¤¤¤
Maeve derin bir nefes daha alarak büyüyü tamamladı. Ne olacağı ile ilgili hicbir fikri yoktu ama denemekten zarar gelmezdi. Yani şey... Umarım gelmezdi.
Clend hemen yanında durmuş ona endiseyle bakıyordu. Maeve üzerine çöken korkuyu yenip perdenin tam önüne gitti. Büyüsünün hâlâ işe yarayıp yaramadığıyla ilgili hiçbir fikri yoktu ama yine de elini tülden içeriye soktu.
Eskisi gibi güçlü bir kavrayış değil, zayıf ve oldukça hâlsiz parmaklar kavradı elini. Maeve son gücüyle pence gibi yapıştığı eli dışarı çekmeye çalıştı.
Bu sefer umduğu gibi oldu. Kolundan tutup süreklidiği kişi perdenin arkasından çıkıp bir anda yere devrildi.
Maeve'in kalbi ağzından atarken yere düşen adama baktı. Yüzu çökmüş ve zayıf görünüyordu. Sakalları hafifçe uzamıştı. Yaşlanmış yüzünün arkasındaki yakışıklı yüz hâlâ belli oluyordu. Sanki... Sanki ölmek üzereydi.
Maeve hemen adamın yanına çöktü. Tahmin ettiği gibi Sirius Black'ti bu. En son on beş yaşındayken görmenin verdiği şaşkınlıkla ne kadar değişmiş olduğunu fark edebiliyordu. Adamın elini tuttu. Ne kadar da soğuk olduğunu fark edebiliyordu. Sirius'un gri gözleri yorugunluk ile onu izliyordu.
Maeve, onun nabzıni kontrol ettiğini ne kadar yavaş attığını fark edebiliyordu. "Clend."dedi aceleyle. "Şifacı falan çağır. Ölmek üzere."
Clend ilk önce şaşkınlıktan ne yapacağını bilemese de sonunda koşarak uzaklaştı. Sirius, Maeve'in eline yapışarak "Çok geç."diye fısıldadı. "Tülün arkasında kaldığım süre çok fazlaydı Maeve. Ölmek üzereyim."
Maeve de neredeyse ağlamak üzereydi. Sirius Black'i tanımıyordu ama ellerinin arasından kayıp gider gibi ölüyor oluşu boğazında bir yumru oluşmasına sebep oluyordu. "Hayır, hayır."dedi sessizce. "Ölmeyeceksin. Şimdi şifacılar gelecek."
"Teşekkür ederim."dedi Sirius kurumuş dudaklarının arasından fısıldayarak. "Son anlarımı senin sayende daha iyi geçirdiğim için."
"Son anların mı?" dedi kız kaşlarını çatarak. "Son anların falan değil seni aptal. Tülün arkasından çıktın artık özgürsün. Sadece biraz daha dayanman gerek."
Ama Sirius Black onu dinlemedi. Gözleri yavaşça kapanırken Maeve'in elini tutan elleri gevşeyip yana düştü. Son nefesini verirken yüzünde huzurlu bir gülümseme vardı.
Sirius Black sonsuzluğa karışırken Maeve göz yaşlarını sildi. Artık onun için yapabilecek bir şey olmadığını biliyordu. En azından bir mezarı olacaktı.
¤¤¤
¤¤¤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forgotten | Sirius Black
FanfictionSirius Black tülün arkasına düştüğünde hâlâ yaşayabildiğine fazlasıyla sevinmişti. Ama orada geçirdiği günler artarken bu sevinç, kırgınlığa ve hüzne dönüştü. En sonunda da bir umutsuzluk kapladı içini. Ta ki tülün diğer tarafından gelen keman notal...