"Gelinlik gerek mi kızım?"
Gelen soruya karşı donakalan Nareyi farkeden Müge annesine cevap verdi.
"Yok artık anne, kağıt üstünde bu evlilik. Velayet davası için."
Refika yaptığı hatayı anlayınca hüzünlü gözlerle Nareyi izledi. Dayanamayıp sımsıkı sarıldı.
Müge ile Nare birbirlerine şokla baktıktan sonra, Refika geri çekilmeden Narede ellerini sardı kadının beline.
"Bilemedim kızım, affet."
"Sorun değil Refika Hanım."
Refika ayrılıp kaşlarını çattı.
"Hanım nedir kızım, teyze de sen bana."
Narenin yüzünde acı bir gülümseme oluştu.
"Tamam Refika teyze."
Bu tatlı konuşmanın ardından Refika gözüne dolan yaşları silerken, Mügenin telefonunun çalmasıyla herkes toparlandı.
"Allah allah, kim bu zamanında arayan?"
Çantasından telefonunu çıkarınca ekrana tuhaf tuhaf baktı. Telefonu açınca konuşmaya başladı.
"Alo, Gediz? Sen bu saate kadar nerdesin acaba! Berberde misin? Ablacım ne gerek vardı aksiyona Allah aşkına.. Tamam, tamam bizde hazırız, şimdi kendimize elbise bakacağız."
Uzun bir süre karşı tarafı onayladı Müge.
"Kusura bakma Gediz inandırıcı olsun diye uğraşıyoruz!"
En sonunda bıkkın nefesler veren Müge telefonu kapattı.
"Nare biz çıkıyoruz. Sen evde kalacakmışsın, beyefendi öyle söyledi!"
"Neden ki Müge abla?"
Biraz daha sakin konuştu.
"Kendisi seni götürecekmiş."
"Olmaz öyle şey, ben gelirim sizinle."
Söylediği ile ayaklandı Nare. Refika hanım gitmesine izin vermeyerek durdurdu.
"Gediz öyle dediyse bir bildiği vardır. Bu seferlik gardını indir he mi kızım?"
Nare derin bir nefes verdi.
"Peki Refika teyze."
"Hadi Müge, gımıldanıver! Daha alceklerimiz var!"
"Ay tamam anne! Siz ana oğul benim üstüme gelin!"
Didişe didişe çıktılar evden, geriye Nare ve sessizlik kalmıştı.
"Yine tek kaldın Nare."
Evin salonuna doğru yürürken adımlarının sesi etrafta yankılanıyordu.
"Nare hanım!"
İsminin söylenmesi ile arkasına döndü.
"Efendim Serap?"
"Ben bugün erken çıksam olur mu diyecektim de?"
"Tabii ki çıkabilirsin."
"Sağolun efendim."
Eline çantasını aldıktan sonra çıktı Serap. Ve bu sefer yalnızlıkta katılmıştı Narenin yanına.
"Olmaz olsun cüzdanımda milyonlar, kalbimde sevgin oldukça.."
Tutturduğu şarkıyı ahenkle devam ettirdi.
"Zenginlik, mal, mülk, para neye yarar? Yanımda sen olmayınca.."
Koltuğun kenarına oturdu.
"Bazen neşe, bazen keder. Hayat böyle geçip gider. Tatlı günler, acı günler.. Bir yastıkta hep beraber.."
"Altın, gümüş, pırlanta, zümrüt, sedef, yakutla kim mutlu olmuş dünyada?"
Elinde anahtarıyla mırıldanarak içeriye giren Gediz, Nareyi tamamlamıştı.
"Hadi Nare, gel gidelim çarşıya."
"Neden annenlerle gitmedik?"
Bilmiyormuş gibi dudağını büzdü Gediz.
"Tercih meselesi."
Gülümsedi Nare.
"Allah allah!"
Daha sonra dalıp giden gözlerini yere çevirdi.
"Gediz ben çok acıktım."
"Dışarda yeriz istersen."
"Tamam o zaman."
Montunun önünü kapattıktan sonra hızla önden çıktı Nare. Arkasında kendisine hayran bir Gediz Işıklı bırakarak..
🌼
"Hmm, buranın eti çok güzelmiş."
Narenin parlayan gözleri, örülmüş saçları ve heyecanlı sesi tıpkı çocukluğundaki gibiydi.
"Ya ya.. Evet, çok güzelmiş."
Narenin uçuşan saçlarının kokusunda boğulan Gediz, o kadar memnundu ki bu andan..
"Gediz, şimdi burdan beni önceden götürdüğün butiğe mi götüreceksin?"
"Evet, niye sordun ki?"
"Hiç, öylesine."
Gediz bıçağıyla kibarca kestiği eti ağzına attı.
"Sen hangi renk kıyafet alacaksın?"
Nare konuşmadan susturdu.
"Siyah falan deme düşüp bayılırım."
Kadın gülümsedi.
"Yok, seni bayıltmak istemem."
Elleriyle oynamaya başlayan kadın, Gedizin söylediği şeyle bir anda hayattan koptu.
"Şey giysene, pembe."
Pembe. Narenin korkulu rüyası pembe. 18.yaşı pembe.
"Hayır, hayır pembe olmaz! Pembe olmaz! Pembe olmaz!"
Eveeet, çok şükür bölüm yazma isteği geldi!
Bu bölümü beni rahatlatan, bana cesaret veren sevgili mirelmiyy Mirele ithaf ediyorum.
Bölümü nasıl buldunuz?
Bu satırda sohbet edebiliriz.
Hadi see good bay!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sefirin Kızı | NarGed
FanfictionHer hikaye bir destanı anlatır, ama sefirin kızı bir destanı değil, bir destanın sonrasını anlatır.. Niçin seninle bir pencere kenarında oturup konuşamıyorum? Niçin rüzgarlı sonbahar akşamlarında, sessizce yan yana yürüyerek ruhlarımızın konuştuğunu...