-Bırak şu kahveyi.
Hızla karşıdan gelen Yoongi elimdeki kahveyi alıp çöpe fırlatırken oldukça sinirliydi.
-Buz gibi olmuş zaten, kalk hadi gidiyoruz.
Bir kolumdan beni çekiyorken olduğu yerde debeleniyordu.
-Nereye?
-Seni kendine getirmeye.
Ağzımı açıp birşey demek isterdim ama konuşmaya mecalim yoktu. Bu yüzden bende kalktım ve onun beni yönlendirmesine izin verdim. Yoongi yolda birşeyler söylese bile dinlememiştim zaten. Aklım hala o gecedeydi. Lisa lanet olası o lafları söyledikten sonra çekip gitmiş, adeta ortadan kaybolmuştu. Jisoo ile birkaç kez karşılaşıp sorduğumda 'Çok yoğun çalışıyor, aynı evde bizimle bile görüşmüyor.' demişti. Zaten geridönüş yapmışlardı ve çok yoğun olduklarından emindim. Telefon numarasını bulmuştum bir yerden fakat sanki onu hiç aramamışım gibi davranıyordu. Anlayacağınız benim mutluluğum sadece o gece iki dakika falan sürmüştü. Oysa herşey farklı olabilirdi, tamam ondan hemen ilişki olaylarına girmek istemesini beklemiyordum zaten ama en azından hislerimize rağmen ufak bir selamlaşmayı hakettiğimizi düşünüyordum. Ben, kimsenin reddetmek istemeyeceği Kim Taehyung, Lalisa Manoban yüzünden aşk acısı çekiyordum. Belki de bu zamana kadar aldığım ahların yüzündendi. Galiba Jimin haklıydı bana kurşun falan döktürmeliydik.
-İnsene arabamdan, öküz!
Yoongi'nin böyle çirkefleşmesine tch tch ederek arabadan indim. Hadi ama şaka mıydı bu? Önümde şirketi görünce arabaya doğru geri yürümeye başlamıştım. Asla oraya adımımı atmazdım çünkü bu yaşananlar başkanın kulağına gitmiş ve en son buradan kavga ederek ayrılmıştım.
-Hey, hey! Asla dönüş yok.
-İnanamıyorum sana, kaç yıllık grup arkadaşım olarak beni tüfeye getirdin.
-İki dakika dramatikleşme, lütfen ya.
-Çekil önümden Yoongi!
-Başkan seninle konuşmak istediği için gelmiştik ama sen bilirsin. Ayrıca iyi birşey olduğuna emindim, neyse.
Gözlerimi kısarak Yoongi'ye şüpheli bakışlar atıyordum ve şuan kim bizi dışarıdan görse 5 yaşındaki çocuklardan farksız olduğumuzu düşünürdü. En sonunda geriye çekilerek içeriye doğru yürümeye başladım. Çalışanlarla selamlaşa selamlaşa başkanın odasına kadar gelmiştik.
-Ben buradayım, gir hadi.
Kafamı onaylarcasına sallayarak kapıyı tıklattım. İçeriden onayı alınca da ifadesiz yüzümle odaya giriş yaptım. Başkan Bang beni görünce eliyle oturmamı işaret etti.
-Biliyorsun Taehyung, seninle en son pek güzel anlaşamasak da birşeyleri oturup halletmemiz lazım. Öncelikle sana ne kadar ciddi olduğunu sormam gerek?
Ben anlamaz bakışlar atarken açıklama gereği duyarak devam etti.
-Yani diyorum ki Lalisa Manoban hakkında ne kadar ciddisin? Her zamanki gibi ise..
-Hayır. Öyle değil başkanım.
-Eminsin?
-Evet, eminim.
-Bak Tae, sen benim için şirketimin bir idolü olmak dışında oğlumsun da. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum. Ve eğer karşıdaki her kim olursa olsun sana veya itibarına gelecek herhangi en ufak bir hareketinde icabını yapacağımı bilesin.
Gülümsedim, Bang Si-Hyuk zamanından beri şirket başkanından çok hepimize âdeta bir baba edasıyla davranmıştı. Bugüne kadar yaptığımız tüm yanlışlarda deli gibi azarından yesek de sonrasında şefkatini fazlasıyla görmüştük. Kafamı salladım.
-Biliyorum başkanım ve her zaman bu konuda size minnetarım.
Sıcak bir gülümseme vererek devam etti sözlerine.
-Bu yüzden eğer bu işi gerçekten yürütebileceksen her zaman arkandayım oğlum.
O anda düşündüm, yürütmesine yürütürdüm ama daha büyük bir problemimiz vardı. Lisa ve ortadan kayboluşu..Kiminle yürütecektim ki acaba?
-Tabi ki bunu yapabilirim ancak Lisa ile görüşmüyoruz yani o zamandan beri görmedim ve bana karşı sanki hisleri yokmuş gibi davranıyor.
-Yakında bir geridönüş yaptılar ve meşgul olmalılar, anlayışla karşılamanı tavsiye ederim. Ayrıca biliyorsun ki kadın idollere konulan ilişki yasakları vardır. Özellikle de YG gibi disiplinli bir şirkette.
-Elbette anlayışla karşılıyorum, umarım çok fazla beklemek zorunda kalmam.
-Eğer sonunda mutlu olacaksan, beklemekten zarar gelmez Taehyung.
Başkanın yüzüne baktığımda bir kez daha çoğu şirketin aksine ne kadar iyi bir Ceo'ya sahip olduğumuzu düşündüm.
-Teşekkürler, başkanım. Tavsiyelerinize uyacağım.
O da başını salladığında ayağa kalkarak kapıya doğru ilerledim. Ve çıkar çıkmaz bizimkilerin meraklı gözleri ile karşılaştım. Onlar üzerime atlamadan önce açıklamam gerekiyordu.
-Başkandan izni aldım.
Hepsinin yüzünde o ferahlama ifadesi belirmişti. Yanımızdaki panoya Melon Music Awards'ın bu yılki konuklarını asan çalışan ayrıldıktan sonra Jungkook oraya doğru koşuşturdu. Parmakları tüm listeyi hızla tararken sona doğru durdu ve bağırdı.
-Bingo, BLACKPINK!
-
Biliyorum bana çok kızgınsınız bölümler geç geliyor diye fakat bu user çok çalışmak zorunda :( Hala istikrarla okuduğunuz için teşekkür ediyorum, 3 bin olmuşuz bile! <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how you like that •taelice•
Fanficşafak vakti üzerimizde ayın belirdiği o parkta yine duygularla doluyorum, bu şarkı sana ulaşıyor. 𝘒𝘪𝘮 𝘛𝘢𝘦𝘩𝘺𝘶𝘯𝘨×𝘓𝘢𝘭𝘪𝘴𝘢 𝘔𝘢𝘯𝘰𝘣𝘢𝘯