6 #Randevu

121K 1.6K 862
                                    

     6. Bölüm: RANDEVU

     Adar Bey öylece bakıp kaldı. Biraz zaman geçtikten sonra, "Ben sana mı evlenme teklifi yaptım yani?" diye sordu. Sanki kendine inanamıyormuş gibi bir hâli vardı. "Şimdi düşününce amma da aptalmışım."


      Sebep isteyen oydu ben de vermiştim. Hem de dünyanın en mantıklı nedenini vermiştim karşımda kibirli duran bu adama. Cırcırsa ne olmuş yani? İnsan bence böyle şeylerden değil de, daha başka şeylerden utanmalı. Ama ne yazık ki zekası düşük insanlarla benim aramda büyük bir IQ farklılığı var ve ben açık ara önden gidiyorum bence.

     Egomu hep kendim şişirir, kendim indiririm. Teşekkürler.


   "Ama nedenmiş? Ben gayet evlenme teklifi edilecek bir kızım."


   "Öyleyse teklifimi kabul mü ettin?"


  "Evet. Şey yani hayır."  Beni tuzağa çekiyor bu kesin. İzin vermem. Veremem. "Benim ağzımdan evet mi almaya çalışıyorsunuz Adar Bey?"



    Tek kaşını kaldırdı. "Bilmem. Öyle mi yapıyorum sizce Azelya Hanım?"



     Bana böyle baktığı zaman tuzak kuruluyormuş gibi hissediyordum. Bu yüzden hemen bu konuşmayı burda kesmeliydik bence. "Şey... Kovuldum mu?" diye sordum birazcık korkarak.

   

  "Benimle akşam yemeği yersen hayır, kovulmuş olmazsın."



    "Bu tehdit ve şantaja girer."


    "Bence iş kurtarmaya girer."

   


       Ne cevap vermeliyim? Ne?
Hızlı düşün Azelya. Onun yüzüne bakınca kararlı olduğu görünüyordu. Beni illaki çıkarmak istediği belli oluyordu yani. Dudağımı büzüp düşündüm.



   "Niye benimle dışarda yemek yemek istiyorsunuz?"



     "Aç olduğundan ve olduğumdan."



      Onun gibi tek kaşımı kaldırmaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü tek kaşımı oynatmayı bile asla beceremiyordum. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum. Ne kadar denersem deneyeyim ben yapamıyorum ya of. Patronum yaparken gayet başarılı ve kabul etmek istemesem de havalıydı herif.




   "İnanmadın," dedi tekrar konuştuğunda.



    "Açıkçası şirket çalışanlarının çoğu aç olarak çıktığı için hiç inandırıcı değil. Hepsini yemeğe davet etmeniz gerekirdi."


    Gözlerime dik dik baktı. "Beni yakından tanırsan karar vermek daha kolay olur diye düşünüyorum."



       "Niye anlamıyorsunuz? Kabul edemem. Ben evlenmek istemiyorum ki. Başkasına yapın teklifi. Eminim şirkette bu teklife atlamak isteyen birçok kadın vardır." 



    Mesela şirketin kıdemli sürtüğü olan Binnur'a sorabilirdi değil mi? Kız bu tekliflere atlamak için doğmuş gibi resmen. Sonra aklıma başka bir şey geldi. Acaba Binnur ve Adar Bey hiç... yatmış mıdır? Şüpheli gözlerimle Adar Bey'e baktım. Bu adamda Binnur'da yatacak tip var, Binnur'da da Adar Bey'in üzerine atlayıp yatacak  bir hava vardı. Bence kesin olmuştur bir iş.


      "Ben bu teklifi sana yaptım ama."



     "Ben kabuk etmiyorum ama."



"Kabul etmek için vaktimiz var ama."

    "Çok inatçısınız gerçekten."
 

     "Artık bana evet der misin? Burda dikilmekten sıkıldım da."

    

      Benim bu konuyu acil olarak Adar Beye sormam gerekiyordu.


    Pes ederek sonunda,  "Peki, kabul ediyorum," dedim.

  

     Adar Bey rahatlamış göründü. "Tamam hemen çıkalım," dedi. Saklamak istedi ama Dudağındaki gülümsemeyi kaçırmadım. Yakalamıştım bir kere.


     Düşük yüzümle, "Ben eşyalarımı alıp geliyorum," dedim. Kendimi ona karşı kaybetmiş gibi hissediyorum. Kendi odana giderken yolda düşünmeye devam ettim acaba yanlış mı yapmıştım? Hem evlenme teklifine hayır demiş, yemek teklifine evet demiştim. Bir günün içinde bu macera çok, çok fazlaydı. Off.

     Bazen ani kararlar verirken ben bile kendimden korkuyorum gerçi. Niye böyleyim ben ya niye? Verdiğim karardan niye iki dakika sonra pişman oluyorum ki sanki? Aptallık. Salaklık. Kesinlikle. Odaya girince çantamı ve ceketimi alıp Adar Beyin yanına döndüm hemen.


     Arkası dönüktü. "Geldim," diye söylendim.



     Beraber şirketten çıktık. Arabasına yerleştik. Şoförü yok mu bu adamın? Sonuçta para sıçıyor olması lazım bu adamın.



    Arabayı çalıştırdı. "Nereye gitmek istersin?"


    "Fark etmez," dedim. "Ben her yerde yiyebilirm."


        "Senin istediğin bir yer olsun," dedi.


     "Neden?"



    "Anlamadın mı?" diye sorunca, şapşal şapşal baktım çünkü burda bir şeyler dönüyordu ve ben cidden anlamıyordum. "Anlamdın değil mi?"



       "Ne anlamam gerekiyor."

     "Biz şu an randevuya çıkıyoruz Azelya."

      "Randevu mu?"

                 🌰

Yorum vote yapmayı unutmayın aşkımlar 😎😍

    

      

ASİSTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin