Evin içinde tam olarak nereden geldiğinden emin olamadığım tıkırtılar eşliğinde üzerime bir düşman gibi çökmüş olan uyku hafif hafif dağılırken yatağın içinde doğruldum. Üstüm başım pislik içindeydi ve beni bu şekilde eve almayacağını bildiğim Kyungsoo muhtemelen gördüğü ilk anda küçük çaplı bir kriz geçirmişti. O anki yüz ifadesini hayal edip keyiflendim. Bunu bizzat görememiş olmak biraz üzücüydü ama yine de ona bunu yaşatmış olmak hoşuma gitmişti. Kalkıp evin içine yayılan sesleri takip ettiğimde birkaç mırıltı ilişmişti kulağıma.
"Nefes aldığına emin misin?"
"Eve her gelişimde kontrol ettim, bu da beş eder. Nefes alıyor Sehun, çekil önümden."
Salonun kapısından başımı uzattığımda Kyungsoo koltuklardan birisine kendini bırakmıştı ve fazlasıyla yorgun görünüyordu. Bugün yoğun bir gün olmalıydı. Benim iş yükümün de onlara bindirildiği düşünülürse bir ay boyunca yüzlerini görebilsem şükreder hale gelecekmişim gibi bir his vardı. Sırf bunun için bile cezamın geri çekilmesini talep edebilirdim fakat babamın yanına gitme düşüncesi öyle can sıkıcıydı ki evde boş boş otururdum daha iyiydi. Sehun Kyungsoo'nun karşısında dikilmiş bir ileri bir geri gidip geliyor, dudaklarının arasına götürdüğü parmağını dişliyordu. Endişesi etrafında kıvrılıyor tüm evi karış karış dolaşıyordu.
"Bu kadar merak ediyorsan git kendin bak."
Ellerini iki yana bırakıp derin nefes aldı. "Az önce baktım."
"Ve?" Kyungsoo iki eliyle birlikte kaşlarını da kaldırıp sabır dileyerek Sehun'un inatçı yüzüne baktı. "Hareket etmiyor gibiydi."
"Tanrım senin bana bahşettiğin sabrı tam olarak bu adam boşa harcıyor şu an."
Sehun başını iki yana sallayarak ona arkasını döndü. "Tekrar bakacağım." Kapıya yöneldiğinde beni fark etmesiyle verdiği rahatlatıcı nefesi uzun bir süre hatırlayacaktım muhtemelen. Neden bu kadar endişelendiği hakkında pek fikrim olmasa da, her zaman kendimi güvende hissettiğim ve uzun zamandır da bu hissi bana vermediği için kırgın olduğum adamın beni kollarına almasına izin verdim.
"Çok merak ettik Baekhyun!"
Kyungsoo arkadan "Evet, merak ettik." Diye mırıldandığında dalga geçtiğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Gün içinde onu ne kadar daralttığını tahmin edebiliyordum. Sehun bazen bu tür şeyleri abartabiliyordu. Çok şüpheci bir yanı vardı ve dışarıdan ne kadar soğukkanlı gözükse de içinden 'Ya bir şey olduysa' diye geçirip kendi kendini yemekte üstüne yoktu. Ona aldırmadan başımı Sehun'un omzuna yasladığımda elleri sırtımı birkaç kez sıvazlamış ardından geri çekilip dikkatle yüzüme bakmıştı. "İyisin değil mi?"
Gözlerimi devirip kollarının arasından tamamen çıktım, rahat bir şekilde koltuğa yayılmış Kyungsoo'nun yanına oturdum ve uzunca esnedim. Kollarımı yukarıya doğru kaldırıp tüm bedenimi gerdim. "Abartıyor sanki biraz?" yan tarafımda esnememi izleyen adama baktığımda o da benim gibi esnemiş ardından başını sallayarak beni onaylamıştı. "Biraz mı? Beni çileden çıkarttı."
Gülümseyip koltukta biraz daha aşağı kayıp bacaklarımı altımda topladım ve başımı Kyungsoo'nun omzuna koyup gözlerimi kapattım. Sanki biraz daha böyle burada oyalansam beni tam olarak terk etmemiş olan uykunun üzerime tekrar çullanacağını hissediyordum ve ben onu memnuniyetle karşılayabilirdim.
"Hiç böyle uzun uyuduğun bir zaman hatırlamıyorum ben."
Gözlerimi kırpıştırıp hala ayakta olan Sehun'a baktım ve kısık gözlerle onu süzdüm. "Daha öncesinde hiç işsiz kalmamıştım belki ondandır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece kanatlarıma taşır alevini // Chanbaek
Hayran Kurgu"Olur da bir gün yok olursam, yıldız olup senin için kayacağım. Bulut olup huzur olarak yağacağım saçlarına. Olur da bir gün yok olursam bir parçamı göm kalbine, güzel bir çiçek olarak açacağım orada"