¤¤¤
Maeve derin derin soluyarak bir o yana bir bu yana gidip geliyordu. Elini tülden içeriye soktuğunda biri tutmuştu elini.
Tamam, şimdi düzgün düşünmeliydi. Elini tutan kişi Sirius Black olmayabilirdi. Ama Maeve ona dokunanın bir insan eli olduğuna adı kadar emindi. Belki Black değildi ama orada birileri vardı ve büyük ihtimal sıkışmıştı.
Maeve zamanın az olduğunu biliyordu. Clend oraya düşen kişinin pek yaşamayacağını soylemişti bu yüzden elini çabuk tutmalıydı. Esrar dairesinden çıkmak için asansörü kullandı.
Gözü deli gibi Bay Sender'i arıyordu. Sonunda adamı birini azarlarken bulunca "Bay Sender." diye bağırdı.
Çatık kaşlı adam ona döndü. "Sarrow senin Esrar Dairesinde dosya düzenliyor olman gerekiyor. Merlin aşkına neden buradasın?"
Maeve nefeslenebilmek için biraz bekledi." Çok önemli Bay Sender. Ben kemerin içine elimi soktum."
"Ne kemeri?"
Maeve daha açıklayıcı olması gerektiğini düşünüp "Sirius Black'in arkasına geçtiği kemer. Tülü olan. "
"Yani?" Bay Sender'in yüzünde bıkmış bir ifade vardı. "Bir daha elini sok istersen Sarrow ve biz de seni Black'i kaybettiğimiz gibi kaybedelim."
Maeve adamın dediklerini takmayıp "Elimi tülün arkasına soktum ama bana bir şey olmadı. Biri elimi tuttu Bay Sender. Sanırım Sirius Black'ti. Hâlâ yaşıyor olabilir."
"Saçmalık."dedi Bay Sender arkasını dönerken.
"Bir dakika durun." dedi Maeve adamın önüne geçerken. "Bana inanmalısınız Bay Sender. Birinin hayatı söz konusu."
Bay Sender bir kaşını havaya kaldırdı. "En son asansöre cin cüce saldığında da böyle demiştin. Cin cüceleri sen salmadığını söylemiştin ama gel gör ki sen salmıştın."
"Bay Sender o zaman bir şakaydı. Şimdi biri ölebilir-"
"İşine dön Maeve."
Adam hızlıca yanından geçip giderken Maeve ofladı. Bay Sender bile ona inanmamışsa kimse ona inanmazdı ki. Belki Sirius Black'in ailesi ya da arkadaşlarını bulabilirdi ama o zamana kadar her şey için çok geç olurdu. Hem elini tutanın Sirius Black olduğundan bile emin değildi.
Clend'in ona doğru geldiğini görünce adamın koluna girip "Gidiyoruz."dedi.
Clend şaşırmış bir ifadeyle "Nereye?" diye sordu.
"Eski ahitlerin olduğu bir kitap alanın var olduğunu söylemiştin."
"Evet ama oraya erişimimiz yok-"
"Bu kural beni zerre ilgilendirmiyor."
Saatler sonra gizlice girdikleri eski ahitlerin toplandığı odada çok şey keşfetmişlerdi. Kemerdeki tülün bir süreliğine içerdekilerinde çıkarabilecek bir büyü gerekiyordu. Kolay bir büyü sayılmazdı ama halledilebilirdi.
"İnanamıyorum."dedi Maeve. "Günlerce burada kalması sadece şu ufak büyüye mi bağlıymış."
Clend ise onca saat araştırma yaptıktan sonra kıza hâlâ inanmıyor gibiydi. "Bir elin sana dokunduğuna emin misin Maeve? Belki sadece ufak bir hayaldi."
Maeve muzip bir şekilde gülümsedi. "Birazdan Sirius Black'i - ya da oradaki her kimse- kurtardığımızda sana hiçbir şeyin hayalden ibaret olmadığını göstereceğim."
¤¤¤
1.0 final :)
¤¤¤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forgotten | Sirius Black
FanficSirius Black tülün arkasına düştüğünde hâlâ yaşayabildiğine fazlasıyla sevinmişti. Ama orada geçirdiği günler artarken bu sevinç, kırgınlığa ve hüzne dönüştü. En sonunda da bir umutsuzluk kapladı içini. Ta ki tülün diğer tarafından gelen keman notal...