0.5

251 38 71
                                    


🦋🦋🦋

Elindeki kitapları tek tek raflara yerleştirirken saray kütüphanesinin kapısı açılmıştı. Kimin geldiğini görmek için rafların arasından çıkıp kapıya yöneldi.

Gördüğü kişiyle eğilip "prensim" diyerek selâm verdi. Chris küçük bir karşılık verdiğinde işinin başına dönmeyi düşünürken prensten beklemediği bir soru aldı.

"Adın ne senin?" Şaşkınlığı yüzüne vururken "Sky efendim" cevabını verdi. Chris genç adamı incelemeye devam ederken bu sefer "kaç yaşındasın?" diye sordu.

"20 yaşındayım efendim" her ne kadar soruların sebebini merak etsede korkusundan soramıyordu. Chris'in kaşları çatılırken "Genelde saray ktüphanelerinde daha yaşlı ve bilgili kişiler olur senin yaşın fazla küçük değil mi?" diye sordu.

"Haklısınız efendim fakat babam buranın daha önceki görevlisiydi rahatsızlanınca uygun birini bulamadılar buraya daha öncede geldiğim için benim bu görevi üstlenmem için uygun buldular"

Chris başıyla küçük bir onay bırakıp "Anladım" diye mırıldandı. Sky artık gitme vaktinin geldiğini anladığında selam verip geri çekilecekken "peki bana yardımcı olabilir misin?" yeni bir soru duydu.

"Tabi efendim hangi konuda yardımcı olmam gerek" anında teklifi kabul etti. Chris'in yüzünde gülümseme belirtirken "Bir çok konuda yardımına ihtiyacım olacak"

İşte her şey o zaman başladı. Prensin hergün yardımcılarından kaçıp kütüphaneye saklanmasının ilk günüydü.

🦋

Ayakkabılarının bağcıklarını sıkıca bağladıktan sonra onu bekleyen abisine döndü. Abisi dün iş çıkışı cafenin olduğu sokağın ilerisindeki spor salonuna yazdırmıştı ikisini.

İkisi salona girerken Minho sinsice sırıtıyordu. Koşu bantlarının olduğu alana girdiklerinde Seungmin'in dikkatini kaslı insanlar çekerken, Minho etrafa bakınmaya başladı. Aradığını bulduğunda gülümseyerek "Chan" diye seslendi.

Seungmin'in duyduğu isim kalbini hızlandırmaya yeterken kendilerine doğru gelen bedenle nefesi kesildi. Chan dağınık sarı saçları, kaslarını belli eden siyah sıfır kol tişörtle ve siyah şortuyla mükemmel görünüyordu.

Ama o sıra kalbi hızlı atan tek kişi o değildi çünkü Chan de onunla aynı durumdaydı. Küçüğü spor kıyafetlerinin içinde daha tatlı duruyordu ve bu onun kalbine hiç iyi gelmiyordu.

Chan önlerinde durduğunda Minho'yu tamamen unutmuş durumdaydılar. Bu durum Minho'nun hoşuna gitsede küçük kardeşini kıskanmıştı da. Yalandan öksürerek ikisini de gerçek dünyaya getirdiğinde çatık kaşlarıyla Chan'e bakmaya başladı.

Chan sevdiği çocuğun abisinin yüz ifadesini fark edince kendini toparlayıp "Haşgeldiniz" dedi. Minho sert sesiyle "Hoşbulduk" cevabını verdi.

"Önce ısınalım daha sonra temel sporlara geçeriz " diyerek konuya dalmıştı. Minho kardeşinin belinden tutup ileri çektikten sonra arkasında durarak ellerini omuzlarına koyarak "Al şunu ne yapıyorsanız yapın ben kafama göre takılacağım" dedi.

İkisi şaşkınlıkla bir birine bakarken Seungmin kafasını çevirerek "ama ab-" sözünü Minho "Çıkışta ben bulurum seni hadi baay~" diyerek kesti. Seungmin'i çok büyük şoktaydı bu yaşına kadar onun hiç yalnız bırakmayan abisi birden bire onu yalnız bırakıp gidiyordu.

Kalp atışları istem dışı daha çok hızlanırken kolundaki saat ötmeye başlamıştı. Chan bunu fark ettiğinde Seungmin'i kendine çevirip yüzünü avuçlarının içine aldı. Seungmin donuk bir şekilde yere bakıyordu.

"Seungmin bana bak" hiç bir hareket yoktu. Kafasını biraz daha kaldırıp göz teması kurdu "Sakinleş lütfen, nefes al ver, heycan yapacak bir şey yok " Seungmin'in nefesleri sıklaşırken zorlanarak "Abim gitti" diye bildi.

Chan onun bu sevimliliğine gülümserken "Ben burdayım, yalnız değilsin sakinleş lütfen" dedi. Seungmin'e nefes egzersizi yaptırıp rahatlamasını sağlarken uzaktan onları izleyen Minho doğru bir karar verdiğinin farkına vararak mutlu olmuştu.

Chan sakinleştiğine iyice emin olduktan sonra "Başlayalım mı?" diye sordu. Seungmin onu başıyla onaylarken parmaklarıyla oynuyordu. Şuan bir birlerine çok yakın duruyorlardı ve bu yüzünün kızarmasına sebep oluyordu.

Chan kardeşine ısınma hareketlerini yaptırırken onları gülümseyerek izliyordu. Bir yandan da sevgilisiyle telefondan konuşuyordu. Minho mutlulukla "Çok güzel duruyorlar" diyerek olan şeyleri sevgilisine tek tek anlatıyordu.

"Aşkım sen kardeşini normelde kimseyle paylaşamazsın, kıskanmıyor musun? " sevgilisinin sorusuyla yüzü düşmüştü.

"Kıskanıyorum, hatta Chan'in o kaslarına rağmen onu pataklamak istiyorum " sevgilisinin kıkırtısını duyduğunda gülümsemedi.

"Ama bunu yapamam kardeşim hayatı boyunca o kadar zorluk çekti bir zorluğuda ben karşısına çıkaramam jisung" derin bir nefes aldı.

"O hiç aşık olmadı liseye kadar hastane köşelerinde dolandı, lise hayatı korktuğu için hep sınıfın içinde geçti doğru düzgün arkadaş bile edinemedi. Ünüversitede Felix olmasa ne yapardık bilemiyorum." Anılar aklına dolarken hüzün bedenini sarmıştı.

"Durum böyleyken onun birini sevip beğenmesine nasıl engel olabilirim. Hem Chan iyi biri onu uzun zamandır tanıyorum. O ikisinin arasında anlamlandıramadığım bir çekim var." Jisung anladığını belirtmek için küçük mırıltılar çıkarttı.

Minho küçük bir kıkırtı çıkarırken "Ama bu demek değil ki kardeşimi hemen onun ellerine vericem önce benim onayımdan geçmesi gerek " jisung da kıkırdayarak "Senden de bu beklenir zaten sevgilim " diyerek karşılık verdi.

O sırada yanyana olan ikiliden Chan hatırladığı geçmişine, Seungmin ise hatırlamadığı geçmişine rağmen mutluydular.

🦋🦋🦋

🦋🦋🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Knotted WingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin