heyecanlı.

"N'oluyor oğlum? Ben isticem. Sen istemicen." dedi kızgın kızgın.

"Abi kusura bakma yaa. Ben hani siz evleneceksiniz ya."

"Eee?"

"Hani düğün müğün."

"Eee?"

"Hani çocuk falan-" dedikten sonra Azer hemen yatağının üzerindeki yastıkları fırlatmaya başladı. Sinirlenmişti ve bu Yılmaz'ın hoşuna gidiyordu.

"Ulan puşt! Ne diyon lan sen?! Çok meraklıysan seni Yarmagül'ün kızı Şadiye'ye verelim! Hepten kurtuluruz valla! Kadının boyu 1.80 kilosu 110!" diye bağırıyordu. Yılmaz ise merdivenlerinin başında durmuş dirseğini trabzana yaslanmış bir şekilde sırıtarak duruyordu. Azer kapının oraya gelip Yılmaz'a bakıyordu.

"Ne sırıtıyorsun lan!?"

"Hadi hadi Azerrrrrrr."

"Azer olduk he? Ben şimdi sana gösteririm Azer'i" diyerek Yılmaz'ın odasına girdi. Çekmecelerini karıştırıp bir mektup buldu. Üstünde 'Yılmaz'a' yazıyordu. Hemen dışarıya çıkıp Yılmaz'a zarfı gösterdi.

"Bu ne lan? Sevgili mi yaptın oğlum kendine?" dedi gülerek.

"Abi onu sakın okuma!" dedi Yılmaz uyarır gibi.

"Niye lan utanıyon mu?" diyerek zarfı açtı. Ama zarfı okuduğunda içindeki fırtınalar tekrar koptu.

“Hasretinle yandı gönlüm,

Yandı yandı söndü
gönlüm...”
Evet abim sanmaki yukarıdaki dizeler gibi gönlümün söndüğünü, söner mi hiç sana hasretim, hiç sönmedi daha alevleniyor, çok özledim... Sensizlik çok zor abim görüşmeyeli iki yıl oldu ama biliyor musun her gece seninle konuşuyorum, eski günleri yad ediyorum seninle. Çok özledim abim, çoçukluğumu çok özledim, herkesin etrafımda olduğu, babamlı senli çocukluğumu özledim.

"K-kim yazdı bunu?" dedi ağlayarak.

"Çayra, 'Azer abime ben öldükten sonra ver.' dedi. Ben veremedim. Kıyamadım. Yapamadım." dedikten sonra aşağıdan ses geldi.

SEVGİM BÜYÜDÜ BİRİCİK NEFRETİMDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin