chapter ❊ fifty-seven

247 16 2
                                    

Devi'den

Neredesin seni sersem? Aç şu aptal telefonunu. Calum her zamanki Calum'du, ulaşılmazı oynuyor ve ne telefonlarıma ne mesajlarıma geri dönüyordu. Bir yandan benimle dalga geçip geçmediğini anlamaya çalışırken öteki yandan onu çoktan kaybetmiş olabileceğimi düşünüyordum. Beni böyle ikilemlerde bırakmakta üstüne yoktu. Kafamı bulandırmaktan zevk aldığından emindim.

Calum gerçekten zehirli bir karakterdi. Yine de gitmemiş olması için dua ediyordum. Mesajlarıma uçakta olduğundan geri dönemiyor olmasındansa beni kandırıyor olmasını tercih ederdim. Ama Calum beni şakalamakla uğraşmazdı. O böylesine çocuksu bir hareket ve planla uğraşmazdı. Ona güvendiğimden değildi, sadece yapmazdı işte. Onun tarzı değildi.

Aklıma Calum'un evine gitmek ve orada olup olmadığını kendi gözlerimle kontrol etmek dışında bir alternatif gelmiyordu. En iyisi buydu. Yine de kapıyı annesinin açmasından ve ona Calum ile ilgili birtakım sorular soracak olma fikri beni strese sokuyordu. Ne de olsa Calum'un annesi ile tanışma hikayemin böyle başlayacağını hayal etmemiştim. Annesi ile tanışma hayali kurduğumdan değil tabii... Tanrım ne saçmalıyordum ben böyle?

Ellerim titriyor, kalbim delicesine atıyordu diyemeyeceğim. Calum'un beni tamamen ardında bırakmayacağını adım gibi biliyordum. Dayanamayacak ve mesajlarıma elbet dönecekti. Ya da beni silmek mi istedi? Beni hayatından tamamen çıkarmak mı istedi? Tanrım! Calum ile karşılaştığım ilk an onu boğazlayacak ve kendi ellerimle öldürecektim.

Utana sıkıla Calum'un evinin kapısına doğru yürüdüm. Kapıyı kimsenin açmamasını, annesinin açmasına tercih ederdim. Ama eminim annesi açacaktı. Benim berbat şansım yüzüme hiçbir zaman gülmezdi çünkü.

Kapının zilini korkarak çaldığımda artık işin sonuna geldiğimi düşündüm. Bütün gerçekleşebilecek durumları tekrar tekrar düşünüyordum. Sanırım terlemeye başlamıştım. Calum'u öldüreceğim. Eğer haber vermeden çekip gittiyse suratına bile bakmayacağım. Beni hayatından silemezdi, ona hiçbir şey yapmamıştım!

Kapıyı Calum'un annesi olduğundan emin olduğum, kısa ve kıvırcık saçlı, benden biraz kısa sevimli bir kadın açtı. Şık giyinmişti, işten gelmiş olabileceğini düşündüm. Gülümsediğinde gözleri neredeyse yok olmuştu, yine de bu şirin olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
"Sen Devi olmalısın, şu meşhur Devi..." Meşhur muydum? Calum benden bahsediyor muydu? Tanrım, konudan sapmamalıydım.
"Merhaba, bayan Hood. Ben-"
"Bana Joy de, lütfen." Ellerim gerçekten de titriyordu. Annesi ile konuşuyordum ve annesi bana ismi ile hitap etmemi söyleyecek kadar yakın bulmuştu beni kendine. Heyecandan boğazımda atan kalbim neredeyse boğazımı parçalayıp kaçıp gidecekti.
"Pekala...Joy, Calum'u soracaktım. Şey, o gitti mi?" Vereceği cevabın dilediğim gibi olması için tekrar dua ettim.
"Nereye gitti mi?" Yüce Tanrım, küçük şerefsiz beni kandırmıştı. Tahmin etmiştim. Yapmayacağını düşünmem başlı başına büyük bir hataydı. Calum bunu elbette yapacaktı. Beni üzecek; kafamı karıştıracaktı. Bu artık onun huyu haline gelmişti.

"Kanada'ya...babası ile?" Cevabı elbette biliyordum, yine de emin olmak amacı ile tekrar sordum.
"Neyden bahsettiğini bilmiyorum canım. Calum alt katta arkadaşları ile bilgisayar oyunu oynuyor. Belki bilmiyorsundur, haftasonu olduğunda sabaha kadar oyun oynayıp hazır yemek yerler. Calum bunu hayatta kaçırmaz ve arkadaşlarını ekmez." Ah, elbette biliyorum. O beni üzmeyi de adeti haline getirdiğinden, bu tip yapmaya ant içtiği şeylere ne kadar sadık olduğunu biliyordum.

"Ah, doğru. Tamamen aklımdan çıkmış, babası ile bir sonraki hafta Kanada'ya gitmeyi düşündüğünü söylemişti fakat ben bugün olduğunu sanmışım. Ona geldiğimden ve sorduğum sorudan bahsetmemenizi rica etsem, çok mu şey istemiş olurum?" Calum benimle oynamak istiyordu. Gittiğini düşünüp kahrolacağımı ve ona hislerimle ilgili uzun mesajlar atacağımı, bütün değerli vaktimi onu aramaya ve ona mesaj yazmaya arayacağımı düşünüyordu. İstediğini elde edemeyecekti. Bu yaptığı alçaklıktan sonra onu nasıl affedeceğimi düşünebilirdi?

"Elbette, canım. Haddimi aşmak istemem, bir sorun mu var?" Tanrım, böylesine nazik ve anlayışlı bir kadının oğlu nasıl Calum gibi biri olabilirdi? Calum dangalağın tekiydi. Bugünkü şerefsizliği ile de bunu ispatlamış olmuştu. Ondan nefret ediyordum.

"Tanrım, şey, hayır. Bir sorun yok. Elbette haddinizi aşmadınız. Calum her zamanki Calum...beni kandırmak istedi sanıyorum." Omuzlarımı silktim. Bu halim onun hoşuna gitmiş olmalı ki hafif tebessüm etti.

"Ona centilmen olmayı öğretemedim. Bu benim hatam." Kafasını iki yana salladı, "Ona geldiğini söylemeyeceğim, gönlün rahat olsun." Teşekkür eden bakışlarla kafamı salladım ve anlaştığımızı belirtmek istercesine elimi tokalaşmak amacıyla Joy'a doğru uzattım. Elimi nazikçe sıkıp gülümsedi. Arkamı dönüp oradan hızla uzaklaştım.

Ne düşüneceğimi gerçekten bilmiyordum. Hem hislerimle büyük bir mücadele veriyordum, hem de mantığımla. Kendi başıma kalmam ve biraz kendimi dinlemem gerekiyordu. Calum'dan nefret ediyordum, işin özeti buydu.

*
Calum'un gitmemesine ve oyun oynuyor olmasına şaşırmadım diyenler vardır bence. Şahsen ben Calum'un bir aptal olduğunu ilk bölümden beri biliyorum fşdlellf
Bölüm kısa oldu ve kesinlikle tatmin edici olmadı biliyorum, çok üzgünüm. Telafi edeceğim, sizleri seviyorum.

linger ➳cthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin