✨13✨

145 12 19
                                    

Baybars Tütün

Saatlerdir yoldaydık ve ben artık oturmaktan çok sıkılmıştım. Evden çıktıktan bir süre sonra Vera ve Çise sürekli aramaya başlamışlardı. Ben açmak istemiştim ama Aktan telefonumu kapıp kapatıyordu. Arabayı bir benzin istasyonunda durdurup hiçbir şey söylemeden arabadan indi. İstanbul'dan o kadar uzaklaşmıştım ki kaçmaya korkuyordum bu yüzden sessizce beklemeye karar verdim. Kaçmaya kalksam da zaten eninde sonunda Aktan Çirlet beni bulurdu. Oflayıp Aktan'ın arabadan uzaklaşmasını fırsat bilerek telefondan Vera'yı aradım. İlk çalışta hemen aramayı kaldırmıştı.

"Baybars nerdesin sen? Çok merak ettik o manyak nereye götürdü seni? Saat kaç oldu yurda da uğramamışsın. Bugünkü derslere de gitmemişsin Çise söyledi."

"Kuzum sakin ol da anlatayım. Çok vaktim yok beni iyi dinle. Aktan gerizekalısı beni Antalya'ya götürüyormuş. Nedenini kaç kere sordum ama adamın ağzından cımbızla laf alıyorum resmen adamın. Kaç gün orada kalacağım belli değil. Çise'ye de söyle endişelenmesin. Şimdi kapatmam gerekiyor Aktan bu tarafa doğru geliyor."

Aceleyle telefonu kapatıp sinirli bir şekilde bana bakan Aktan'a korku dolu gözlerimi diktim. Ayşe sultan benim güçlü olmam için elinden geleni yapmıştı ama bu adam cidden benden çok daha güçlüydü ve bu gücün altında istemesem de eziliyordum. Sadece bir alanda güçlü olsa yine bir şekilde kurtarırdım ama her alanda çok fazla güce sahipti maalesef.

Adımlarını arabaya doğru çevirdiğinde yutkundum ve bakışlarımı kaçırmaya başladım. Arabaya bindiği anda elimde sıkı sıkı tuttuğum telefonu çekip aldı ve cevapsız çağrılardan Çise'yi aradı. Vera ile konuştuğum için onun çağrıları silinmişti ama Çise'yi silmeye fırsat bulamamıştım maalesef. Birkaç çalıştan sonra Çise çağrıyı kabul edip art arda sorularını dizmeye başlamıştı. Telefonu hoparlöre almamıştı ama araba sessiz olduğu için çok net olmasa da duyuluyordu. Çise sorularını bitirdiğinde bana seslenmeye başladı. Aktan bittiğini anladığında konuşmaya başladı.

"Eğer ki nerede olduğumuz bilmemesi gereken biri tarafından öğrenilirse o zaman Baybars için cidden endişelenmeniz gereken mevzular olur. Şimdi git bunu o sarışına da söyle."

Çise daha olayı anlayamamışken Aktan telefonu yüzüne kapatıp telefonu cebine attı. Elimi ona doğru uzatıp telefonumu vermesini istedim ama o beni takmadan kemeriyle ilgilendi sonra da el frenini indirip gaza bastı.

"Telefonumu ver çok sıkılıyorum. Sen de konuşmuyorsun zaten."

Başını iki yana sallarken aynalardan geçen arabaları kontrol etti.

"Hakkını kaybettin küçük fare. Sana izin veriyorken bunu değerlendirmeliydin."

İnadının inat olduğunu kısa sürede de olsa anlamıştım. Bu yüzden oflayarak kollarımı birbirine doladım. Bir süre camdan dışarıyı seyrettikten sonra sıkıldığım için radyoyu açıp şarkıyı mırıldanmaya başladım. Bir süre sonra bu mırıldanma sesli söylemeye dönmüştü ve bunu fark edince sanki sesim kötüymüş gibi bilerek sesimi çatlatmaya başladım. Aktan daha fazla dayanamayıp radyoyu kapattı.

"Niye kapatıyorsun ya? Ben şarkı söylüyordum."

"Sen bir daha şarkı söyleme o nasıl sen? Kulaklarımı hissetmiyorum. Başta böyle değildi."

Yandan sırıtıp radyoyu tekrar açtım ama yine kapattı.

"Bazen bazı şeyler göründüğü, duyulduğu gibi olmuyormuş demek ki."

Başını geçiştirmek amacıyla sallarken oflayıp aklıma gelen anıyla gözlerimi etrafta gezdirdim ve dayanamayıp kapattım. Kapatmasaydım yine ağlayacağımı biliyordum.

"Biliyor musun annemin sesi çok güzeldi. Bana sürekli söylediği şarkıları dinleyip onun sesini arardım küçükken."

"Gerizekalısın da ondan. Annene söyleseydin o sana söylerdi."

Gözlerimi daha da sıkı kapattım ve kendimi toplayıp geri açtım.

"Söylemezdi. Daha doğrusu söyleyemezdi çünkü o gitti. Ah neyse benim annemi boşver seninkinden konuşalım biraz da."

Kırmızı ışıkta durdu ve bana dönüp başını salladı.

"Neden?"

"Çünkü zaman geçmiyor. Konuşmalıyız ki zaman geçsin."

"Başka şeyler sor. Ailemi sana anlatmayı düşünmüyorum."

Yeşil ışığı görünce lambayı işaret ettim ve gözlerini benden çekmesini sağladım.

"Pekiiii. O zaman neden beni götürüyorsun Antalya'ya? Yani sevgilin var ya da orada arkadaşların var ama sen beni götürüyorsun."

"O şımarığı asla bir yere götürmem. Bütün işimi berbat ederdi. Bir manken sevgilim var dedim iş ortaklarıma."

"İyi de ben erkeğim farkında mısın? Homofobik bir ülkede yaşıyoruz ve şirkette bin tane güzel kız var."

"Evet ama benim onları almaya vaktim yoktu çünkü toplantıyı erkene çekmişler ve yetişmek için basmak zorundayım. Üstelik çalıştığım şirketin sahipleri Hollandalı ve çocukları zaten gay."

"Yaymalarından korkmuyor musun?"

"Konu yaymaya gelirse zararlı çıkarlar bu yüzden hayır korkmuyorum. Daha fazla soru sorma ve yat uyu. Mankenliğin yanında oyunculuk da yapacaksın çünkü."

Merhabaaaaaa. Yine ve yine ben dkdmlfmfofof. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Unutursanız da canınız sağ olsun.

MANKEN//BxB(GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin