Chae'den Lupus'a mektup.
—
İlk mektubunda bana kabalık ettiğini düşünmemiştim. Bu konuda büyük önlem almalıyım.
Lütfen şu talimatları uygula:
1. Bu mektubun sayfalarını güzelce istifle.
2. Sayfaları kıvırıp silindir haline getir.
3. Kafana bu silindirle vur.
4. Tekrarla.Ayrıca! Aman. Canın cehenneme. Benden çok şey saklıyormuşsun,Jungkook! Okuma engelin mi var?
Ve yerine koruyucu gözlük takıyorsun ve bir şekilde yarasa görüşü geliştirdin öyle mi? Şey,pekala. Yarasa gibi görüyorsun. İki dil biliyorsun. Şimdiden süper kahraman olma yolunu yarılamışsın!Ayrıca küçüklüğünde her ne olduysa ( yani bu asla anlatamayacağın olaylar) insan dışı değilsin. Demek göremiyorsun? En azından gözlerin insan etini yakan lazerler değil! Ama eğer öyle olsalardı, yine de tanımaya değer biri olurdun.
Senin mektubundan sonra ekolokasyonla ilgili bir araştırma yaptım.
Ekolokasyon ilgili öğrendiklerim şunlar: Yunuslar, çoğu insanın onları duyamayacağı kadar yüksek frekanslarda ses çıkartabiliyor. Çoğu insan 20 hertz kadar düşük sesleri duyabiliyormuş. Çoğu insan da 20 000 hertz kadar yüksek sesleri de duyabiliyor. Ama Yunuslar yüzen dalgıçların sudaki titreşimleri hissedebildiği birkaç belgelenmiş durum var.
Garip kısmı da şu;Bazı insanlar,titreşimlerde duygu hissetmiş. Yunusların mutlu mu, üzgün mü ya da teknenin gelip onlardan konserve yapacağı konusunda korkuyor mu olduklarını hissebilimiştir. Bu yunuslar, dünyaya duygularını gönderiyorlarmış. Peki, ya acılarım yerine ses dalgaları görebilseydim?
Yunusların duyguları ne renk olurdu ?Hiç kimseye aşık oldun mu? Yani ben parmak kemiklerimden az insan tanımama rağmen olmuştum. Ama Lupus ezelden önceydi bunlar.
Şimdi ise boşluk hissediyorum bu konuda . Hiçlik.
Ne nefret ediyorum, nede artık aklıma gelince gülümsüyorum. Bazen yaşadıklarımız aklıma geliyor gülümsüyorum yalan söylemeyeceğim sana. Ama buruk bir gülümseme bu Jungkook, geçeceğini biliyorum sonuçta. Kurduklarımız hayallerde yaşayabilseydik Lupus o zaman dünya daha güzel bir yer olurdu benim için. Aslında senin içinde ya da bilmiyorum senin içinde öyle olur muydu?Lupus hayal dünyanda yaşasaydın mutlu olur muydun?
Kırar mıydın birilerini?
Ya da severmiydin birini?
Jungkook kurduğun hayali dünyanda yaşasaydın aşık olur muydun birine?Bana sorarsan ben bazen orda yaşıyorum. Bir söz vardır " Nerde mutluysan oraya aitsin " diye.
Ben de kendi düşlerimde mutluyum. Oraya aitim. Bu dünya benim için fazla siyah. Ben ise beyaz bir kızım. Bazen hiç uyanmak istemiyorum.
Hep kendi evrenim de kalmak istiyorum.Ahh, böyle konuşup aklında farklı şeyler canlandırıyorum değil mi?
Merak etme kastım sadece senden tanışmadan önceydi. Ama şimdi Lupus sen ruhuma ilaç gibi geldin.Biliyor musun burası belki de düşündüğüm kadar kötü değildir. İyileşiriyorum sanırım ya da sen beni iyileştiriyorsun. Mektupların ruhuma iyi gelmeye başladı Jungkook.
Kendini neden bu kadar sorguladığını anlamıyorum.
Biraz tutucu da olsan bana oldukça iyi gözüküyorsun. Jeon Jungkook'dan nefret edecek kadar ne yaşadığını merak ediyorum. Jeon Jungkook biraz bile sıkıcı değil.Dediğim gibi, bir çizgi roman süper kahramanının bütün özelliklerine sahipsin! Eğer insanlar iyi olduğun için sana yaratırsa dik durup onları zeki beynin ile korkutup kaçır. Deliler gibi gül ve mutlu yunus dalgaları yay...
Neden bu kadar korkuyorsun? Ben dışarı dahi olsa çıkamıyorum ama sen her şeyi yapabilirsin. Nerede olursa olsun her şeyi!
Hatta sihirli beyin görüşün hastalığımı her açıdan zavallı gösteriyor. O yüzden öykümün iyi kısımlarına gelmeye çalışacağım ama ondan önce sana bu hayvanat bahçesi muhabbetini anlatayım.
Klinik'de kaldığım odanın pencereleri dışarıyı göremiyor. Ama içerisi (dediklerine göre) çok rahat bir şekilde görülebiliyormuş.
Bu yüzden annem beni rahat bir şekilde görebiliyor ama ben kimseyi göremiyorum.
Kör bir maymunun hayvanat bahçesinde sergilenmesi gibi!İlk yıllarımı hızlı geçeceğim. Sorunlarımın başladı yaşa, onunla tanıştığım yaşa gelmek istiyorum.
Dediğim gibi, ben hep beyazdım.
Ama Jungkook her insan bir gün kararır. Dünyası başına yıkılır. Acılar onun için artık soyut bir kavram olmaz mesela.Ben bunları sadece bir gecede yaşadım.
Ama o gece bin geceye bedeldi inan.
Hani senin bana hiçbir zaman anlatamayacağın sırların vardı ya, benim de sana anlatamayacağım bir gece var.
Ben bile kendime anlatamıyorum Lupus.
Dilim lâl oluyor, öfkem ise bedenimi bir yılan misali sarıyor. Susuyorum sonra ya da susmak için kendimi zorluyorum. Bilemiyorum, belki sana her şeyi anlatsam tüm kara büyü yok olur.
Belki bu oyuna son versem her şey daha iyi olur Lupus. Ama ben yine bilemiyorum.Kafamın içindekiler ruhumu parçalıyor, yine de ruhum hala küçük bir kıza ait Lupus merak etme . O kız her parçayı tekrar yerine koyuyor. Yavaş yavaş.
Eskiden bu dört duvar arasından çıkacağıma inanmazdım. Şimdi de inanmıyorum ama iyileşiyorum Lupus hissediyorum. Belki bir umut ben de senin gibi okula giderim. Belki de imkansız olmayız ha Jungkook. Belki de bir gün Kore'ye gidebilecek kadar iyileşirim.
Belki Lupus.
Belki hâlâ bir şeyler için umut vardır.Ah, sana öykümün en iyi kısımlarını anlatacaktım ama ben konuyu nerelere saptırdım.
Aptal kafam.
Konu o olunca kendimi tutamıyorum işte.
Üzgünüm.
Belki diğer mektubumda anılarımdan bahsederim.Şimdilik hoşçakal Lupus.
Rosie
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lupus || Rosékook
Fanfic[Tamamlandı] Duvarların da suçu var Lupus onlar tüm kötü enerjiyi emerler, acını emerler, nefretini emerler sonrasında yavaş yavaş kendi acınla bedenini zehirlerler. - Azizlerim Jeon ve Park için.