-Son,iki, bir, tamamdır çocuklar.
DNA'in pratiğini yapmaktan bildiğim koreografiyi karıştırmaya başlamıştım artık. Sonunda bugünlük pratiğin bitmesine şükrederek evlere dağıldık. Yarın Seul Müzik Ödülleri Töreni vardı. Ve ben fazlası ile yorgundum. Biran önce duşa girip uyumam gerekiyordu. Bu yüzden hızlı hareket ederek duşa girdim. Duştayken bile saçma sapan düşünceler kafamı salmıyordu. Balonun üzerinden aylar geçmişti. Ama ben hala o gecede kalmış gibiydim. O günden sonra Lalisa'yı bir daha görmemiştim. Ama bizimkiler bensiz dışarı çıktığında gittikleri restaurantta Blackpink'i görmüşler daha sonra ise idol gruplarından birisi herkesin önünde Lisa'ya çıkma teklifi etmiş, Lisa tarafından da bir güzel reddedilmiş. Tabi bana bunları Lisa'ya karşı olan hislerimi bilen tek kişi Hoseok Hyung anlatmıştı. Gerçekten hiçbir erkekle yakınlaşmıyor, kariyerini korumaya çalışıyordu. Fakat grup arkadaşlarından Jennie, EXO'dan Kai ile anılmaya başlanmıştı idoller arasında. O gece gitmediğime çok pişman olmuştum. Yemekten kaçmak için Namjoon'a ailemin yanına gitmem gerek diye salakça bir bahane uydurmuştum ve o da bunu yemişti. Yoksa Namjoon asla eksiksiz gitmezdi. Eğer o gece gitseydim Lisa'yı bir kez dahi olsa görebilirdim, hiç görememekten iyiydi sonuçta. Balo gecesinden sonra olanları tek dert limanım olan Hoseok'a anlatmıştım. Ve ikimizin ortak düşüncesine göre Lisa beni gerçekten tanıyamamıştı. O gece Nancy'nin çıkartığı rezillik esnasında orada olsaydı belki taniyabilirdi beni. Üzerinden baya zaman geçse bile ben hala Lisa'yı aklımdan çıkartamamıştım. Elbette daha önce sektörden birazcık fazla sevgilim olmuş olabilirdi ama taş çatlasa onlarla ilişkim en uzun 2 ay olmuştu. Hatta bu yüzden Jimin benimle 'Playboy' adı altında dalga geçip duruyordu. Beni ilk kez böyle duygular içerisinde gören Hoseok Hyung da durumun ciddiyetine varmıştı.Ona karşı olan hislerimin sadece bir hoşlantı olmadığından emindim. Kabullenmek biraz uzun sürse de onu her unuttum işte dediğimde, kafamı yastığa koyduğumda yüzü aklıma geliyordu. Sarı saçları, kıvrımlı beli, güzel sesi, keskin hatları..gerçekten o kızda beni çeken birşeyler vardı ama bir türlü çözemiyordum. Onu diğerlerinden farklı kılan birşey, beni böylesine bir duruma getiren şey. Utangaçlığı mı? Ulaşılmaz olması mı? Güzelliği mi? Ama hayır, Hoseok'un da dediği gibi bu sektörde güzel olan bir çok idol vardı eğer bundan etkilenseydim çoktan çoğu kişiye yüz vermiştim. Kısacası bilmiyordum, onu aklımdan hala neden çıkartamadığımı, onu uzun süredir görmediğim için neden huzursuzlandığımı bilemiyordum. Kafamda deli sorularla duştan çıktığımda saatin çoktan gece yarısına geldiğini gördüğümde son kez bildirimlerimi kontrol edip yatmaya karar verdim. Telefonumu elime aldığımda yabancı bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.
" Merhaba, Taehyung. Ben BlackPink'ten Jisoo. Dün yetkililerden misafir MC olacağını öğrendim. Ve seni bilgilendirmem için bana görev verdiler. Bu hafta sonu Inkigayo binasında görüşmeliyiz, sana saati o gün yazarım. İyi akşamlar."
Ah, evet şirket bana böyle birşeyler söylemişti fakat diğer MC'nin Jisoo olduğunu bilmiyordum. Mesaja daha fazla bekletmeden cevap vermeye karar verdim.
"Tamamdır, Jisoo-shi. İyi geceler."
Jisoo, Lisa ile aynı gruptaydı. Bunun düşüncesi ile gülümsedim. Ama daha sonra kendimi toparlayarak abajüre uzanıp ışığı kapattım. Aşk insanı gerçekten bir aptala çeviriyordu.
-
Son hazırlıkları tamamlamıştık ve sahneye hazırdık. Sahneye çıktığımızda hayranların çığlıkları neredeyse kulaklığın içine giriyor gibiydi. Ve ben böyle anlarda gerçekten çok gururlanıyordum. Mic Drop ve DNA performanslarından sonra kulise geçtik. Oldukça terlemiştim ama kesinlikle stilistin seçimini sevmiştim çünkü kombinde bandana vardı. Bandana takmayı oldukça seviyordum. Yoongi Namjoon'a at taklidi yaparken bizimkiler adeta anırıyordu. Gerçi Yoongi neden at taklidi yapıyordu anlamamıştım ama olsun yine de komik gözüküyordu bu yüzden bende güldüm. Tam bu sırada Hoseok gülmeyi kesti ve dirseğini karnıma geçirip beni dürtüklediğinde ne var dercesine ona döndüm. Kaş göz yaparak gösterdiği yere bakınca BlackPink'in kulislerinden çıkıp buraya doğru ilerlediğini gördüm. Anında saçımı başımı düzeltirken Hoseok kıkırdadı, diğerleri ise bana anlamsız anlamsız bakıyorlardı.
-Ne yapıyorsun Tae?
Jimin saf bir şekilde sorduğunda, Hoseok'un kıkırtısı kahkahaya dönüştü. Bu yüzden de benim kötü bakışlarımdan birini kazandı.
-Hiç, sahneden sonra biraz dağıldım düzeltiyorum kendimi.
Hoseok en yakın arkadaşının sırrını bilen ergenler gibi beni köşeye sıkıştırırken imalı bir şekilde beni yalanladı.
-Kesin öyledir.
BlackPink yanımızdan geçerken bize eğildiğinde gözlerim Lisa'ya takıldı. O ise Jungkook'a bakıyordu. O ikisi hayranlar tarafından deli gibi shipleniyordu ve ben buna uyuz oluyordum. Aynı şekilde Jungkook'ta. Jungkook uzun zamandır Tzuyu ile çıkıyordu ve neredeyse tüm idoller bunu biliyordu. Bu yüzden Lisa'nın ona karşı birşey hissetmesine imkan yoktu. Nasılsa Lisa ve Tzuyu'nun hatrı sayılır bir dostluğu vardı.Ama işte ben yine de kendimi tutamıyordum. Onlar yanımızdan geçip gittiğinde hepimiz törende bize ayrılan yerlere oturduk. BlackPink Bonsang kazanmıştı ve buna çok sevinmiştim ne de olsa Lisa'nın mutluluğu benim de mutluluğumdu. Oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım ve lavaboyu kullanmak için sahne arkasına geçtim. İşimi halledip dışarı geri dönmek üzereyken bileğime bir elin dolanmasıyla donakaldım. Elin sahibi beni şaşırtmamıştı. Bu olayın sadece o gece ile sınırlı kalmayacağını tahmin etmiştim. Bu kızın bana sülük gibi yapışacağını biliyordum.
-N'aber Taehyung?
Ruh hastası.
-Sanane?
Gitmek için hamle yaptığımda bu kez önüme geçmişti. Hem çaylak olup hem de bu kadar özgüvenli bir gerizekalıyı ilk defa görüyordum.
-Çekil git şuradan.
-Hadi ama Taehyung, bak peşinden koşuyor gibi yapıyorum yetmedi mi artık bu naz?
Gibi mi?
-Nancy, ne olursun beni bir sal. Ha ama yok beni illa şirketime şikayet et diyorsan seve seve yaparım.
Bu bile ona geri adım attırmazken tabiri caizse gelip dibime girdi.
-Aşkımız bu kadar hırçın olmamalı,sevgilim.
Hayda, yine psikopata bağlamıştı bu. Ben cevap vermeye yeltenecekken aniden ağlamaya başlayıp bana sarılmıştı bu sefer. Hatta sarılmak ne kelime sülük gibi yapışmıştı çünkü ne kadar ittirmeye çalışsam gitmiyordu.
-Taehyung, sevgilim bu kadar kıskanç olma. Söz bir daha erkek idollere bu kadar yakın olmayacağım.
Ruh halinin birden değişmesine şok olarak sonunda onu üzerimden ittirebildiğimde kulisin girişinden vazo gibi birşeyin kırılma sesini duydum. Gözlerim oraya çevrilirken zamanı geriye alıp hiç yerimden kalkmamış olmayı diledim. Çünkü karşımda bizi görüp panikle sehpayı deviren şok olmuş Lisa'yı görmem tam bir felaketti.
Kitap hakkında düşünceleriniz nedir? Sevdiğiniz ya da sevmediğiniz kısımları belirtin ki bende ona göre bir yol çizeyim. Bu yüzden yorum yapıp oylarsanız sevinirim~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how you like that •taelice•
Fanficşafak vakti üzerimizde ayın belirdiği o parkta yine duygularla doluyorum, bu şarkı sana ulaşıyor. 𝘒𝘪𝘮 𝘛𝘢𝘦𝘩𝘺𝘶𝘯𝘨×𝘓𝘢𝘭𝘪𝘴𝘢 𝘔𝘢𝘯𝘰𝘣𝘢𝘯