Doğum Günü

108 19 42
                                    

Hayatımızın en güzel günüdür doğduğumuz gün. Ailen seni mutlu edebilmek için sürprizler hazırlar. Kendini çok mutlu ve özel hissedersin. Poyraz kendini mutlu ve özel hissetsin diye elimizden geleni yapmıştık Cem ile beraber. Poyraz 3 yaşında. Zaman çok çabuk geçiyor, daha dün gibi hatırlıyorum Poyrazın anlamsız ve boş bakışlarını. Hayat sandığımızdan da zor ama her şeye rağmen yaşamakta bir başarıdır. Talihi kötü olan yavrumuz (Bedbaht). En zor görev aslında bizim. Çünkü; Poyraz kendisinin terk edildiğini bilmiyor ve öğrenmesi için daha çok zamanı var. Bunu ondan saklamalıyız bizim için çok zor bir görev ama yapmalıyız, ona bunu hissettirmemeliyiz. Bu hayatta yapacağınız en güzel şey, bir çocuğu mutlu edebilmektir. Mutlu ettiğiniz zaman, sizde mutlu olacaksınız. Onun bir gülümsemesi size açılan cennetin bir kapısı olacaktır. Çocukları sevin, onlara sahip çıkın ama bunu yaparken de böbürlenmeyin. Hayatta; onlarca, yüzlerce, binlerce çocuk sokağa atılıyor. Kimsesizler yurdu dolu maalesef... Bazen çok basit olan bir şeyi beceremiyoruz, insan olmayı. Doğum gününde kimseyi çağırmak istemedik baş başa kutlamak istedik. Bu mutlu aile tablosunu, kalabalık ve bazen anlamsız gibi görünen ortamda bozmak istemedik. Poyraz 3 yaşında olduğu için, artık yürüyebiliyor, konuşabiliyor ve onun doğum gününü kutladığımızı biliyordu. Gözlerindeki o mutluluğu hissedebiliyorduk. Onun gülüşü, bize olan bakışları, yürüyüşü, mutluluktan sağa sola koşmaları, kendi kendine bir şeyler söylemeleri hayatımızın en güzel anlarından bir tanesi. Poyraz bir anda durdu ve anne diye seslendi.

Poyraz; anne benim neden arkadaşlarım yok neden gelmediler.
Simay; Bir tanem baş başa kalalım diye çağırmadık.
Cem; Evet oğlum annenle düşünüp böyle bir karar aldık.

Poyraz; Ama ben çok sıkıldım anne-baba.
Cem ve Simay düşündü ne yapabiliriz diye..
Aslında çocukların bu özel günlerde gitmek istediği bir yerler olur mutlaka en başta ise, Lunapark gelir.
Haydi o zaman lunaparka gidiyoruz. Poyrazın en sevdiği yerdir orası küçükken çok götürürdük poyrazı, o kadar çok eğlenir yorulurdu ki oradan gelir gelmez uyurdu yavrum..
Lunaparkın yolunu tuttuk, Poyraz da beklenmedik bir heyecan var. Bu heyecanı bizi de heyecanlandırdı. Nedenini sormak istemedik, oraya gittiğimizde görmek istedik.
Poyraz çok farklı bir çocuk, onu diğer çocuklardan ayıran özelliği ise, üstün zekası. Bu bizleri de çok şaşırtıyor. Zaman zaman Cem ile göz göze gelip, bu çocukta bir şeyler var diyoruz.
Sağlığı yerinde, herhangi bir problemi yok. Evin içerisinde onu öylece izliyoruz acaba yine ne yapacak diye. Görsel hafızası çok iyi, odayı dağıtıp tekrardan eşyaları aynı yerine koymasını bilir. Özellikle bu yaşlarda her şeyi merak ederler. Poyrazda öyle sürekli bu ne ? anne bu ne ? baba diye sorular sorar nesneleri tanımak, onlara dokunmak ister. Neyin ona zarar vereceğini veya vermeyeceğini öğrendi artık. Poyrazın zorlu bir bebek süreci geçmedi. Bizi yormadı, söz dinlemesini bilir her zaman. Oyuncaklarına zarar vermez, erken yürümeye başladı, erken konuşmaya başladı, her çocuk gibi uykusuz bıraktığı zamanlar oldu ama artık önceki gibi değil. Bazı geceler korkar bizim aramızda yatmak ister. Çocuklar belirli bir yaşa kadar anne ve babalarının yanında uyumak ister. Çünkü; korkularını sadece anne - baba sevgisi ve şefkati ile yenebilirler. Gecenin sessizliği her ne kadar sakin ve güzel olsa da bazen korkutucu olabiliyor.

Lunaparka geldik sonunda. Poyraz elimizi bırakıp direk çarpışan arabalara doğru koşmaya başladı.. bilirsiniz erkekler arabaları sever. Hep beraber burada eğlendikten sonra, Poyraz atlı karıncaya binmek istedi.. acaba Poyrazı bu kadar çok heyecanlandıran neydi hala onu merak ediyorduk.. Başını yukarı kaldırdı ve dönme dolaba baktı..bu bakış normal değildi, sanki bir şeyler görür gibi.. hafif gülümseme, gözlerinde ki o parıltı, kalp atışları ve sözleri.. En yukarı çıkmak istiyorum ben dedi Poyraz. O küçük ve narin elleriyle dönme dolabı göstererek.. En tepeden aşağı bakması onun için çok güzelmiş. Nereden biliyor diyeceksiniz, Poyrazın ilk defa gelişi değildi buraya daha önce bunu fark edememiştik. Poyraz, dönme dolaba bindiğinde kendini daha farklı hissediyormuş, sanki gökyüzünde bulutlara çıktığını zannediyormuş, onlara dokunmanın hayalini kurarak bu dönme dolaba binmek istiyormuş. İçindeki o tatlı heyecanın sebebi buymuş. Keşke bizlerde çocuklar kadar, masum ve tatlı hayaller içerisinde heyecanımızı yaşayabilsek. Heyecan olmazsa olmazdır. Korku seni hayatta tutuyorsa, heyecanda seni hayata bağlar.

Poyraz, hayalleri ile baş başa kalarak dönme dolaba bindi. Yerinde duramıyordu, sabırsızdı bulutlara yakın olacağı anı bekliyordu. Her yükselişte kalp atışı biraz daha hızlanıyordu hissediyordum, gülümsemesi daha da çok artmaya başlıyordu, kalkıp zıplamak istiyordu ama korkmuyor da değildi.. Yükselmişti iyice zirvedeydik. Poyraz, masumca ellerini gökyüzüne uzattı sanki minik ellerini biri tutacak gibi.. Dokunmak istiyordu, ellerini boşluğa uzattığını fark etmeden birini bekliyordu, ama kimi bekliyordu.. Hava çok güzel ve gökyüzü mas maviye bürünmüştü. Bu poyrazın daha da çok ilgisini çekmişti. Gözlerini alamadı eşsiz güzellik karşısında bir kuş olup uçmak istercesine bakıyordu. Yavaş Yavaş iniyorduk, Poyrazın bakışları, heyecanı da azalmaya başladı. Bize karşı dönerek;

Poyraz: Anne-Baba buraya sonra bir daha gelelim..
Simay-Cem: Geliriz tabi ki oğlum. Sen çok mu seviyorsun burayı ?
Poyraz: Evet. Çok seviyorum. Bulutlara bir kez daha dokunmak istiyorum. Hatta hep istiyorum. Daha çok büyüdüğümde de gelelim. Hep gelelim.

Artık inme vakti geldi. Poyraz yorulmuştu evimize gidiyorduk.. Bugün çok güzeldi, sizlerde çocuklarınıza vakit ayırın ve onlarla Lunaparka gelin. Belki bilmediğiniz ya da size söylemediği hayalleri vardır. Küçükte olsa bir hayal.. Belki gökyüzünü yakından görmek isteyecek veya korkularını yenmek isteyecek, onların o minik kalplerine inin. Minik ama Dünya kadar. Çünkü; orada çok şeyler saklı. Eve geldiğimizde Poyraz kadar bizde yorulmuştuk ve saat de geç olmuştu uykumuz geldi. Poyraz, bugün aramızda uyumak istedi ve hemen uykuya daldı minik kalplim..

Hayata TutunmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin