✨11✨

140 13 26
                                    

Baybars Tütün

Üstümde hissettiğim ağırlıklarla gözlerimi açtım ve etrafa göz ucuyla baktıktan sonra gözlerimi tekrar kapattım ama gözlerimi kapattığım an uykumun kaçmasıyla tekrar açmak zorunda kaldım. Komedin tarafına dönerken yere birkaç şeyin düştüğünü duymama gözlerimi yere diktim. Birkaç tanıdık kitap gördüğümde üstünde yazanları okumaya başladım. 'Hukuk Başlangıcı', 'Anayasa Hukuku', 'Medeni Hukuk', 'Siyaset Sosyolojisi'... kitaplarımı yerde gördüğümde oflayarak yataktan kalktım ve hepsini toplayıp komedinin üstüne koydum.

Onat'ın yatağına ilerledim ve geçmesi zor bir tükenmez kalem alıp yüzünü çizmeye başladım. Burnunun ucunu boyayıp yanaklarının iki tarafına da üçer tane kedi bıyığı çizdim ve en sonunda da alnına iki tane kedi kulağı çizip geri döndüm. Kavga ederek anlamıyorsa ben de onu rezil ederek anlatırdım. Gezsin şimdi tüm gün Kedi Onat.

Tam tuvalete gidecektim ki belki dışarıda Aktan vardır diye cama ilerledim. Perdeyi hafif çekip sokağa baktığımda gerçekten orada olduğunu gördüm. Dünkü dediklerimden dolayı vicdan azabı çekiyordum. Bu yüzden de onunla iletişime geçmeye çalışıyordum ama o şımarık sevgilisi hep bir şeyler bulup onu götürüyordu. Dün gece de özür amaçlı aramıştım ama Yaz 'sevgilim küvet hazır girmeyecek miyiz?' diye çekiştirmesi sonucunda kapatmak durumunda kalmıştı.

Başımı iki yana sallayıp düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve koşarak tuvalete gittim. Artık otomatiğe bağlamış gibi seri işlerimi yapıp yine akşamdan hazırladığım kıyafetlerime baktım. Giyip giymemek arasında düşünürken başka kıyafetle uğraşmak istemediğim için düzgün bir şekilde giyinip aynada kendime baktım. Çise'nin sevgilisinden arakladığı parfümü ben de Çise'den araklamıştım ve neticede şu anda onu sıkmıştım. Güzel kokuyordu ne yapsaydım yani? Hem Çise'nin de haberi vardı o yüzden çalmak sayılmazdı.

Kendi kendime sırıtırken Onat'ın yavaş yavaş uyanma sesini duyduğumda cüzdanımı alıp hemen odadan çıktım. Eğer o halini ben yurttayken fark ederse beni öldürürdü. Tam merdivenlerden aşağı inerken bizim odanın kapısını açmıştı ve kulağımı yok edecek derecede yüksek bir sesle ismimi bağırmıştı.

"BAYBARS!"

Peşimden gelmeye başladığında koşa koşa merdivenleri inmeye başladım. O da peşimden hızlı şekilde ilerlerken zemin katta hemen çıkışa ilerlemeye başladım. Müdür sesi duyup kapıdan çıktığında ben de yurttan çıktım ve durağa doğru koşmaya başladım. Onat geliyor mu diye arkama baktığımda sert bir şekilde birine çarptığımda acıyla inledim. Onat'ın sesi gittikçe yaklaşırken ağır küfürlerini de hiç çekinmeden söylüyordu. Çok sert çarptığım için koşamıyordum hatta koşmayı bırakın zor nefes alıyordum. Onat bunu fırsat bilip boğazıma sarıldığında korkuyla ona bakmaya başlamıştım ki araya biri girip bizi ayırmıştı. Biraz soluklandıktan sonra kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdım.

"Abi bak bırak biz kendimiz halledelim. Zaten oda arkadaşıyız illa ki elime geçecek bu top."

Bana doğru yaklaşmaya çalıştığında Aktan tek eliyle Onat'ın göğsünden itti ve önüme geçti.

"Düzgün konuş lan kedicik. Eline geçirecekmiş bak bak. Sen uzun zaman ellerini kullanmamak istiyorsun sanırım."

Bana karşı yırtıcı bir hayvan olan Onat, Aktan'a geldiğinde neredeyse miyavlayacaktı. Bu iki farklı Onat beni hayrete düşürürken Aktan'ın beni koruması bu hayretimi arttırıyordu.

"Şimdi kaybol. Git şu yüzündekileri de sil göz zevkimi bozdun. Güzelim kedilere hakaret resmen bu halin."

Çarpmam sonucunda vücudumda olan sarsıntı yavaş yavaş geçerken dediği şeyler gülmemek için dudaklarımı ısırmaya başladım. Onat bana bakıp parmağını sallamaya başladığında bugün yurda dönmemem gerektiğini aklıma kazıdım. Onat yurda girdiğinde etraftaki kalabalık da yavaş yavaş dağılıyordu. Aktan bana doğru döndüğünde tiksintili bakışları karşısında eziliyordum resmen.

"Dün için özür dilerim ve bugün için de teşekkür ederim."

"Hiçbir şey söyleme. Şu çekimleri yapalım ve sonra bir daha görülmeyelim."

Kaşlarımı çatıp anlamsız şekilde ona baktım. O buraya gelmemiş miydi?

"O zaman buraya niye geldin ki?"

"Top olduğunu bilmiyordum. Seni koruduğum göt verenleri sevdiğim anlamına gelmiyor."

Bu adam nasıl her seferinde ona ısınacakken bir bokluk buluyordu anlamıyordum.

"1.si ben eşcinsel değilim. 2.si aşkın ruhla olduğunu savunmak göt verenlik değildir. 3.sü de bu kadar paran olduğu halde bilgi, saygı ve sevgi fakiri olduğun için sana acıyorum."

Hiçbir şey demesine izin vermeden arkama dönüp durağa doğru ilerlemeye başladım. Bir süre izlendiğimi hissetsem de sonradan o hissiyat gitmişti. Durağa vardığımda başımı demire doğru yaslayıp otobüsün gelmesini bekledim. Aktan durağa yakın bir yerde durup hararetli bir telefon konuşması yaparken ara sıra kaçamak şekilde bakıyordum. Telefonu kapattıktan sonra iyice gerilmiş yüz hatlarıyla bana baktıktan sonra gaza köklenip önümden hızlıca geçti. Şu an tek istediğim şey para kazanıp bir ev tuttuktan sonra başka bir şirketle anlaşma yapmaktı. Yoksa bu iş böyle ilerlemezdi.

Merhabaaaaa! Ben geldiiiiim. Nasılsınız? Umarım iyisinizdiiir. Neyse klasik bitirme cümlelerimi kurayım. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Unutursanız da canınız sağ olsun.

MANKEN//BxB(GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin