an ordinary LA evening.

402 47 17
                                    


15/05/2009

  Okulun bahçesindeki salıncaklara hızlı adımlarımı yönelttim. Salıncağın direğine sırtını yaslamış Linda Cooper ve onun minik çetesi, binecek olanlara haraç kesiyorlardı. Linda, bu bölgeyi bir Beverly Hills kızı olarak parasıyla işaretlemişti. Beline uzanan siyah saçları esen hafif mehtaba kapılıyordu. İri zeytin yeşili gözleri, ona doğru yaklaşan beni buldu. Uzaktan bir peri kızını anımsatabilirdi ancak, bu beni kandırmaya yetecek bir neden değildi. Ona daha çok yaklaştığımda, yüzüne çoktan şeytan gülümsemesini yerleştirmişti.

"Eğer binmek istiyorsan sıranın sonuna geçmelisin, ezik. Lakin, teneffüsün sonuna kadar yetişebileceğini sanmıyorum."

"Senin gibi bir şeytana para ödeyecek değilim ve buraya gelme sebebim, aptal salıncak değil."

"Ne dedin sen?"

"Ne dediğimi iyi duydun, on-iki yaşındaki birisine göre yavaş duyuyorsun, şeytan."

  Aramızda artık bir nefeslik bir mesafe vardı. Birbirimize girmemizi engelleyen tek şey, okul müdürünün gazabıydı.

"Neden Bayan Nedler'a böyle bir yalan söyledin?"

"Çünkü ezikler bunu hak eder. Sen bir eziksin Lisa."

  Sinirlendiği zaman hemen gözleri dolan, bedeni elektrik çarpmış gibi titreyen tiplerdendim ve bu hâl, beni daha güçsüz bir duruma düşürüyordu.

"Bir sorun mu var, Linda?"

  Linda'nın arkasından beliren uzun silueti tanıyordum. Bu siluet, okulun en popüler çocuğu John Hemsworth'a aitti. Linda'yla takılan birisi en az onun kadar şeytan olmalıydı.

  Etrafımıza toplanan kuru kalabalık, dolan gözlerim ve titreyen ellerime hiç de yardımcı olmuyordu. On-iki yaşımdaki bedenime dolan adrenalin, benim için çok fazlaydı. Ben ise, tüm bunlara rağmen boyumdan büyük işlere kalkışmaktan çekinmiyordum. John'un gözleri, Linda'dan ayrılıp beni bulduğunda yüzüne yarım bir sinsi gülümseme yerleştirmişti.

"Ah, Lalisa Brueschweiler."

  Onun ağzından adım döküldüğünde, ilk başta telâfuzuna her ne kadar hayran kalsam da daha sonrasında gözlerimi istemeden kısmış, dik bakışlarımı ona yöneltmiştim.

"Ah, John Hemsworth."

  Lafına onun gibi cevap vermem, yüzündeki gülümsemeyi kulaklarına çıkarmıştı. Gözleriyle beni uzunca inceledi. Ardından; konuşmasına Linda'nın arkasından sıyrılıp, önümde dikilerek devam etti. Tam karşımdaydı ve yüzüme odaklanmak için biraz eğilmek zorunda kalmıştı.

"Aslında, senin bu Yarı-Asyalı çekiciliğin, bütün okulun dilinde."

  Ellerini saçlarıma uzatarak, bir tutamı parmaklarının arasına aldı. Parmaklarının arasında gezdirdiği saçlarım, herkesin küçük bir heyecan çığlığı atıp gülmeye başlamasına neden oldu. Kalabalığın önünde adeta bir drama sahnesi dönüyordu. Linda bu durumdan hiç memnun gözükmüyor olmalıydı ki, yanındaki kızlar onun kollarına girerek kulağına bir şeyler fısıldadılar. Benimse çoktan bu cesaret gösterim son bulmuş, titreyen bedenimle olacakları izliyordum.

"Bakire olduğuna yemin edebilirim ve eğer istersen patronunun anneni yatağa attığı gibi ben de se-"

  Arkamdan gelen sert esinti kim olduğunu göremediğim birisine aitti. Arkamdan John'a o kadar hızlı ve sert bir yumruk gelmişti ki, bedenim bile bu duruma benden habersiz, olduğu yerde sıçrayarak tepki göstermişti. Etrafımızdaki minik çığlıklar, yerini bağrışmalar ve tezahüratlara bırakmıştı. Hızla yumruğun sahibine odaklandığımda, bu kişinin kim olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

aesthete. | LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin