daha once sıkıntıdan yazdigim minik bolumu yayinlayayim bari cunku yeniisni yazmak icin aklima fikir gelmiyor. oy ve yorum yapmayi unutmayin
"Ee neler yapmayı planlıyorsunuz?"
Herkes mezun olurken ben depresyonun dibine vuruyorum çünkü günler önce hep beraber konuşurken Draco ve Harry arasındaki konuşmayı duymuştum. İkisi büyücü yetimhanesinden bir çocuk evlat edineceklerdi. Draco ve Harry. Büyücülük dünyasının ön yargıları yıkan çifti. Seçim şansı olmayan çocuk ve seçilmiş kişi. Hiçbirimiz beklemediği anda çıkmaya başlamışlardı, en azından ben beklemiyordum. Savaştan sonra Draco ile aramız düzeldiğinde çok yakın olmuştuk. Açıkçası ben flörtleştiğimizden emindim ama o ise bir anda gelip Harry ile çıkmaya başladığını söyledi.
"Biz Harry ile bir eve çıkıp çocuk evlat edineceğiz. Savaş yaralarımızı sarmak için iyi bir adım olacak."
Benim sorunum ne onu da anlayamıyorum! Onlar adına mutlu olmam gerekirken kıskanıyordum.
"Peki ya sen Hermione?"
"Ben ve Pansy annemlerin evine yerleşeceğiz. Açıkçası başka bir planım yok. Bir süre çalışmayı düşünüyorum. "
Onlar muhteşem bir aile olacaklar ve ben tek başıma ölüp gideceğim. Gerçekten çok muhteşem bir plan. Gözlerimin doluşunu engellemeye çalışsam bile bir işe yaramamıştı.
"Ben tuvalete gidiyorum."
Pansy ayağa kalkıp tip tip bana baktığında beni çağırdığını farkettim. Ayağa kalkıp ilerlediğimde Pansy koluma girdi.
"Hermione, biraz daha dayan. Emin ol onu daha az görmeye başladığında, onu unutacaksın."
Buraya yaklasan Draco'yu gördüğümde Pansy'i dürttüm.
"Hermione, biraz konuşabilir miyiz? Yalnız."
Pansy elimi sıkıp destek verdiğini belli edip tuvaletten çıktığında Draco, bana döndü.
"Hermione, yakın arkadaş olduğumuzu sanıyordum."
Siktir! Ondan hoşlandığımı farketti galiba, belki de başka bir olaydır. Anlamazcasına ona baktım.
"Ne oldu?"
"Birilerinden hoşlanıyorsun! Ve bu çok belli! Ron mu yoksa? Harry ve ben değiliz zaten."
Son dediğine kahkaha attığında kendimi gülmeye zorladım. Kesin dışarıdan salak gibi görünüyorumdur. İtiraz edersem beni serbest bırakır herhalde ve ben yalnızlık içinde ölüp giderim.
"Sakın inkar etme, seni gayet iyi tanıyorum. Bizim arkadaş grubumuzdan birinden hoşlanıyorsun."
Beni o kadar iyi tanıyorsa neden benimle çıkmadı? Bana her böyle davrandığında ruh eşim olduğu gerçeğini daha ne kadar göz ardı edebilirdim ki? Gerçekten iğrenç bir insanım, en yakın arkadaşımın sevgilisi hakkında düşündüklerime bak.
"Şey... Pansy... Galiba."
Sikeyim! Doğru düzgün konuşamadım bile resmen kekeledim.
"Galiba mı? Dürüst olayım, sen ve Pansy'nin arasında bir şeyler olduğunu seziyorduk. Harry ve ben."
Canım en yakın arkadaşım. Bir kere de bir bokun dışında kal. Suratımdaki tuhaf sırıtıştan dolayı Draco artık deli olduğumu düşünüyor olmalı.
"Herneyse, aslında söylemek istediğim şey başkaydı."
Elimde olmadan kalp atışım hızlandığında, kafamda bir sürü senaryo dönmeye başlamıştı. Ne biçim bir insanım ben?
"Harry ve ben-"
Draco konuşmaya devam ederken benim beynim Harry ve ben lafından sonrasını duymamak için kendini kapattı.
"Sen ne dersin?"
Bir anda kendime geldiğimde Draco sorarcasına bana bakıyordu.
"Tekrar söyler misin? Duyamadım da."
"Harry ve ben, çocuğumuzun vaftiz annesi olmanı istiyoruz."
Gülüşüm resmen suratımda donup kaldığında midem çalkalanmaya başlamıştı. İçeriye gülümseyerek yürüyen Harry girdiğinde Draco ona döndü.
"Selam bebeğim."
Harry, Draco'yu dudağından öptüğünde midem bu kadar üzüntüyü kaldıramadı. Hızla arka taraftaki lavaboya eğildiğimde midem boşalıyordu. Kusarken aynı anda göz yaşlarım dökülmeye başlamıştı.
Arkamdan birinin saçlarımı tuttuğunu hissettiğimde kendimi daha kötü hissettim çünkü o kişi büyük ihtimal Harry'ydi ve ben onun sevgilisinden hoşlanıyordum. Her akşam Draco ve Harry ayrılsa ve biz çıkarsak nasıl olur diye düşünüyordum. Bunları düşünmek midemi tekrar kaldırıyordu.
En son kusmam durduğunda hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Harry bana sarıldığında kendimi yerin dibine girmek istedim, kusmuk içindeyim ve o bana sarılıyor. İğrenç bir insanım.
13 yıl sonra
Bugün Narcissa Lily'nin doğum günü olduğundan hepimiz toplanmıştık.
"Yanında ki erkek arkadaşını gidip dövmek istiyorum."
Tam bir salaktı, şu dünyada gördüğüm en kıskanç babaydı.
"Draco eğer istersen ben çocukla tanışayım ve sen de kes sesini."
Çocuğa ilerlerken çocuk beni farkedip tedirgin olmuştu.
"Selam tatlım! Ben Lily'nin vaftiz annesi, Hermione."
"Ben Boris. Cissy sürekli sizden bahsediyor. Sizi tanıyor gibiyim."
Kendimle aynı boyda olan çocuğun sözlerinden sonra aklım gene başka yerlere gitmişti. Bu çocuk benimle Draco'nun kızının sevgilisi de olabilirdi. Bu kadar yıl sonra bunları düşünmem gerçekten kötü ama düşünme özelliğimi kapatamazdım ya sonuçta.
Biri boynumu öptüğünde Pansy'nin geldiğini anladım.
"Boris, bu benim karım. Pansy Parkinson."
Hermione ve Pansy tuhaf bir şekilde sarhoşken evlenmişlerdi sonrasında ise hiç düzeltmemişlerdi bile. Hem arkadaş gibilerdi hem de sevgili gibilerdi. Tuhaf bir ilişkileri vardı. Pansy, kızın Draco'ya olan sevgisinin takıntıya dönüştüğünü farkettiğinde en azından resmi bir şekilde evli oldukları içim vicdan azabı çekip onu unutacağını sanmıştı. Hermione vicdan azabı da çekmiyor değildi ama onun ki artık bir hastalıktı.
cok tuhaf bi bolum oldu bu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dramione one-shots
Teen Fictiondramione hakkında her bölüm farklı konulardan oluşan tek bölümlük hikayeler