eight

2.2K 168 94
                                    

-Hey!

Birinin bana seslenmesi ile arkama doğru dönünce kollarını açmış bana doğru gelen Hwasa'yı görünce gülümsedim. Bende aynı şekilde kollarımı açıp karşılık verdim. Kısa bir sarılmadan sonra kafama yediğim şaplakla inledim. 

-Neredesin sen ya, nerede nerede?

-Bu aralar yoğunuz biliyorsun ama noona.

Tekrardan kafama şaplak yiyince -ki bu sefer cidden acımıştı- ondan uzaklaştım.

-N'apıyorsun ama ya noona!

-Bak hala noona diyor. 

Dediğine göz devirirken ondan daha da uzaklaştım çünkü amacım kaçmaktı. Ve onu daha da sinir edecek şeyi yaparak bağırarak kaçmaya başladım.

-Tamam NOONAA!

Arkamdan homurdanmasını duyup kıkırdarken bu sefer de o sesini duyurmak istermişçesine bağırdı. 

-Akşam geç kalma!

Durdum ve ellerimi dizlerime yaslayarak soluklandım.

-Tamam yüz kere söyledin, kesinlikle geliyorum ve geç kalmıyorum.

Kafasını tamam dercesine oynattı ve elini havada sallayarak gitti. Bu akşam Wheein'in doğum günü vardı. Ve Hwasa bana neredeyse üç yüz kere hatırlatmıştı. Tamam, bizim gruba da söylemişti ama özellikle bana sürekli mesaj atmıştı. 'Sen çok önemlisin sakın gelmemezlik yapma!' diye. Neden bu kadar üzerime gelmişti bilmiyorum ama her neyse boşvermiştim. Zaten kafam baya bir karışıktı, her gören bir şekilde anlıyordu. 'Neyin var, ne oldu sana böyle?' diye sorulunca daha da darlanıyordum. Sanki hastaymış gibi bir muamele görüyordum. Dışarı bile çıkmıyormuşum, olabilirdi herkes her an gülecek, dışarı çıkacak diye bir kaide yoktu ki. Özellikle en çok üzerime Jin geliyordu, hyunglık damarı tutmuştu iyice. Ve bu durumdan Lisa'yı meshul tutuyordu. Çok saçmaydı çünkü tüm suç benimdi. O gün Jisoo bizimle işbirliği yapmayı kabul etmişti. Fakat Lisa'nın bana karşı en ufak bir düşüncesi yoktu. Jisoo ise beni üzmemek için sanki bir şeyleri saklıyormuş gibiydi. Üzülüyordum, istem dışı olsa da üzülüyordum işte. Elimde değildi. Resmen Lisa için değişmiştim ama ondan bunun haberi yoktu. Kendi kendime alaylı bir şekilde güldüm. Çünkü artık zavallı falan olduğumu düşünüyordum. Gece hayatını bırakmıştım, alkolü azaltmıştım, çoğu kişiyi reddetmiştim ve bunların hepsi onun içindi, tabi ne sevgimden ne de bunları yaptığımdan bir haberdi. Tek suçlu bendim çünkü daha gidip aşkımı itiraf edemeyecek kadar aciz ve korkaktım. Telefonumu elime aldım ve uzun zamandır planladığım fakat bir türlü yapmaya fırsat bulamadığım şeyi yaptım. Hayranlarım için bir Spotify listesi hazırladım. Bir çok sevdiğim şarkının yanı sıra, listeye neredeyse favori şarkıcım olan Kehlani'nin 'Advice, Undercover, Distraction, CRZY ve I Wanna Be' şarkılarını ekledim.

Çoğu şarkısında anlatmak istedikleri tıpkı benim Lisa'ya olan duygularımı anlatıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çoğu şarkısında anlatmak istedikleri tıpkı benim Lisa'ya olan duygularımı anlatıyordu. Anlaşılması zor fakat iyi bir kafa yorarsanız uzun zamandır çözülmesi beklenen bir gizeme kavuşmak  gibiydi. Listeyi rastgele çalmaya alırken dışarıdaki yağmuru izliyordum. Kasvetli havaları oldum olası severdim, ruhumun aynası gibiydi. Derin düşüncelerde kaybolurken telefonuma gelen bildirimle irkildim. Instagram'dandı, kimsenin bana ait olduğunu bilmediği Lisa'yı stalkladığım hesaba gelmişti. Bildirimlerini açmıştım, hikaye attığına dair gelen bildirime tıklayıp nefesimi tuttum ve açılan ekranla doğru orantılı bir biçimde gözlerim de fal taşı gibi açıldı. Belki de benim kuruntumdu ama şuan da sadece inanmak istiyordum. Saate baktım, sadece 10 dakika...ben Spotify listemi yayınladıktan sadece 10 dakika sonra Lisa'da Kehlani'nin bir şarkısını hikayesinde paylaşmıştı.

Tesadüf olabilir miydi? Aynı şarkıcıdan şarkılar paylaşmıştık ve aramızda sadece 10 dakika vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tesadüf olabilir miydi? Aynı şarkıcıdan şarkılar paylaşmıştık ve aramızda sadece 10 dakika vardı. Kalbim bu hareketin etkisiyle deli gibi çarparken mantığım benimle bir alakası olmadığını, aptalca üzerime alındığımı zihnimde yankılatıyordu. Kaç dakika olduğunu bilmeden ekranla bakışırken telefonum çalmaya başladı, Namjoon arıyordu.

-Alo?

-Neredesin sen?

-Evdeyim.

-Tanrım, hala çıkmadın mı? Biz geldik bile.

-Ben onu unutmuşum, hemen çıkıyorum Hyung.

-Acele etsen iyi olur.

Cevap vermemi bile beklemeden yüzüme kapattığında her ne kadar göremeyeceğini bilsem de gözlerimi devirdim. Işık hızında üzerimi değiştirdim ve Wheein için aldığım hediyeyi de unutmadan yola koyuldum. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolun ardından tam arabadan iniyordum ki gözüme çarpan bir adet Lalisa Manoban nefesimi kesti. O kadar güzel olmuştu ki, üzerinde yanlızca basit bir kot ve kazak vardı fakat o bu haliyle bile kalbimi tekletmeye yetiyordu. Gözleri gözlerimi bulunca kendime gelmeyi başarabilmiştim. Gözlerimi ondan çekmiyordum ve şaşırtıcı bir biçimde o da çekmiyordu. Bir kaç dakika ikimizde öyle kaldıktan sonra grup arkadaşlarının yanına gelmesiyle başını bana doğru hafifçe eğerek içeri girdi. Wheein'in doğum gününe davetli olduğunu bilmiyordum. Bunu fazla düşünmeden içeri geçip bizimkilerin yanına doğru ilerledim. Gece saatlerine doğru ilerlerken Yoongi Hyung hepimize dönerek haykırdı.

-Lisa buraya bakıyor!

Tanrım, gerçekten ergenler gibi 'kanka baksana bana bakıyor mu' durumunu yaşıyordum. Jungkook ise eksik kalmayarak bir posta da o bağırdı.

-Buraya değil Taehyung'a bakıyor!

Jimin'in gözleri benimle Lisa arasında mekik dokurken konuştu.

-Tae, Tae, Tae, Tae, Tae.

-NE VAR?

-Ne bağırıyorsun ya bana? Ay aman her neyse bence Lisa sana aşık.

Sağ avucumu alnıma vurarak kafamı iki yana salladım, kesin ya aynen aşıktır, evet evet. Hoseok Hyung, aralarında sözüne itibar ettiğim tek akıllı Hyungım, kulağıma doğru fısıldadı.

-Gerçekten, geldiğimizden beri gözü sende. 

Hoseok'un bunu demesi durumu ciddiye almamı sağlarken birden ışıklar kapandı ve Wheein'in doğum günü pastası geldi. Hepimiz alkışlarken Wheein gözlerini kapadı ve dilek tutarken gözlerini bana dikti. Bu hareketi tüm gözlerin bana dönmesine sebep olurken ben ise kafamı aşağı eğdim, ne alaka ki ben? Klasik doğum günü tebrikleri eşliğinde sıra hediyeleri vermeye geldiğinde bende sıraya girdim. Tanıdık simalar hediyelerini verip sıra bana gelince gülümseyerek Wheein'e sarıldım, tam ayrılacakken bana biraz daha sokuldu. Ve emindim ki şuan tüm sektör yine bize bakıyordu, Lisa da dahil. Lanet olsun, bu kızın derdi neydi ki? Hediyemi aceleyle eline tutuştururken durdu ve yüksek sesle konuşmaya başladı.

-Taehyung, benim için en büyük hediye sensin. Seni uzun zamandır seviyorum ve buna herkes şahit olsun istiyorum.

Reddedilmeyeceğinden o kadar emindi ki, bunu herkesin önünde söylüyordu. Şimdi her şey kafamda oturmaya başlamıştı. Hwasa'nın sürekli partiye gelmemi isteyen mesajları, 'sen çok önemlisin' deyişi...Tam bir gerizekalıydım, bu zamana kadar farkedememiştim. Etraftaki fısıltılar sel olurken, aniden Wheein bana doğru atılarak dudaklarıma asıldığında artık fısıltılar desibellerini arttırak gayet yüksek bir hal almıştı. Gözlerim faltaşı gibi açıldığında herkes şok içinde bize bakarken ben tek bir kişiye bakıyordum. Gözleri dolu bir şekilde son hızla çıkışa doğru ilerleyen Lalisa Manoban'a. 

-
Selam, burası aşk-ı memnuya döndü. Bölüm atmam çok uzun sürüyor biliyorum fakat Yks sınavlarına hazırlanıyorum. Küçük bir hatırlatma da yapayım hatırlarsanız bu kitaba başlarken gerçek momentler üzerine yazacağımı söylemiştim. Ve öyle de yapıyorum çoğu bölümde yer alan medyalar ve momentler gerçek zaten. Bu arada buradaki medyayı Taelisa Analizleri kitabından aldım. Lütfen yorum yapmayı unutmayın, kendinize iyi bakın.

how you like that •taelice•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin