"hayır, ben-" seungmin ve changbin aynı anda konuştuklarında sonradan birbirlerine bakarak güldüler.
"hepiniz susun! I.N ile ben uyuyorum, kavga etmeyi bırakın." chan savaşı durdurmak için konuşmuştu.
"bu çok daha iyi." jeongin gülerek dedi.
"o zaman kiminle paylaşacağımı bilmiyorum." seungmin omuz silkti. "ama lix iyi olacak."
"tamam o zaman hyunjin ile paylaşacağım." dedi changbin ve ayağa kalktı.
"hayır. çocuklar! minho hyung ile paylaşmak istemiyorum. onunla bir sürü şey paylaştım."
felix, minho'nun han'a aşık olduğunu biliyordu.
bunun hakkında konuştular,
önce minho kardeşçe olduğunu düşündü,
ama hayır,
gerçekten han'dan farklı bir sevgi bekliyordu.
konuştuğu ilk kişi felix'ti.
felix onu hemen anladı,
ayrıca changbin hakkında aynı şeyi hissettiğini söyledi.
şimdi ikisi de birbirlerinin karmaşık tek taraflı sevgisini biliyordu.
çok yakında öğrendiler, sadece onlar değil, hyunjin de vardı.
hyunjin herkese çok yakındı, aslında aralarından birine karşı hisleri olacağını hiç düşünmemişlerdi.
minho ona sorduğunda hyunjin'i biliyorlardı.
söylemesi 2 gün sürse de, hyunjin onlara gerçekten anlattı.
şimdi, üçüde birbirlerinin durumunu anlıyordu.
felix, minho'nun omzunu hafifçe okşadı ve ona "sorun değil" diye işaret etti.
"tamam, o zaman felix ile paylaşacağım. han ise changbin ile paylaşır." minho üzgün bir tonla söyledi, diğer arkadaşlarını da bir araya getirmeye çalıştı.
"hayır. herkesle paylaşabilirim ama hyunjin ile değil. beni yanlış anlamayın, sadece hyunjin uykusunda konuşuyor, bu yüzden."
herkes güldü, bazıları da ona katıldı.
bahaneler, diye düşündü hyunjin.
"felix hyung ve changbin hyung paylaşsın, han hyung ile seungmin hyung ve hyunjin hyung ile minho hyung!!" jeongin önerdi.
"bunun için üzgünüm, ama hem minho hyung hem de hyunjin ile paylaşmaya ne dersin?"
"bu mükemmel olacak." diye ekledi minho.
hyunjin başını salladı.
seungmin omuz silkti.
"peki ya diğer oda ne olacak?" chan sordu.
"o zaman yalnız uyuyacağım!!" jeongin bağırdı.
"hayır, benimle yatmak zorundasın!!" chan sadece güldü ve küçüğü gıdıkladı.
"tamam, iyi geceler o zaman." minho ayrılmadan önce söyledi.
"hoşçakal" felix, minho'nun ardından hyunjin de onlarla birlikte ayrıldı.
"gerçekten sorun nedir?" chan, hâlâ oturan diğer üçlüye bakarak sordu.
"garip davranıyorlar. ama benim sorunum değil." dedi seungmin ve odadan çıktı.
changbin başını sallayıp onu takip etti.
*
"hyung, sence minho hyung üzüldü mü?"
"olabilir. neden üzgün olduğunu düşünüyorsun?" chan, battaniyeyi I.N'nin üzerine koyarken sordu.
"çünkü hep bana yapışıyor, sanırım her zaman benimle olmak istiyor."
"bu kadar mı?"
"sanırım benden hoşlanıyor."
"zaten hoşlanmıyor muydu?"
"o şekilde değil, romantik bir şekilde."
chan, han'ın bunu nasıl fark ettiğini merak ederek güldü.
"bu iyi. peki sen ne düşünüyorsun?"
"bilmiyorum, onu bu şekilde sevip sevmediğimi bilmiyorum." han başını indirdi, sesi küçük harflerle çıkıyordu.
chan iç çekti. "anlıyorum! merak etme, git biraz uyu. yarın röportajlarımız var."
"mhm. iyi geceler hyung! iyi geceler innie!"
*
"benden gerçekten bu kadar mı nefret ediyor?" hyunjin, felix'i kucaklarken söyledi.
"oğlum bana ne yaptığını bilmiyorsun." minho bir gülümseme verdikten sonra hyunjin gibi felix'i sarmaladı.
