Yazın yeryüzünü neredeyse küle çevirecek güneşinin tam tepede olduğu, damak kurutucu ışınlarını gönderdiği vakitlerden biriydi, onu ilk görüşümün olacağı gün olacağını bilemezdim.
Kapıdan dışarıya adımımı attığım sırada burnumun ucuna bir papatya kokusu geldi ve sonrasında babamın bahçemize kokularından hoşlanmadığı için hiç çiçek ekmediği ve güzelim bahçemizde sadece bir elma ağacı ve kaktüsler yetiştiği.
O sırada görüş acıma onun naciz vücudu girdi, zayıf, çelimsiz ve biraz da savunmasız, titrek adımlarla elma ağacına ulaşmaya çalışıyordu, ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım, hırsız olabilirdi belki dilenci belki de acıkmıştı. Bahçeye doğru yürüdüğümde adım seslerimi duymuş olmalı ki telaşlanmıştı ve telaşının bedelini takılıp kaktüslerin üzerine devrilerek ödemişti,bir acıyla feryat yükseldi ve kendimi onun yanında buldum
Sırt üstü düşmüştü ve kaktüslerin sert dikenlerin sırtına girdiği belliydi. Yüzüm buruştu canı çok acıyor olmalıydı,onun ellerini tuttum ve yerden kaldırdım gözlerime baktı gözleri doldu ve gözlerini yumdu benden gelen bir darbeyi bekliyor olmalıydı, ancak ona vuramazdım öyle masumdu ki gözlerime ürkek bakışlarla baktığında ona kıyamayacağımı çoktan anlamıştım, yanağını okşadı ellerim ve sonra ise sırtına gittile, titredi çok titredi savunmasız olduğunu söylemiştim.
"Zarar vermeyeceğim sadece dikenleri çıkaracağım."
Usulca başını salladı,başını eydi onu kucaklayıp bahçenin köşesindeki büyük salıncağa oturdum ve üstündeki ince yıpranmış gömleği çıkarmak için hamle yapmadan önce ona sormam gerektiği ayrıntısı aklıma geldiği gibi gözlerine bakmıştım, başını salladı yeniden, konuşmuyordu korkuyor olmalıydı belki de utanmıştı.
Gömleği üstünden çıkardığımda minicik bembeyaz vücudu karşılamıştı beni o kadar küçüktü ki ancak kemikleri belli vücudunun beyazla uyumu fazlasıyla güzeldi.
Titredi yazın kavurucu sıcağında dokunuşlarımdan titredi.
Sırtındaki dikenleri yavaş yavaş çıkarmaya başladığımda hıçkırdı yüzüne baktığımda ise sessizce gözyaşı döktüğünü gördüm,
"Çok mu acıyor"
Başını salladı, yeniden hıçkırdı, her dikeni çıkardığımda üfledim nefesim onu sakinleştirmiş gibi hıçkırıkları kesildi burnunu çekti sessizce, tüm dikenler bittikten sonra cebimdeki yara bantlarını taktım kesiklere.Ellerinde bir demet tutuyordu,bir papatya demeti, ceketinin ön cebine koyduğu bir kaç dal papatya yerdeydi şimdi, gömleğini giydirdim ve yere uzanıp papatyaları ellerim arasına aldım.
Büyük olan papatyalara yara bandı taktı ve küçük olanın gömleğinin ön cebine yapıştırıverdi.
"Neden izinsiz girdin buraya?"
Küçük olan sonunda dudaklarını araladı ağlamaktan incelmiş sesiyle konuştu
"Ben sadece sadece bir elma alacaktım yemin ederim,yemin ederim sadece bir elma alacaktım çok yutkundu çok acıktım."
Küçük olanın sesi çok titriyordu ve cümlesi boyunca kekelemişti
"Tamam sakin ol şimdi sana elma vereceğim tamam mı?"
"Özür dilerim"
Küçük olan hıçkırdı
Büyük olan yutkundu"Sorun değil elmanı al ve babam seni görmeden git"
Küçük olan usulca başını salladı ve büyük olan ona bir elma uzattı en güzelini seçmişti ve küçüğünün avuçları arasına bıraktı küçük olan ise büyüğünün avuçlarına papatya demetini tutuşturdu, diş etleri belli edecek kadar güzel gülümsemesini sundu ardından yeniden teşekkür etti ve gitti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Te Molla✵Yoonmin
Fanfiction-Tamamlandı🍎- "Elma ağacının altında mısın Yoongi'm?" [Ukegi/sememin]🧸 020820 #Hayrankurgu 96🎖️ #Edebiyat 54🎖️ #Papatya 10 🌼 #Ukeyoongi 3🦋