Dawon--"Sen nasıl girdin bu dünyaya anlat bakalım."
Yemeğimizi yemiştik. Şimdi ise içeride içeceklerimiz ile beraber oturuyorduk. Dawon hyung bir kaç soru soracağını söylemişti.
Rowoon ve Chani bir tarafımda Zuho Rowoon'un yanında Hwi ise hemen yan koltukta oturuyordu. Youngbin hyung Hwiyoung'un hemen yanındaki koltukta, Dawon hyung ise onun yanında oturuyordu.
Zuho--"Ben bilmiyorum. Gece uyuyordum sabah ise o dünyada uyandım."
Dawon hyung sorularını ard arda sorarken bende aklıma takılanı sormak istedim.
Taeyang--"Peki neden Hwiyoung'un gücünü emiyordun? Neden ona zarar veriyordun?"
Zuho eli ile burnunu sıvazlamış ardından derince soluklanmıştı.
Zuho--"Ben sadece oradan çıkmaya çalışıyordum. Oda bir anime sonuçta dedim kendi kendime, gerçek olduğunu bilmiyordum."
Taeyang--"Gücünü emdiğinde çıkabileceğini nasıl düşündün peki? Madem bir anime neden diğerlerininkini değilde onunkini emdin."
Zuho--"Çünkü bedensel olarak temas edebildiğim tek kişi oydu. Onunda bir sarayı, askerleri vardı. Ben rütbe olarak ondan daha yüksek olsamda vezirlerim, büyüklerim oradaki herkes bana onunla eş olduğumu söylüyordu."
Taeyang--"Sende eşsin diye ona zarar mı verdin? Bu mudur yani?"
Zuho--"Ben onun gerçek bir insan olduğunu bilmiyordum,kıt mısın? Anlamıyor musun? Ben ister miydim acı çeksin? Neden böyle bir şey isteyeyim ya. Ondan daha uzun süredir oradayım ben, ne kadar acı çektim biliyor musun?"
Ayağa kalkıp bana doğru bağırmaya başladığında sadece göz devirdim. Rowoon kalkmış omuzlarından tutarak geri oturtmuştu.
Youngbin--"Tae oldu bitti. Oda haklı kendince, en azından Hwi ve sen gittiğinizde nasıl gittiğinizi, sizi kurtaracak birilerinin olduğunu biliyordunuz fakat o bilmiyordu. Birden kendini öyle bir yerde buldu."
Hwiyoung elimi tutarak sıktığında gülümseyerek ona döndüm. Mutlu görünüyordu ve bu içimi rahatlatabilirdi. Youngbin hyunga da hak veriyordum fakat gene de sinirliydim.
Dawon--"Aileni aramak ister misin? Uzun zamandır yok olduğun için endişelenmişlerdir."
Zuho--"Benim için arkamdan endişelenecek kimse yok o bakımdan rahatım."
Chani--"Yani şey.. kimsen yok mu?"
Zuho--"Hayır yok. Tek başıma büyüdüm aileme ne oldu bilmiyorum bile. Bir ev arkadaşım var fakat oda kendi kafasına göre yaşayan sadece aynı evde yaşadığım biri."
---------------Yazardan----------------
Zuho sıkıntı ile nefesini verdiğinde yüzünü avuçları içerisine aldı. Üzülmüştü, iç buruktu. Bir köşede ölse kimsenin haberi olmayacaktı. Kimsesi yoktu, gerçek anlamda.
Rowoon elini gencin omzuna atıp burukca gülümsedi. Chani de uzanıp gencin dizini ovarak güzelce gülümsemişti.
Youngbin--"Okuyor musun?"
Zuho--"Hayır efendim çalışıyorum normalde fakat o iştende kovuldum kesin. O kadar gitmedim kovmaları gayet normal, aman sevmiyordum zaten patronumu."
Rowoon--"Ne iş yapıyordun."
Genç yanındaki kişiye dönerek konuşmasına devam etti.
Zuho--"Mimarım ben."
Herkesin gözleri açılmıştı birden. Kesinlikle bu gençten bu mesleği beklemiyorlardı.
Zuho--"Ne oldu? Niye öyle bakıyorsunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Animyoung Güneşi |HwiTae/Taehwi| BXB
FanfictionHalisülasyonlar ile başlayan bir gündüze uyandım. Aydınlanmak için bir gece aradım. Küçük bir gece yeterdi, canım acıyordu. Karanlığa gömülürken, onu gördüm. O benim gecelerim değildi. O gündüzdü, güneşin ta kendisi. Sadece bazen sıkışan göğüs ka...