Her zamanki gibi masanın ortasında oturuyordum. Geldiğim sırada herkes yoktu fakat Sehun ve Sungjae uzun bir süredir buradaydı, Kyungsoo benden biraz sonra gelmişti. İçeriye girer girmez gözleri yanımda, evimize çat kapı giren davetsiz misafiri aramıştı. Bu onların edindiği yersiz alışkanlık beni rahatsız etmeye başlamıştı. Chanyeol'ün yanımda gelecek düşüncesi onları geriyordu ama nedense yanımda olmadığı zamanlar daha çok gerildiklerini hissediyordum. Sanırım belirsizlik onları diken üstünde tutuyordu. Eğer bir şekilde alışmaları gerekiyorsa gözlerinin önünde olması onların göremediği bir yerden izlenmekten çok daha iyiydi. Bir şekilde herkesi ikilemde bırakan tavırları sayesinde onları anlamaya çalışıyordum. Anlayışlı olmayı becerebildiğim zamanlarda anlayabileceğimden emindim de ama şu an birilerinin bana anlayış göstermesi gereken bir zamandaydım o yüzden omuz silkip bir baş hareketiyle sorularını yanıtsız bırakmıştım. Onlar da usulca masanın ortasında bana yer açarken yorum yapmamayı tercih etmişlerdi. Karşınızda huysuz bir Baekhyun varsa bu seçim akıl sağlığınızı korumanız için oldukça iyi bir tercihti.
"Baekhyun hallettiğini söylüyor ama benim pek inanasım gelmedi nedense." Sehun, Kyungsoo yanımıza otururken söylenmişti. Kyungsoo gelmeden önce milyon defa her şeyin yolunda olduğunu söyleyerek onu ikna etmeye çalışmıştım ama bana mısın dememişti. Hiçbir şeyin yolunda gittiği de yoktu gerçi o yüzden ona kızamazdım. Arkadaşları hem de en yakınım dedikleri dostları bir meleze şantaj yapıp hepsini tehlikeye atıyordu, kendi ırkları hakkında dehşet verici şeyler öğrenmiş olmasına rağmen anlatamıyordu. Aynı zamanda ne kadar düşünecek olursa olsun sonunda saçma bir işe kalkışacaktı. O çok sevdiği kanatlarını kaybetmeyi bile göze alacaktı. Melek aşkına yolunda olan tek bir şey yoktu.
Artık hangi hayvana benzediğini bildiğim arkadaşım Kyungsoo ise onu duymazlıktan geldi. Chanyeol evde kavga ettiğimiz sırada baykuş suratlı arkadaşın dediğinde anlamıştım, aslında o hayvanın sıçan olmadığını. Fakat nedense ona sıçan demeye devam etmek geliyordu içimden. O kendi kendine fark edesiye kadar baykuş denen gece hayvanına sıçan diyecektim.
"Halettim diyorsa halletmiştir." Bana baktığında doğru mu yapıyorum diye soran bakışlar atmıştı. Onu onayladım.
Onaylamamam gerekirdi.
Halletmiştim. Halledecektim. Chanyeol'ün güçlerini kontrol etme savaşına katılacak mıydım bilmiyordum.
İçin için biliyordum aslında.
Düşüncesi çok korkunç geliyordu. Bu süreçte başıma neler geleceğine dair bir garantim yoktu. Bunun peşinde koştururken tek yanlış hareketimizde yukarısı tarafından cezalandırılabilecek olmamız ve bütün bunların sonucunda kanatlarımı kaybetme olasılığı içimi daraltıyordu. Bugün öğrendiğim tüm bilgileri ve karar vermesem de anahtarları arama konusunda olumlu bir karara doğru oldukça meyil eden düşüncelerimi bütün şeffaflığı ile Kyungsoo'ya anlatma ve anlatmama ikilemi içerisinde kendimi yiyip bitiriyordum.
Anlatmalıydım.
Her şeyi bilmeye hakkı olduğunu düşünüyordum. En azından kendimi gözü kapalı, sonunun ne olacağını bile bilmediğim bir şeyin içine sürüklerken bu durumumdan haberi olurdu. Birisinin nerede ne yaptığımı biliyor olması içimi bir şekilde rahatlatırdı fakat öte yandan her şeyi ona anlatarak onu sürüklememem gereken bir tehlikenin içine sürükleyebilirdim. En başta bir şekilde ne yaptığımız anlaşılırsa veya en azından bir dolaplar çevirdiğimizin farkına varan olursa onların ilk muhatabı Kyungsoo olurdu. Bu bizi istemediğimiz sonuçlara katlanmak zorunda bırakabilirdi. En yakın arkadaşıma bunu yapamazdım.
Bu sebepten bu git gelli ruh halimle başa çıkamıyordum. Bir yandan her şeyi anlatıp rahatlamak ve omuzlarımdaki yükü biraz da olsa hafifletmek istiyordum. Vereceğim karar her ne olursa olsun Kyungsoo'nun beni destekleyeceğinden adım kadar emindim. Bir yandan da olabileceklerin belirsizliği beni ürkütüyor ve bu işte yalnız ilerlemem gerektiğini uzun uzun anlatıyordu bana fakat bu durumda bir sorun vardı. Ben öğüt sevmezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece kanatlarıma taşır alevini // Chanbaek
Fanfiction"Olur da bir gün yok olursam, yıldız olup senin için kayacağım. Bulut olup huzur olarak yağacağım saçlarına. Olur da bir gün yok olursam bir parçamı göm kalbine, güzel bir çiçek olarak açacağım orada"