¤¤¤
Boşluk.
Eğer hissettiğim şeye bir kelime bulunmak istenseydi kesinlikle bu olurdu. Tülün arkasından geçtiğimden beri üstüme gelen manevi soğukluktu böyle hissetmemin sebebi sanırım. Burası, düştüğüm yer, o kadar tuhaftı neredeyse korkutucu sayılabilirdi.
Hayal ile gerçek arasındaki tam kestiremediğim yerdeyim. Öldüm mü yoksa burası tülün arkasındaki gizli bir yer mi emin değilim. Umutsuzluk her yanımı sarmış vaziyette. Kötü hissettiğimi itiraf etmem gerek.
Sol yanımda duran tül artık bir geçit değil malesef. Çalıştım, dışarı çıkmaya çalıştım ama olmuyor. Bir ara Harry'nin çığlıklarını ve başka insanların sesini de duydum. Onlara seslendim fakat beni duyamadılar sanırım.
Şimdi sessizlik insanın sinirlerini bozabilecek vaziyete gelmiş durumda. Tülün arkası pek oda gibi olduğu söylenemez. Duvar olması gereken yerler sonu görünmez bir sis tabakası ile kaplı. Oraya gitmeye çalıştım ama sisin içine girdiğimde insan çığlıkları duyulmaya başlıyor. Çığlıklar çileden çıkabilecek vaziyete kadar devam ediyor. İster istemez geri dönmek zorunda kalıyorum.
Asam bir çöpten farksız durumda. Hiçbir ise yaramıyor. Tülün birkaç metre ilerisinde duran çöp yığını sayılabilecek bir şey var. Sanırım insanların buraya düşürdükleri veya attıkları şeyler.
Aralarında fazlaca gereksiz şeylerle beraber bir günlük de buldum. Kalem ile. Sanırım bakanlığa yeni geldiği sıralarda yazılan bir kızın günlüğü. Fazla ergence olduğunu söylemeliyim. Mathew adında bir adamdan yakınıyor sürekli.
Yapabilecek hiçbir şey yok burada. Bu saçma günlüğün bile hepsini okudum. Saçma diyorum ama bu kelimeleri yazarken de kendimi o kız gibi hissetmem normal olmalı sanırım. İnanın bana yazmazsam delirebilirim.
Bütün vücudumda bir karıncalanma ve mide bulantısı var. Burası bana kötü şeyler hissettiriyor. Umarım Remus, Dumbledore veya başka birileri beni buradan kurtarmak için harekete geçer. Daha fazla dayanabileceğimi pek sanmıyorum çünkü.
¤¤¤
¤¤¤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forgotten | Sirius Black
FanfictionSirius Black tülün arkasına düştüğünde hâlâ yaşayabildiğine fazlasıyla sevinmişti. Ama orada geçirdiği günler artarken bu sevinç, kırgınlığa ve hüzne dönüştü. En sonunda da bir umutsuzluk kapladı içini. Ta ki tülün diğer tarafından gelen keman notal...