Nezarethanede bir geceden sonra çıkılmış şimdi her kes evine doğru yol alırken. Akşamdan beri trip atan Esmira ile barışmak için kırk takla atan Yankı ise çaresizce başı önde annesi ile babasının konuşmasını dinlemeye çalışıyordu. Ailede tek çocuk olduğundan annesi babası kendisine fazla düşkündü. Dün gece içinse hiç bir geçerli açıklamalı yoktu. Bu gün okula gitmeyecektiler.
"Oğlum, tüm gece uyuyamadım sen yoksun diye. En sevdiğin yemeklerden yaptım. Ah yavrum sizi neden hep biz böyle yerlerden topluyoruz? Ha annecim? "
Yankı sıkıntılı bir nefes verdi. Yaptığı kavgaların hepsinin bir açıklaması vardı. Bununda vardı da anlatmak hiç kolay değildi. En iyisi eve gidince baştan olanları anlatmaktı. Tüm gece soğuk beton sırtına işlemişti. Şimdi uyumak istoyordu sadece.
"Annem eve gidince her şeyi anlatırım. Şimdi çok yorgunum. Yatmak istiyorum"-dedikten sonra kafasında Esmira ile barışmak için yapabileceği planlarla gözünü kapadı. Çok yorgun düştüğünden olsa gerek kafasını koltuğa yaslar yaslamaz uyuya kaldı.
"Kerata, küçüklüğündeki gibi seni taşımayacağım haa uyu- ah ahh uyumuş bile"
Bakışlarını yanındaki eşine çevirerek güldü. Yankı onların ortak dünyasıydı. Bir birilerine gülerek baktıktan sonra radyodan giden Pinhani-ne güzel güldün şarkısı ile yollarına devam etdiler.
++++++++
Bu çilekeş başım. Kız kardeşi kurtar, hapislere düş, nezarethanede geceler, sonra birde evdekiler den azar işit naptım sana dünyağğğğ ben???
"Sen neden diğer kızlar gibi olmuyorsun ha? Neyini eksik etdik? Kır dizini otur işte şu evde. Bak kızım bu gidişle kalıcan başımıza, yeter artık bu günden sonra en küçük bir şikayet duyarsan senden seni gebertirim. Okul biter bitmez seni en karşı mahallenin dul meyvecisine veririm. " Anaya bak lan tehtidle bak.
"Anne ya naptın ben ha? Adam küçük kızını kaçırsa sonra ona kötü bir şey yapsa sonra onu tirenciye mi desem mafyaya mı desem birine satsa sonra onun o küçük yüreğini böbreğini ya da kalbini çıkarsalar onuda başka birine para ile satsalar sonra o ölse bide yıllarca onu arasak bulamayıp Müge Anlıya çıksak. Cesetini bile bulamayıp bize getirseler iyiymiydi? Ha? Ben onu birinin elinden kurtardım. Hem sen adamdaki pişkinliğe bak birde biz şikayet etmeliyiz ama bizden önce ediyor namussuz sonra geldee dünyada olan namustan konuş. Bak anne böylelerine az bile keşke Yankıya biraz daha gaz verseydim de bayılsaydı. Kız Mira hatırlat bir ara Yankını alnından öpcem. Ha neyse annem nerede kalmıştım ben?"
Annem bana ön koltuktan arkaya çönmüş bön-bön bakıyordu. Lan bu kadın niye öyle bakıyor?
"Ben seni karnımda taşırken mutlaka bir şey yedim de bilmiyorum ne yedim? Senin çenen düşmedimi kızım ha? Bu nasıl yaşam bu nasıl ses? Bu nasıl sözler. Allah korusun bak aklına neler geliyor kim öğretiyor sana böyle şeyleri ha?" Kadın şuan bana küçük bir çocuk gibi kim öğretiyor mu dedi? Affetin ben kaç yaşındayım?
Yani tüm hücrelerimizle 17 yaşındayız.
Dimi? En son yani öyleydi
Evet evet güven bana sordum yürekten dalaktan ben.
Yüzümü buruşturdum ne benim kafa ama gerizekalı bir iç sesim varmış be.
Hem neyse anneme geçeyim ben."Anne sana artık sözüm yok, bitti. Bak babama bir şey söylüyor mu hiç?"
Annem ilk bana sonra babama baktı. Yazık dercesine. Bana??? BİZEE?
"Onun diyecek lafı kalmamıştır da ondan. Sen söyledin onun yerinede."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rengarenk
ChickLitÇocukluğundan beri bir arada bir yerde büyümüş iki gencin hikayesi.