marriage story

302 29 27
                                    

İşte karşınızda en kısa bölümüm. Neyse yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın. İyi okumlar

Hermione karşındaki adamı dinlerken kibarca gülümsemeye devam ediyordu. Draco karısının yanına gelip yanağına öpücük bıraktığında gülümsedi.

"Selam tatlım. Biraz geç kaldım, pardon."

Hermione, anne ve babasının düzenlediği organizasyonda normalde kocasıyla katılacaktı ama Draco geç kalmıştı. Ofiste "işleri" vardı. İkiside bunun yalan olduğunu biliyordu, Draco ile on iki yıldır evlilerdi ve evlilikleri ilk defa bu kadar kötü bir dönemden geçiyordu. Draco eve sadece uyumaya geliyordu, haftasonları ise oğlunu alıp dışarda geziyorlardı. Birbirlerini görmemek için büyük bir çaba harcıyorlardı. Birbirlerini sevmediklerinden değil, birbirlerine katlanamadıklarından. Eskiden iki taraftan biri her zaman alttan alırdı ama artık ikiside bu bitmek bilmeyen döngüden sıkılmıştı.

Çevrelerindeki herkes için örnek bir çiftlerdi. Sadece çevreleri de değil, televizyon programlarında o imrenilerek anlatılan ilişkilerdendi. Sadece dışarıdan böyleydi. Şöyle bir gerçek vardı, bu ilişki ikisininde ünlerini arttırmalarına yaramıştı. Nereye gitseler orası aşk mekanı diye bahsediliyordu.

Ama Hermione bıkmıştı, sürekli Draco'nun sinirli halleriyle uğraşmaktan, onun asla bitmeyen dertlerinden.

"Eve erken gidelim mi? Biraz konuşuruz."

Diğer bir gerçek ise Draco asla boşanmak istemezdi. Kendini asla Hermione olmadan göremezdi. Yedi yaşlarından beri çıkıyorlardı, beraber büyümüşlerdi. Nasıl onsuz olabilirdi ki? Onunla çocuk, ergen, yetişkin olmuştu. Son zamanlarda aralarını düzeltmek istiyordu ama sürekli kavga çıkarıyordu. Kavga çıkarmak Draco'nun çok iyi olduğu bir konuydu, ağzını asla tutamazdı ve nerede konuşup susacağını asla bilmezdi.

"Remus, Pansy'nin yanında kalıyor."

Minik oğullarına bunu yansıtmamaya çalışıyorlardı ama Hermione'nin oğluydu sonuçta. Zekiydi, anlıyordu.

Eve gidene kadar arabada ikiside bir şey söylemediler. Hermione ilk defa çocuğun konuşmasını bu kadar istiyordu. Ne düşünüyordu acaba? İlişkimizi mi düşünüyor yoksa başka bir kadını mı? Hermione'nin beyni yol boyu bu sorular ile dolup taşmıştı. Aslında Hermione'nin beyni bir süredir hep bu sorular ile doluydu.

Eve girdiklerinde ikiside yatak odalarına yöneldiler. Draco asla başka bir odada yatmamıştı, en kötü kavgalarında bile. Draco halen küçük bir çocuk gibiydi, eğer orada yatarsa artık her şeyin biteceğini düşünüyordu.

Hermione dolaptan kendine şort ve askılı bir bluz çıkardığında giyinmek için odalarının minik banyosuna ilerleyip kapıyı kapattı.

Draco için bu çok yeniydi Hermione ondan utanmazdı, onun yanında giyinirdi. Bu onlar için bir ilkti, Draco'nun biraz kalbi kırılsa bile belli etmedi. Eğer bıraksalar Draco yere çöküp saatlerce ağlardı, onların ilişkilerinde Draco her zaman daha duygusal olandı. En azından evin içinde, kameraların önünde kahraman gibi davranırdı ama Hermione'nin yanına geldiğinde ve ikisi yalnız kaldıklarında hep çocuk gibi olurdu.

Draco da kıyafetlerini giyinip salona ilerledi, Hermione çocuğun peşinden ilerleyip yanına oturdu.

"Draco, konuşmamız lazım."

Draco yatar bi şekilde televizyonu açmaya hazırlanıyordu ama kıza bakınca gerçekten ciddi bir şey olduğunu anladı. Dik bir şekilde oturduğunda Hermione ifadesiz bir şekilde Draco'ya bakıyordu.

"Kendine bir avukat bul, ben boşanmak istiyorum."

Hermione, adama söz hakkı bile vermeden kalkıp gittiğinde Draco ilk şoka girse bile onun peşinden gitti.

"Nasıl yani? Boşanacak mıyız?"

Hermione o kadar ifadesizdi ki Draco birinin kızın kalbinin yerine taş koyduğunu düşündü.

"Hermione, biz boşanamayız. Biz Hermione ve Draco'yuz. Bizim olayımız bu. Biz hep beraber olduk, beraber bilindik. Hermione, şu an sadece kötü bir dönemden geçiyoruz."

"Sabah konuşalım mı bunu?"

Draco ne kadar istemese bile kafasıyla onayladı. Hermione yatağa girdiğinde Draco'da yatağın diğer ucuna yerleşmeye hazırlandı.

"Burada yatmasan daha iyi olur." Draco beklemediği tepkiyle şoka girmişti ve gözleri dolmuştu. Ağzından kelimele çıkamıyordu bile, sadece bir şeyler geveliyordu. En sonunda ağzından tamam kelimesine benzer bir şeyler çıktığında salona ilerledi.

Draco mutsuz olunca uyuyamayan insanlardan değildi, tam tersi morali bozuk olunca kafasını yastığa koyduğu gibi uyurdu.

Draco saniyesinde uyuya kaldığında Hermione salonda unuttuğu telefonunu almaya gidiyordu. Salona gidip Draco'yu gördüğünde ise kararından çoktan pişman olmuştu. Hermione gülümseyerek çocuğun yanına kıvrıldığında, Draco uykusunda kızı kendine çekti. Hermione gözlerini kapattığında dakikalar içinde uyuya kaldı.

Draco sabah uyandığında yanına kıvrılmış kızı gördüğünde gülümsedi. Halen uyuyan kızı rahatsız etmeden kalktığında mutfağa ilerleyip güzel bir kahvaltı hazırlamaya başladı.

Kahvaltıyı hazırladığında Hermione halen uyanmamıştı, kızı uyandırmaya kıyamıyordu ama uyanmasını istiyordu. Draco raftan bir tane bardak alıp tezgaha vurduğunda bardak yüksek sesle kırıldı. Ardından ise Hermione'nin adım seslerini duydu.

"Draco! İyi misin?"

"İyiyim, sadece yanlışlıkla bardak kırıldı."

Hermione derin bir nefes verdiğinde Draco gülümsedi.

"Benim için bu kadar endişelenmen çok tatlı."

"Dün gece hakkında... Ben vazgeçtim ama böyle de ilerleyemiyoruz Draco. Sürekli kavga gürültü ile olacak iş değil."

Hermione zıplayıp tezgaha oturduğunda Draco kıza gülümsedi.

"Bir anlaşma yapalım. Son dönemi unutuyoruz, o dönem hiç yaşanmadı, dün gece de dahil. Hatta şu ana kadar ettiğimiz tüm kavgalar ve alındığımız laflar."

Hermione'nin gülümsemesi iyice büyüdüğünde Draco da gülümsedi.

"Bir nevi en baştan başlıyoruz."

"Aynen. Lütfen biraz da hazırladığım muhteşem kahvaltıdan konuşalım mı? Biraz beni översen neşem artar, belki biraz da egom tavan yapar."

Hermione ve Draco karşılıklı bir şekilde masaya oturduklarında ikiside lisede gibi hissediyorlardı. Aslında büyük bir yenilik yapmamışlardı ama o kadar zaman evli kalınca insanın böyle bir yeniliğe ihtiyacı oluyormuş.

"Seni seviyorum Draco."

"Bende seni seviyorum."

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

dramione one-shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin