(Fotoyla hala aşk yaşıyorum😍)
O gece annem de bizimle kalmıştı. Sabah kahvaltı esnasında bizim akıl etmediğimiz bir soruyu Seohan sordu.
-Siz nasıl tanıştınız?
-Büyükannemin mezarında seni ona anlatıyordum. Sonra annen de beni durdurdu ve o bahsettiği ayın oğlunun annesi olduğunu söyledi. Başta hadi canım oradan desem de içimden sonradan anlattığı her şey benim yaşadıklarımla uyuşuyordu. O gün senin taht için savaşın vardı. Ve bunu bana annen söylemişti. O yüzden kolyemi çıkarıyordum sürekli.
-Anladıımm...Anne!
-Efendim oğlum!
-Babam ile neden dünyada kalmadınız? Ben neden babamın yanında büyüdüm?
-Şey...aslında baban dünyaya gelmeyi pek istemedi. Ben onunla Ay'a bile gidebilirdim. Ama seni doğurduktan sonra onu öpüp aya geleceğimi söylediğimde beni sevmediğini ve beraber kalmak istemediğini söyledi. Seni yanımda bırakmayı o da istedi. Ama kurallara göre eğer öpmezsem çocuğumuz mecbur olarak gökyüzüne gidecekti. Öyle işte. O yüzden oldu. Eğer elimde olsaydı seni asla o lanet olası adamın yanında bırakmazdım. Ama nereye gidersem gideyim benim elimden gittin.
-Boşversene. Artık bunların önemi yok. Hayatım.
-Evet birtanem.
-Haftaya kamplara başlıyoruz. 1 haftamız var daha. Bu 1 hafta içinde şu düğün işini halletsek mi diyorum?
-Huh?
-Ah evet! Ne güzel olur?
-1 hafta içinde çok yorulmuş olmayalım?
-Hayıııır. Kendi aramızda ufak bir düğün. Ben, sen, annem, Mingi ve Woobin.
-Peki o zaman.
-Para işini dert etmeyin. Dükkanın kasasında para var.
-Ben de de biraz birikmişlik var.
-YÜCE TANRIM! CENNETTE MİYİM BEN?
-Hayır annecim. Beklemenin ödülünü alıyorsun. Dedi ve annesine gülümsedi.
-Kahvaltıdan sonra hemen alışverişe çıkalım. Ancak yetişir.
-Neden acele ediyorsun anne? Bir yüzük ve gelinlik. Başka bir şey yok.
-Doğru ama yine de...heyecan yaptım. Hem bugün bir planın var mı? Yok! O yüzden halledelim hemen.
-Annen haklı Seohan. Heyecan yaptı işte. Halledelim gitsin.
-Peki. Yemeye devam edelim o zaman. Dedi ve hepimiz yemeğe geri döndük.
Bir süre yemeği yedikten sonra kalktık ve hazırlanıp alışverişe çıktık. Minseo Hanım'ın arabasıyla geldiği için Woobin'i rahatsız etmeden, önce onun çiçekçisine gittik ve kasadan para aldık. Seohan'ın fikri ile önce kuyumcuya gittik. Gerçekten bir düğüne yetecek kadar para vardı.
Yüzüklerimizi sade ve şık bir alyans olarak seçmiştik. Ondan hemen sonra bir gelinlikçiye gittik. Dene çıkar, dene çıkar yapa yapa bir hal olmuştum ama sonuç olarak güzel bir gelinlik almıştık. Balık elbise gibi, kabarıklıktan son derece uzak ve göğüs dekolteli bu gelinliği alıp oradan da çıktık. Oldukça yorulmuştuk ama alacağı tek bir damatlık kalmıştı. Başka da bir şey almamıza gerek yoktu.
-Aslında...aldığımız takım elbiseyi de giyinebilirim. Tekrar almamıza gerek yok.
-Omo doğru ya. Almıştık zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MOON'S SON~
Fantezie🌙Gecenin kahramanları bilinmezler. Ve bilinmeyen kahramanlar en güçlü olanlardır...