#SenOlmazsan

1.3K 53 66
                                    

Nare Çelebi|

"Kahve?"

"Olur, teşekkür ederim."

"Rica ederim."

Elime aldığım kupadan büyük bir yudum aldım. Ayağımın tekini balkondan aşağı sarkıttım. Kupayı ortaya yerleştirip sırtımı tahtaya yasladım. Meleğin geçici velayetini almış olmanın verdiği hafifliğin yanında kalıcı velayet için plan yapmakta olan Sancarın ağırlığı da vardı üzerimde.
Gediz karşımda dizlerini kendine çekerek oturunca gözümü dışarıya çevirdim. Güneş batıyordu.

"Aklın davada değil mi?"

Sorduğu soruyla ona döndüm. O da bunu fazla dert ediyordu, ancak Meleğe belli etmemeye çalışıyordu.

"Evet. Kızımı benden almak için her şeyi yapacaktır. Sancar kafaya takarsa yapar biliyorsun."

Gözlerini yere çevirdi. Bir şeyler düşünüyordu.

"Şuan kendimi çok özgür hissediyorum. Her an alacakuş olup uçabilirim."

Söylediğim şeye kahkaha attı, onun kahkahasıyla kocaman güldüm.

"Aman uçurumdan uçma da."

Normalde bu cümle beni üzebilirdi, ama Nare Çelebiyi üzerdi, Nare Işıklıyı değil.

"Ben şimdi avukatı arayacağım, ileriki davada Sancar bir bahane üretmezse velayet bizim gibi duruyor. Yani senin."

Melek konusunda benden çekindiğini hissediyordum. Ayağa kalkıp telefona uzanınca bende ayağa kalktım. Karşısına dikilip gözlerine baktım.

"Bizim.. Velayet bizim."

Söylediğimle şok olmuş bir halde bana bakınca cevapladım bakışlarını.

"Sen Melek için çok büyük bir fedakarlık yaptın Gediz. Sağdıcını karşına alıp benimle evlendin... Ben senin bana yaptıklarını asla ödeyemem. Ayrıca Meleğe Sancardan daha çok babalık yaptığın ortada."

Yüzümü kulağına yaklaştırdım.

"Ayrıca aramızda kalsın ama, Melek seni benden daha çok sevecek diye korkuyorum bazen."

Söylediğim şeyle gülümseyerek yüzüme baktı. Onu mutlu etmek hoşuma gitmişti.

"Gediz! Ne pişirem akşama?"

Aşağıdan bağıran Refikaya cevap vermekte gecikmedi Gediz. Cevaplarken bile gözlerime bakıp gülümsüyordu.

"Annelerin birtanesi, hazırlanın mangal yapmaya gidiyoruz!"

Meleğin gülme sesleri gelince kafamı yana yatırıp gülümsedim.

"Sen çok iyi bir adamsın, biliyorsun değil mi?"

Bana cevap vermeden içeriye girince son kez dışarıya baktım. Avukatla konuşan Gedizin sesini duyunca bende içeri girdim. Hoparlörü açmasını işaret edince açtı.

"Bu davayı kazanmamız oldukça muhtemel.. Ancak karşı taraf yalan iftiralarla karşı karşıya getirebilir bizi. Bunun için kendinizi savunmaya hazır olmanız gerekiyor. Henüz dava bitmedi, Meleğin kalıcı velayetini alsak dahi birkaç ay sonra yeniden bir iftirayla dava açma şansları var."

Derin bir nefes verdim. Bunlarla uğraşmak yerine velayeti kendimiz paylaşabilirdik...

"Sizin için çok zorlayıcı bir dönem olduğunun farkındayım. Tanıdığım bir terapist var. İsterseniz sizi-"

Gediz lafın gittiği yeri anlayınca avukatın lafını kesti.

"Gerek yok avukat bey. Ablam zaten psikolog."

"Tamam o zaman. Soracak bir şeyiniz yoksa iyi akşamlar."

"Size de."

Gediz telefonu kapatır kapatmaz Müge ablaya seslenmeye başladı.

"Abla! Bir gelsene yukarı."

Merdivenlerden gelen ayak seslerine döndüm. Odanın kapısına gidince Müge abla Gedize göz devirdi.

"Ne diye çağırıyorsun Gediz? Annem tek başına mı hazırlasın onca şeyi?"

"Abla önemli bir mevzu var ki çağırıyorum."

Atışmalarında kaybolmamak adına araya girdim hızla.

"Lütfen sakin olur musunuz? Müge abla senin bana ayırabilecek boş vaktin var mı yarın?"

Kafasında bir planı var mı diye kontrol ediyordu. Kendi kendine biraz konuştuktan sonra bana döndü.

"Saat ikiden sonra kırk beş dakika boş yerim var. Uyar mı?"

Kafa sallayıp gülümsedim.

"Uyar."

Gediz bu durumdan memnun olmuş ki gamzelerini belli ede ede gülüyordu yine. Bu sefer hep birlikte aşağı indiğimizde Melek ortalıklarda yoktu.

"Refika teyze, Melek nerde?"

"Bahçede bebekleriyle oynuyordu kızım, çağırayım istiyorsan."

Meleğin yaşıtlarından uzakta yalnız büyümesine çok üzülüyordum. Gediz benim ne düşündüğümü anlamış olacak ki cevapladı soru işaretimi.

"En yakın zamanda şu okul işini halledeceğiz."

Ona sana minnettarım Gediz bakışlarımı attığımda o çoktan Refika teyzenin elindeki eşyaları çekiştiriyordu.

"Anne bırak ben yıkarım bulaşıkları gelince... Güneş batacak hala çıkamadık!"

Apar topar eşyaları toparlayıp arabaya bindiğimizde Meleğin elinde daha önce görmediğim bir oyuncak fark etmiştim.

"Anneciğim o ne?"

Elindeki oyuncağa daha sıkı sarılıp konuştu.

"Gediz abinin oyuncak ayısıymış bu, Refika teyzem verdi!"

Gediz adı geçince aynadan baktı Meleğe. Elindeki oyuncağı görünce gülümsedi.

"Ablam bayram harçlığını biriktirip aldı bana o ayıcığı. Annem istediğim oyuncağı almak istemeyince ablam gidip bu ayıyı aldı bana."

Söylediği şeye gülümsedim.

"O çok kıymetli, ona benim yerime iyi bak olur mu?"

"Tamam Gediz abi, söz ona çok iyi bakarım çok!"

Melek ayının hikayesini öğrendiği için çok mutlu olmuşa benziyordu. Çocuk olmak böyleydi işte, ufak şeylerden mutlu olmak demekti. Saflık, temizlik demekti.

Gideceğimiz yere vardığımızı fark ettim. Hızlıca ayağıma geçirdiğim sandaletlerle bastım kumlara. Denize yakın bir yerdi ve cehennem sıcağına karşı oldukça esiyordu havası.

"Burası çok güzel!"

Melek kumların arasında denize doğru koşarken yavaşça ilerlemeye başladım ben de.

Mavi eteğim yelde savrulurken beyaz tişörtümle rüzgarın ve dalgaların ahenkli sesine kulak veriyordum.
En sonunda ayağımdaki sandaletleri bir kenara attım. Ayağımda denizi hissetmeyi özlemiştim.
Dalgalar bacağıma çarparken Melek ıslak kumda koşuyordu. Gedizin de yanıma geldiğini görünce daha da gülümsedim.

"İyiki varsın Gediz."

"Sen de Nare, sen de."

Bölüm sonu.




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 02, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sefirin Kızı | NarGedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin